Bireysel Gelişim

Cadı Ölüsü Bir Güneyli Vampir Romanı Kitap Özeti

Tuhaf ve seksi garson kız Sookie Stackhouse’a kapılmamanın yolu yok. Bizi de al Sookie! Bizi de!

İnsan her gün yol kenarında koşan yarı çıplak bir adamla karşılaşmaz ki!

Sookie Stackhouse da gaza basıp yoluna devam edemedi tabii. Zavallı çıplak adam şuurunu yitirmişti, kim olduğunu bilmiyordu. Oysa Sookie onu gayet iyi tanıyordu. Vampir Eric’ten başkası değildi. Ama çok daha iyi kalpli, daha nazik bir Eric.

Ve daha ürkek. E, hakkı var, zira geçmişini silen artık her kimse, şimdi de canını almanın peşindeydi. Eric’in belalısını araştıran Sookie, kendini aniden cadılar, vampirler ve kurtadamlar arasında patlak veren tüyler ürpertici bir savaşın ortasında bulacaktı. Ama asıl tehlikedeki Sookie’nin kalbiydi. Hımmm!

Şeyyy, çünkü bu yeni Eric’e karşı koyabilmek öyle her babayiğidin harcı değildi.

“Çok şık, çok havalı… Vampir Avcısı Buffy hayranları mizah gücünün, Vampir Avcısı Anita hayranlarıysa aşk ve erotizmin doğaüstülerle mücadelede faydasını iyi bilir.”

—Orlondo Sentinel

İŞTEN EVE DÖNDÜĞÜMDE kapıma iliştirilmiş bit notla karşılaştım, öğle yemeği saatinde bağlayıp akşama kadar süren Merlotte’taki mesaimden yeni çıkmıştım ama aralık ayının sonunda olduğumuz için hava kararmıştı bile. Bu yüzden Bili, yani eski erkek arkadaşım Merlone un müdavimlerinin gözünde Bili Compton. ya da Vampir Bili bu mesajı kapıma son bir saat içinde bırakmış olmalıydı çünkü hava tamamen kararana kadar uyanması mümkün değildi.

Bill’i bir haftadan uzun süredir görmüyordum ve mutlu bir ayrılık yaşadığımız söylenemezdi. Üstünde adımın yazdığı zarla dokunmak bana kendimi berbat hissettirdi. Şu halimi bir gören olsa, yirmi altı yaşında olmama rağmen daha önce hiç erkek arkadaşım olmadığını ve hiç ayrılık yaşamadığımı düşünürdü.

Haklı da olurdu.

İşin doğrusu, aklı başında erkekler benim gibi tuhaf biriyle çıkmak istemiyor. Okula başladığımdan beri herkes, kalamin içinde acayip şeyler döndüğünü, aklımın karışık olduğunu söylüyor.

Haklılar.

Bu demek değil ki barda sık sık barış asılmıyor, yoklama çekmiyorlar. Erkekler sarhoş oluyor ve ben de güzel görünüyorum. Böylece şu acayip gülümsememi ve tuhaflığımla ilgili korkularını, kuşkularını unutuveriyorlar.

Şimdiye kadar sadece Bili benimle gerçek anlamda yakınlaştı. Bu yüzden de ondan ayrılmak beni gerçekten sarstı.

Mutfak masasındaki eski püskü sandalyelerden birine çökünceye kadar zarfı açmadım. Eldivenlerimi çıkarmıştım ama paltom hala üstümdeydi.

Sevgili Sookie,

Bu ayın başında yaşadığımız talihsiz alayları bir şeklide atlattığın’ da, seninle konuşmak istiyorum.

Talihsiz olaylarmış Çürükler nihayet yok oldu ama dizim hala soğuk havalarda sızlıyor ve korkarım daima da sızlayacak. Bu yaraları, bana ihanet eden erkek arkadaşımı, onu kaçıran, aralarında eski sevgilisi Lorena’nm da olduğu bir grup vampirin elinden kurtarmak uğruna aldım. Bill’in, Lorena’nın Mississippi davetine koşa koşa gidecek kadar bu vampirellanın nesine ayılıp bayıldığını, nasıl olup da Lorena’nın onun bu derece aklını başından aldığını hala çözebilmiş değilim.

Büyük ihtimalle olup bitenler hakkında aklında birçok soru vardır.

Lanet olsun, tam üstüne bastın.

Benimle yüz yüze konuşmak istiyorsan ön kapıya çık ve beni içeri al

Ah! işte bunu beklemiyordum. Bir dakika kadar düşündüm,zihnimde bu teklifi tarttım. Sonunda, attık Bill’e güvenmediğimde ama onun bana fiziksel zarar vereceğine de inanmadığımda karar kıldım.

VE yerimden kalkıp mutfaktan ön kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtım ve seslendim. Tamam, içeri gel.”

Bili ormandan çıkıp benim iki evimin bulunduğu açıklığa adım attı. Görünüşü İçimi burktu. Benimkinin hemen yanındaki arazide çiftçilik yaparak geçirdiği yıllar nedeniyle vücudu formda, omuzları genişti. 1867′de ölmeden önce, İç Savaş’ta da çarpıştığı için sert ve dayanıklı bir adamdı. Yunan heykellerininki gibi düz bir burnu, kısacık kesilmiş koyu kahverengi saçları ve koyu renk gözleri vardı. Birlikte olduğumuz günlerde nasıl görünüyorsa yine öyleydi. Ve her zaman da öyle görünecekti.

Eve girmeden, eşikte bir an tereddüt etti ama buna gerek yoktu, onu eve davet etmiştim bilmesi için kapıda kenara çekilip ona buyur dedim.

Teşekkürler,” dedi her zamanki soğuk ve sakin sesiyle. Bu ses hala içimin arzuyla titremesine sebep oluyordu. Aramızda ters giden şeyler olmuştu, bir sürü problemimiz vardı ama bunların hiçbiri yatakta başlamamıştı. “Buradan ayrılmadan önce seninle konuşmak istedim.”

“Nereye gidiyorsun?” Sesimin en az onunki kadar sakin ve soğuk çıkmasına gayret ettim.

“Peru’ya. Kraliçe’nin emri.”

“Hala şu senin şey üzerinde mi çalışıyorsun, eee, veritabanı!” Ben bilgisayarlardan neredeyse hiç anlamam ama Bili bu konuda uzmanlaşmak için son zamanlarda bayağı sıkı çalıştı.

“Evet. Araştırmam gereken az bir şey daha kaldı. Lima’da çok yaşlı bir vampir, kendi kıtasında bizim türümüzden olanlarla ilgili bayağı bilgi sahibiymiş. Onunla görüşmek için randevu aldım. Hazır onlardayken biraz da etrafı gezeceğim.”

O sırada ben Bill’e bir şişe sentetik kan ikram etme ineğimle mücadele ediyordum. Misafirperverlik bunu gerektirirdi. Babımla kanepeyi işaret ederek “Otursana,” dedim resmi bir edayla. Ben de kanepenin yanındaki eski koltuğun ucuna iliştim. Sonra bir sessizlik oldu. Ne kadar mutsuz olduğumu daha da fazla hissetmemi sağlayan bir sessizlik…

“Bubba nasıl?” diye sordum sonunda.

“Şu anda New Orleans’ta,” dedi Dili. “Kraliçe zaman zaman onu etrafında görmekten hoşlanıyor. Hem geçen ay buralarda fazla göründü, o yüzden de onu bir süreliğine başka yere yollamak iyi bir fikirdi. Yakında dönecek tabii.”

Eğer Bubba’yı görürseniz, siz, de onu hemen tanırsınız. Onu herkes tanır, yüzünü herkes bilir. Fakat ne yazık ki onunki başarılı bir dönüşüm olmamı;. Kendisi de bir vampir olan morg görevlisi, onun içinde küçük de olsa bir hayat ışığı kaldığını görmezden gelmiş. Belli ki fanatik hayranlarından biriymiş ve onu geri getirme isteğine karşı koyamamış. Şimdi güneyli vampir toplulukları Bubba’ya sırayla göt kulak oluyor ve onu halkın gözünden uzak tutmaya çalışıyor.

Tekrar sessizlik oldu. O geceki planım, ayakkabılarımdan ve is kıyafetimden kurtulup rahat bir şeyler giymek, yanımda Fraschetta pizzamla televizyonun karşısına kurulmaktı, öyle parlak bir plan sayılmazdı ama en azından bana ait bir planım vardı. Oysa bütün bunların yerine, orada oturmuş acı çekiyordum.

“Eğer söyleyecek bir şeyin varsa hemen söylesen iyi olur,” dedim…

Related Articles

ÜZÜNTÜYÜ BIRAK YAŞAMAYA BAK

Cehennem Kapıları Kitap Özeti

EVET DEDİRTME SANATI