Roman özetleri

Kaplanın Sırtında – Livaneli

Kaplanın Sırtında Özet:

II. Abdülhamid, tahttan indirildiği dönemde halk tarafından sevilmeyen bir padişah olarak anılıyordu. “Kızıl Sultan” gibi ona yakışmayan lakaplarla anılan Abdülhamid, iktidarı süresince kendisine ihanet edebilecek herkesi sürgün etmişti. Kimi zaman ölümlere de sebep olan bu sürgünler, sırlarla dolu bir perde ardında kalmış, gerçeklerin pek az kişi tarafından bilindiği bir gizemle çevrelenmişti. İttihatçıların hedefi haline gelen bu padişah, tahttan indirildikten sonra Selanik’teki Alatini Köşkü’nde tüm ailesiyle birlikte esir düşmüştü.

Abdülhamid, devleti avcılar gibi birbirine düşürerek ve zamanı kollayarak 33 yıl gibi uzun bir süre hüküm sürmüştü. Ancak yaptıklarının değeri, bilinçsizce atılan adımların gölgesinde kalmış ve halkın gözünde unutulmaya yüz tutmuştu. Selanik’te esarete mahkum edilen Abdülhamid, tüm ailesiyle birlikte zor şartlarda yaşam mücadelesi vermekteydi. Evinin daracık odaları, sarayın gösterişine alışmış bu insanlar için oldukça sıkıcı ve yetersizdi. Eksikliklerin yanı sıra köşkün bakımsız durumu, içler acısı bir tablo çiziyordu.

Padişah, ölüm korkusuyla yaşadığı için doktorların tedavilerine pek güvenmez, kendi bulduğu bitkisel karışımlarla sağlığını korumaya çalışırdı. Bu yöntemler arasında, ağrıyan bir yere sıcak bir demir parçası tutarak ağrıyı dindirme yöntemi de bulunmaktaydı. Bu sebeple, vücudu yanık izleriyle dolup taşmıştı.

Doktor Atıf, Abdülhamid’e karşı öfke dolu olsa da, etik yükümlülükleri gereği ona tedavi uygulamak zorunda kalıyordu. Padişahın, dış dünyadan haber almak için bile doktoruyla anlaşamadığı bir ortamda, içindeki hikayeyi tarihe not düşmek istediği bir kâtip bulmuştu. Ancak bu planı, kısa sürede ortaya çıkan engellerle sekteye uğramıştı.

Mehmet Reşat’ın isteği üzerine Abdülhamid’in servetini teslim etmesi gereken eski padişah, buna şart olarak oğlunun eğitim almasını ve kızlarının nişanlılarıyla evlenmesini koşmuştu. Bu şartlar kabul edildikten sonra, sadece en gözde eşi Müşfika Hanım’la baş başa kalmışlardı. Doktor Atıf da bu süreçte, padişahın anılarını dinlemek ve kayda geçirmek için her gün evlerine geliyordu.

Doktor Atıf, padişahın anlattıklarıyla ona karşı duyduğu öfkeyi yavaş yavaş geride bırakırken, padişahın hikayesiyle derin bir içsel yolculuğa çıkmıştı. Fransa seyahati esnasında yaşanan olaylar ve Fransa Kraliçesi Eugénie ile Abdülaziz arasında dönen dedikodular, padişahın geri kalmışlığın nedenlerini sorgulamasına sebep olmuştu. Doktorun sorduğu soru, gerçek bir değişimde tahtını kaybetme korkusu yüzünden cevapsız kalmıştı.

Yunan saldırısının haberleri gelmeye başladığında, Mehmet Reşat, kardeşi için harekete geçerek onu kurtarmak için çaba sarf etmişti. Abdülhamid, İstanbul’a götürülmek üzere Selanik’ten ayrılırken, tekrar tahta geçme umuduyla dolup taşıyordu. Ancak gerçekle yüzleştiğinde, hayalleriyle gerçeklik arasındaki uçurumun farkına varmıştı.

Değerlendirme:

Yazar Livaneli, doktor Atıf’ın gözünden aktardığı bu hikayeyi okuyucuya akıcı bir üslupla sunarak tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Kitap, okurken adeta padişahla birebir konuşuyormuş hissi uyandırarak, etkileyici bir tarihi roman deneyimi sunuyor.

Related Articles

Fakir Baykurt Onuncu Köy Kitap Özeti

admin

Nasreddin Hoca’nın Hayatını Araştıranlar

admin

KİRALIK LONAK (Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU)

admin