Bookstagram || Kristal Kitap (@kristalkitap) tarafından paylaşılan bir fotoğraf ()
Sofie'nin Dünyası ile birlikte okuyunca bana yazarın döndürüp döndürüp aynı hikayeyi aynı düşünceyi aynı felsefeyi okuyucuya aktardığını hissettirdi.
Öyle yerler vardı ki cümleler neredeyse birebir aynıydı. Felsefeyi hiç sıkmadan aktarmasını ve düşündürmesini sevdim yazarın ama tek bir düşünce yapısı etrafında dönmesinden hoşlanmadım.
Felsefe çok boyutlu düşünceler, sorular barındırıyor içinde. "Neden içinden sadece birini çekip her kitapta onu sunuyorsun okuyucuya?" diye soruyorum. Tek kitabını okusak yazarın yeterli yani o zaman? Diğer kitaplarından ekstra bir şey kapamayacak, daha fazlasını alamayacak mıyız?
Kitabı tek başına değerlendirecek olursak da güzeldi, akıcıydı. Epey düşündürüyor okuyucu. Yazarla birlikte sorguluyorsunuz sizde. Kimi yerde hak veriyor kimi yerde ise mantığınıza ters gelen yerleri tartışabiliyorsunuz.
Severek okudum her ne kadar yazar kendini tekrar ediyor olsa da. Eğer yazardan henüz hiçbir kitap okumadıysanız göz atabilirsiniz muhakkak.
"Astronotlar üzerinde yaşam olan başka bir gezegen keşfetse, herkes müthiş şaşırır, ama kendi gezegenlerinin varlığı hiç de şaşırtmıyor onları."
Jostein Gaarder, "Sofi'nin Dünyası"ndan önce kaleme aldığı "İskambil Kağıtlarının Esrarı"nda, insanın kendine ve dünyaya bakışını sorguluyor.
İskambil kağıtlarının kişileştirildiği, gerçek ve hayalin iç içe işlendiği kitapta, dünyaya kendini kaptıranlarla görünenin ardındakini gören "Jokerler" arasındaki karşıtlık sunuluyor okura.
Kendini arayan gençlere….