Arka Kapak Bilgisi
“Yanmış kibrit çöplerini âdeti olduğu gibi mumların altına koyup üzerlerine erimiş mum döktü.
Sanki yanan kibrit çöpleri bizdik, mum dipleri de mezarımız… Kibrit çöpü mezarlığı, bizim gibi kırık ve kaybedenler için ne güzel bir benzetmeydi… Yana yana yaşa, yanarak öl ve öldükten sonra da yanmaya devam et. Yanmak tüm varoluşunu tanımlıyormuş gibi…”
Geçmişindeki acıların küllerinden doğmuş, zeki bir dolandırıcı…
Arı kovanına giren kelebek.
Yaşamadığı için ölmeyi bile beceremeyen, hayata küskün bir kız…
Sudan korkan balık.
Tanrı’nın birbirlerinde çare bulmaları için bir araya getirdiği iki kişi.
Peki ya, bir gün ömrü olan bir kelebek yarına aşık olursa ne olacak?
Kitap Özeti
Büşra Yılmaz Ölüme Fısıldayan Adam
İnternet üzerinden yazdığı eserle ünlenen Büşra Yılmaz imzalı Epsilon yayınlarından çıkan ve sıkıntılı günlerde birleşen iki ayrı hayatın geçirdiği olayları derin betimlemelerle anlatan kitap, okuyucularına duygusal bir serüvene gidiş bileti sunmaktadır. Kitabın ana iki karakteri Yosun ve Özgür’dür. Yosun, küçük, kırılgan ve hayattaki zorluklardan bıkmıştır. Artık ölümü dilemekte olduğu ve bunun için planlarını uygulayacağı sırada kaderini değiştirecek olan zil çalar. İçeriye dağınık saçlı çocuk Özgür girer. İyi işlerle uğraşmayan ve kaçış için gelen çocuğa Yosun yardım eder. İki hayattan bıkmış insan bir evde birleşir. Zaman aktıkça birbirlerine bağlanmaya ve daha uyumlu olmaya başladırlar. Ancak bununla birlikte Özgür’ün ne hissettiği konusunda şüpheleri bulunmaktadır. Yosun onun için küçük bir kızdı hala. Yosun ise yaşama isteği ile dolan küçük kalbini doyuruyordu Özgür ile. İlişkilerinde Özgür emir veren Yosun ise emir alan bir roldeydi. Özgür’ün de çok kolay bir hayatı olmamıştı elbette ki. Geçmişte yaşadığı ilişkilerden de yıpranmıştı özellikle Pınar ile yaşadıklarını unutamıyordu bir türlü ama bir taraftan da artık toplanmak/ toparlanmak istiyordu hatta intikam almak istiyordu. Yosun ile hem çok “zıt” hem de hep “bir”lerdi. Birbirlerine çekiliyorlardı her yaşadıkları olayda. Belli bir zaman geçtikten sonra Yosun yine ölümü diledi ancak yine Özgür engel oldu ona. Sevdiği bir kadını daha kaybetmeye gücü yoktu belki de. Bundan sonra ikisi de söz verdiler ölmemek konusunda. Ancak bu söz de uçup gitti onlar gibi.
Kitap boyunca balık- okyanus- tilki metaforlarıyla işlenen kurgu, iki hayatın yaşadığı tek bir yaşamı anlatsa da okuyucunun yer yer kendi hayatını görebileceği bir anlatı sunmaktadır. Kullanılan betimlemeler ve kurgu bir açıdan başarılı olup okuyucuda etki yaratsa da akılcı ve yaratıcı niteliklere sahip olduğu söylenemez. Görece fazlaca işlenen konuyu ele alması ise kitaba ilk bakışta bir önyargı oluşturabilmektedir. Kitabın okuyucu kitlesi hakkında ise gençlik çağındaki kişileri hedeflediği söylenebilir ki zaten bu tarz kitapların ve yayınevinin de genel kategorisine hiç de ters düşmeyen bir durumdur. Türk roman yazımında sıklıkla anlatılan aşk hikâyeleri ve aşkın bağladığı iki kişi üzerinden efsaneleşen kurgular okuyucuya o an için samimi duygular yaşatsa da genel anlamda bir doyum seviyesine maalesef çıkaramamaktadır. Son zamanlarda adından sıklıkla söz ettiren internet üzerinden yazılan roman- hikâye türü yapıtlar ise işin kalitesini düşürüyor görünmektedir. Özellikle roman türünde bir şeyler yazmak ya da en azından yazmaya çalışmak demek öncelikle onu içselleştirmek demektir. Bu gibi tüketime fazlasıyla açık olan mecralar, bir başlangıç olarak kullanılmasında efektif bir nitelik sergilediği söylense de sonundaki çıktının bir “yapıt” olma iddiasından uzakta bir yerlerde konumlanmaktadır.