Çocukluğunun bir bölümü Sinop’ta geçen Mümtazın babası bir akşam Rumlar tarafından öldürülür. Annesi ile beraber Antalya ‘ya, annesinin akrabalarının yanına gelirler. Kısa bir süre sonra annesi de Antalya da ölür.
ROMAN: Huzur
YAZARI: Ahmet Hamdi Tanpınar
KONUSU:Mümtaz ile Nuran’ın sonu hazin biten aşkı
KAHRAMANLAR:İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz, Macide, Tevfik Bey, Fahir, Fatma, Emma, Nazife Hanım, Yaşar Bey, Emin Dede, Cemil Bey, Sabiha, Ahmet, Sabire Hanım, Afife Hanım
KAHRAMANLARIN ÖZELLİKLERİ:
Mümtaz:Romanın en önemli kişisidir. Babasının işgal sırasında Rumlar tarafından öldürülmesi küçük bir yaştaki Mümtaz’ı derinden etkilemiş, onun kişiliğinde derin izler bırakmıştır. Bir hülya adamıdır. Nuran ‘ı çok seviyordur, adeta onun aşkıyla yaşıyordur. İçine kapanıktır, sürekli kendi kendisiyle konuşur. Sessizdir. Gördüğü, yaşadığı olayların derinine iner, olaylara farklı açılardan bakar. Hayatı boyunca içinde bir korku hissi taşır.
Nuran: Mümtaz’ın sevdiği kadındır. Az konuşur, duygularını fazla açığa vurmaz. Çok güzel bir kadındır. Boğaziçi’nde oturan, eski, kültürlü bir ailenin kızıdır. Baba tarafından Mevlevi, anne tarafından Bektaşi’dir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunudur. Fahir’den boşanmış, bir çocuk sahibi, genç bir duldur.
İhsan: Mümtaz’ın amcasının oğludur. O, Mümtaz için bir ağabey, bir baba, bir hocadır. Galatasaray Lisesi’nde tarih öğretmenidir. Milliyetçidir, mutasavvıftır. Romanda “kemali” temsil eder. “Avrupalı Osmanlıdır”.
Suat: Fakültedeyken Nuran‘ı sevmiştir. Bir hareket adamıdır. Veremdir. İsyankâr, hasta, adi, mesuliyet duygusu olmayan bir adamdır. Evlidir, çocukları vardır. Mecburiyetten hoşlanmaz. Anarşisttir. Yalnız kendi için yaşar.
Macide: İhsanın eşidir. Güzel, tatlı ve son derece iyi kalpli bir kadındır.
Tevfik Bey: Nuran‘ın dayısıdır, Avrupalı Osmanlı’dır. Zengin bir hayat macerası olan, kültürlü, yaşamayı seven bir İstanbul efendisidir.
Diğerleri: Fahir, Fatma, Emma, Nazife Hanım, Yaşar Bey, Emin Dede, Cemil Bey, Sabiha, Ahmet, Sabire Hanım, Afife Hanım
ROMANIN ÖZELLİKLERİ:
* Huzur, Ahmet HamdiTanpınar’ın edebiyatçılığının köşe taşı eserlerinden birisidir.
* Eser önce Cumhuriyet gazetesinde günlük olarak yayınlanmış,1949 yılında ise kitap olarak basılmıştır.
* Romanı yapı olarak incelediğimizde dört bölümden oluştuğunu görmekteyiz: Mümtaz, İhsan, Nuran ve Suat
* Romanın adı “Huzur” olmasına rağmen eserde huzurdan bahsetmek mümkün değildir. Eserde genel olarak bir huzursuzluk, sıkıntı ve karamsarlık hâkimdir.
* Romanda aşkın yanı sıra bunalımlar, toplumsal sıkıntılar ve Türk aydınlarının buhranları temayı besleyen diğer unsurlardır.
*Ahmet HamdiTanpınar eserde olayları II. Dünya Savaşı’nın başlamasından bir gün önce başlatır ve savaşın ilan edilmesiyle bitirir. 24 saatlik bir süreçte Mümtaz’ın aşkı ve hayatı okuyucuya anlatılır.
* Huzur’da Tanzimat, II. Meşrutiyet, I. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve sonrasında yapılan devrimler anlatılır.
ROMANIN ÖZETİ:
Çocukluğunun bir bölümü Sinop’ta geçen Mümtazın babası bir akşam Rumlar tarafından öldürülür. Annesi ile beraber Antalya ‘ya, annesinin akrabalarının yanına gelirler. Kısa bir süre sonra annesi de Antalya da ölür. Bütün bu yaşanan ölümler ve başka şehre gidiş Mümtaz’ın hayatında derin izler bırakır ve Mümtaz bunları hiçbir zaman unutamaz. Yetim kaldığı ve ona bakacak başka kimse olmadığı için, kendisinden 23 yaş büyük olan amcaoğlu İhsan’ın yanına İstanbul’a gönderilir. Burada Galatasaray Lisesi’ne devam eder. Tanınmış bir şahsiyet olan İhsan Galatasaray Lisesi’nde hocadır. Mümtaz, İhsan’ın tesiri altında kalır, hem okulda hem evde ondan çok şey öğrenir. Babasının ve annesinin yokluklarının doğurduğu yalnızlık duygularından bu evde, özelikle yengesi Macide sayesinde kurtulur. İhsan ve karısı onun adeta ikinci anne-babası olurlar; ona bütün sevgilerini vererek yetiştirirler. Mümtaz okuldan mezun olduktan sonra Edebiyat Fakültesi’nde asistan olur. Emirgan’nın arka taraflarında bir ev tutar ve orada yaşamaya başlar. Bir gün, kocasından ayrılmış ve bir de çocuğu olan Nuran isminde güzel bir kadınla Bir akşamüstü vapurda tanışır ve ona âşık olur. Nuran da onu sever. Mümtaz, aşklarını anlatan bir roman yazmaya başlar. Bir süre sonra evlenmeyi planlamaya başlarlar. Fakat kadın güzel olduğundan taliplisi çoktur, bir de çocuğunun olması onları düşünceye sevk etmektedir. Ancak Nuran’ın çevresindeki bazı kimseler, başta kızı ve arkadaşı Adile Hanım, Nuran ile Mümtaz’ ı ayırmaya çalışır. Fakültedeyken Nuran’ı seven Suat ortaya çıkar. Suat veremdir. Nuran’a hasta yatağından bir mektup yazar ve onu sevdiğini söyler. Suat aslında ümitsizdir ama Nuran ile Mümtaz’ın hayatlarını mahvetmeyi başarır. Mümtaz ile Nuran tüm bu olumsuzluklara rağmen gizlice evlenmeye karar verirler. Fakat bunu duyan Suat bir gün bir yolunu bulup, Mümtaz ile Nuran’ın yaşadığı eve girerek kendini orada asar. İkisi de şok olurlar. Bunun üzerine Nuran: “Aramızda bir ölü var, artık evlenemeyiz!” diyerek bu işin artık olamayacağını söyler. Bunun üzerine aşkları sona erer. Mümtaz yıkılır. Nuran ise bir süre sonra eski kocasıyla barışıp ve evlenerek İzmir’de yaşamaya karar verirler. Bir de buna “ağabeyim” dediği İhsan’ın ağır hastalığı eklenince artık Mümtaz için buhranlı günler başlar. İhsan’ın ağır hastalık günlerinin birinde, ona ilaç almak için dışarı çıktığı bir sabah artık Mümtaz’ın ruhuna çöken depresyon ortaya çıkar ve Suat’ın hayali ile karşılaştığını sanır. Suat’ın hayali onu ölüme çekmek ister. Mümtaz bir ara yere düşer ve yüzü gözü kan içinde kalır. Kırık ilaç şişeleriyle eve döner. Suat’ın ölüsü bile peşini bırakmamaktadır. Rüya halinde onunla kavga eder. Eve gelir. Radyoda II. Dünya Savaşı’nın başladığı haberi veriliyordur.