“Anne, içimizdeki kâinat yolculuğunun anaç yazmalı şefkat rotası…
Anne, atlasın göğsüne toprağın tenini seren huzur mırıldanması…
Anne, üşüten bazen de yakan yaşam güvertesinde hep dalgalanacak olan sığınak bayrağı…”
“Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” demiş eskiler. Ne kadar güzel demişler. Bu söz annelerden başka kimseye de uymaz herhalde. Her dertlenişimizde, her ıstırap çekişimizde, her kederlendiğimizde aklımıza annemiz gelir. O yüzdendir ki, anne duası alarak cennetin kapısını aralayanlara yaşamın en güçlü kilitleri bile karşı koyamaz! Geleceğini ve ahirini annesinin ak sütündeki saflığın zırhında büyütenlerindir gerçek olan dünyanın huzuru.
Annemizi çok severiz ama yaşamın pratiğine dair onunla hiçbir sey paylaşmadığımızı ona en çok ihtiyacımız olduğu zaman fark ederiz ve bundan da tarifsiz acılar duyarız. Toplumsal sancılarımızın, artan suç oranlarının çözümü de sadece ve sadece annelerin elindedir. Çocuklarımızın karakter mayasının kaynağıdır anneler.
Aşkın Gözyaşları serisiyle milyonları mest eden Sinan Yağmur bu kez annelerimizi anlatıyor. Her annenin bir melek olduğunu ve insan yaşamını nasıl şekillendirdiğini muazzam bir dille anlatıyor.
***
ÖNSÖZ
Yaşam, insanların ruh ve yüreklerindeki kafesi zamanın kollarında kıran ve penceresinde daima umut yeşerten sonsuzluk bahçesidir. Toplumun sağlıklı renkler doğurup kâinata paha biçilmez tablolar çizdiren fırçasının parçası olmaksa asıl mânânın bize nakşedilecek bölümüdür. İnancın gözlerinde doğan kocaman bir dünyadır anne. Ve ruhu ile yüreği arasındaki heybetin kanadında taşır koşulsuz şefkat yağmurlarını. Anne kucağında bereketlenen şefkat yağmurları, yarın ile dün arasında kalan umut süvarileridir. An, bir annenin yavrusu için biçilen kaftanın onarılış kozasıdır. Onarılamayan anlar yarına pişmanlık ve keşke ile dolu gözyaşı ordusunun çığlığı olarak düşer zamana.
Yaşam ve toplumun birlikteliğinden insanoğlunun yaratılış muhteşemliğini ilmek ilmek işleyen örnekler doğar. Örneklerin sağlıklı olması için gereken ortam, önce anne kelimesinin derinliğinde saklanan kuyudan çekilir. O kuyuda toplumun ve insanın aynası vardır. Aynanın sırrı anne yüreğinin duvarlarında yazılıdır. Duvardaki yazıları çizen tılsımsa anne duasının süt kokulu temasında saklıdır!…
Anne, içimizdeki kâinat yolculuğunun anaç yazmalı şefkat rotası…
Anne, atlasın göğsüne toprağın tenini seren huzur mırıldanması…
Anne, üşüten bazen de yakan yaşam güvertesinde hep dalgalanacak olan sığınak bayrağı…
Aşk, tırnağı etten ayırmayan mucizenin, şefkat ile katmerlenen tılsımına mukaddes sarılışları veren coşkudur. Hiçbir kucaklayış anne kokusundaki şefkatin yerini alamaz. O şefkattir ki bizi Allah’a götürecek olan geminin rotasını çizecek olan. O şefkattir ki girdiğimiz yaşam sınavında yoksul yanlarımızı zenginleştirerek bize en doğru şıkkı işaretletecek olan.
Anne, toplumun can damarına soluk veren asıl imparatorluktur aslında. Karşılıksız sevginin bahçesinde sonsuzluğu doğuran bu hazine; yeri geldiğinde baştacı yeri geldiğinde çaresizliğin ta kendisi yapılır şaşkın yüreklerce. Yaratılışın muhteşemliğini tercüme eden anlamı, geçmişin ve geleceğin matematiğini kusursuz çözümleyen bir arınma şeklini alır zamanla. Anne, insanın ruhundaki öksüz kıvranışları huzurun otağında demleyen tılsımlı bir kucaktır.
Yaşamın arka sokaklarında kendini bileyleyen insanoğlu, evrenselliğin anahtarını anne kelimesinin gözlerinde bulunca keşfeder kördüğüm olmuş tüm sorguların nazlı cevaplarını. Çünkü cevapsız hiçbir soru yoktur ve şefkatsiz hiçbir anlam yoktur. Ki biz yaşam denen devinimin tam da göbeğinde kilitleriz bazen kendi kendimizi. Kilitlendiğimiz yer eğer biz rotayı anne ufkuna çevirirsek, insan ola ola büyüyecek yanımızın berekete koşuş anını şeddeler yaşama. Huzur ve başarı, Allah’ın bize bahşettiği cennet aynası olan annelerin gözlerinden yüreğine dek o kutsi sesi duyabilmekten geçmektedir.
Anne anahtar, anne atlasın göğsünde emziğini yitiren umutlarımızın avuç içi barınağı, anne Afrika’da gözleri üşüyen çocuğun kocaman dünyası, anne Gazze’deki çaresiz insanların ateş misketlerinin yağmurunda yüreğine sığındığı cephanesi sevgi dolu kaledir!… Anne en çok da yeryüzünün çehresindeki erdem makyajıdır. İnsan anne ruhunun eteklerinden dökülen kulaçlarla barışı, huzuru ve birliği kucaklar. Hiçbir anne yoktur ki yavrusuna ve geleceğe savaşlar armağan etsin!… Yeryüzünün çehresini iyi annelerce yetiştirilen iyi çocuklar güzelleştirir ve onarır!
Anneye verilen değer bir toplumun genetiğini ortaya koyan gergeftir. Suç işleyen insanı da yaratılışın kutsal sınavında terleyen insanı da doğuran kadındır anne. Babanın çocuğa nakşedilen varlığının toplamını, şefkatinin sonsuzluğuyla çarpar anne. Avuçlarındaki ter, yüreğindeki rüzgârın çocuğa inşa ettiği sığınakta anlamını bulur. Sonsuzluğun çatısında yüreğinin zülfüne çocuğunun yüreğini ilikleyen şartsız terzidir anne. Söküle söküle teyellediği duygularının yoldaşlığında, yavrusunun dudaklarına yaşamın en tehlikesiz renklerini çizen ressamdır da anne!
Anne duası alarak cennetin kapısını aralayanlara yaşamın en güçlü kilitleri bile karşı koyamaz! Geleceğini ve ahirini annesinin ak sütündeki saflığın zırhında büyütenlerindir gerçek olan dünyanın huzuru.
Yüreğinizin güven kumbarasında annenize vefa çiçekleri ekin ey ruhunu inancın mayasına banan insanlar! Ve akıl dağınızın zirvesine; size bahşedilen düşünce bahçesindeki incitilmemiş, yalnızlığa sürgün edilmemiş, saygısızlığın karanlığına itilmemiş, hayırsızlığın pençesinde ağlatılmamış annelerle çıkın. Ki Allah da sizden razı olsun!…
Sahi! Siz yürek cephanesinde çocuğuna sevgi ve şefkat biriktirerek asıl maratona onu hazırlamayan bir anne gördünüz mü hiç?…
Mehtap ALTAN
GİRİŞ
“İyilik duygusunun dünyaya girdiği kapı, annelik duygusudur.”
Anne yüreği sevgi, şefkat, iyilik ve merhamet iç içe harmanlaşmış bir zenginlik taşır. İnsani sevgiler içerisinde en doygun ve coşkun olan da annelik sevgisidir. Bütün sevgiler karşılık bekleyen bencilcedir ancak annelerin sevgisi karşılıksız ve pazarlıksızdır. O nedenle annelik sevgisini sevginin aşkın hali “şefkat” diye isimlendirebiliriz. Bu tür duygu, insanlığın ulaşabileceği en yüksek duygudur ve ancak annelere bahşedilmiştir. Erkeklerin bencil oluşu da böyle bir duyguyu anne olup da tatmadıkları içindir. Allah bu cennetsel hissi anneye sunmuştur. Dolayısıyla annelik, ilahi mutluluğun beşeri bedende tezahürüdür. Anneliği tatmamak cinnetin, anneliği yaşamak cennetin yoludur. Annelik duygusunu yaşamayan kadınlar krize girmekte, anneden uzak kreşlerdeki çocuklar psikoloji kliniklerine abone olmaktalar.
Anne kıymetini bilmeyen toplumların hali ortadadır. Suç oranlarının artışı annelerimizin değerini yerine getirip getirmediğimizle orantılıdır. Annesini köpek azarlar gibi azarlayan, evlendiği günün ertesi annesini bir bakıcı ya da temizlikçi gibi gören gençliğin oluşturacağı toplumdan ne hayır gelir… Başkalarına gösterdiği tahammül ve kibarlığı annesinden esirgeyen bir evlat freni patlamış kamyon gibi bir yerlere çarpacak ve hiçbir işi rast gitmeyecektir. Bu durumda yine üzülen anne olacaktır zira yavru ciğerdir anne için ve acıların en acısı: ciğer yarasıdır…
“Annesine iyi bakan, kalbini kırmayan, ona tatlı söz söyleyen evlat; savaşta şehit düşenlerin mertebelerine erişir.”
Anne, çocukların yetişmesinde %75′lik bir paya, baba ise geri kalan çeyrek dilimlik paya sahiptir. Bu bakımdan anneler, bizlerin yetişmesinde büyük bir öneme sahiptir. Annesini seven insan aynı zamanda ideal bir eştir. Hayatında istikrar ve huzur vardır. Annesine yeterince kadirşinaslık göstermeyen gün yüzü görmez, yüzü gülmez. Anne duası, Allah’ın katında en makbul dualardandır. Anne duası almak zenginliklerin en bereketlisidir. Anne kahrı almadan onların hatırını gözetenlere ve hayır duasını alan evlatlara ne mutlu…
Bu kitapta Allah’ın insanlığa en büyük ikramı “anne”lerimizle ilgili bilinç oluşturmak ve huzur tüten bir hayat için varlığını yanımızda en çok hissedeceğimiz anneleri ayet – hadis kültürü altında değişik bir tarzda anlatmayı istedik. Ayrıca annelerle ilgili söz, öykü, hikaye, şiir ve makalelerle süslü çiçek kokulu satırları annelerimize bir takdir hediyesi olarak sunduk. Umarım hoşnutlukla kabul edilir…
“Seccadenin üstünde gözlerin buğulu,
Kınalı ellerini açmışsın havaya
Rabbim affeder mücrim kulunu
Dualarında beni de unutma anne…”