Hikayelerinde ortaya koyduğu dil ve üslup ile Çehov tarzı hikayecilik anlayışını tüm dünyaya miras bırakan yazarın en çok okunan eserlerinden birisi Altıncı Koğuş’tur. Bu hikayede bizleri bir taşra kasabasındaki akıl hastanesinde bir hasta ile bir doktor arasında geçen felsefi sohbetler karşılamaktadır. İlk kez 1892 kasımında yayınlanan hikaye tüm dünya edebiyatının başyapıtlarından birisi olmuştur.
Türü: Hikaye
Önemi: Anton Çehov bu eserinde altıncı koğuşta kalan İvan Dimitriç ile Doktor Andrey Yefimıç’in muhabbetleri üzerinden hayata ve topluma dair bir takım felsefi ve sosyolojik düşünceler üretmektedir.
Altıncı Koğuş Konusu: Küçük bir kasabada akıl hastanesindeki hastalardan birisi İvan Dimitriç’tir. Fakat Dimitriç aslında deli olmadığı gibi akıllı, zeki ve bilgili de birisidir. Aynı zamanda sert mizaçlı ve aksidir. Hastane doktoru da bunun farkındadır ve Dimitriç ile doktor arasında sık sık hayat, insanlık halleri üzerine sohbetler olmaktadır.
Şahıs Kadrosu:
İvan Dimitriç: Eğitimli, bilgili birisi olsa da kasabadaki Altıncı Koğuş’ta bulunan, akıllı, zeki hastadır.
Andrey Yefimıç: Akıl hastanesinde doktor iken bir süre sonra İvan ile sohbetlerinden dolayı kendisine deli damgası vurularak parmaklıkların arkasına atılan kişidir.
Altıncı Koğuş Hikaye Özeti
Altıncı Koğuş, küçük bir kasabadaki akıl hastanesinde akıl hastalarının kaldığı koğuşlardan birisidir. Burada kalan İvan Dimitriç koğuşta maruz kaldığı adaletsizlikten, insan onuruna yakışmayan kötü koşullardan şikayetçi olmaktadır. Fakat Doktor Andrey Yefimıç bütün bunları görmezden gelmekte, kılını dahi kıpırdatmamaktadır. Hatta Altıncı Koğuş’a uğramamakta, koğuşun işlerini daha çok diğer görevlilere bırakmaktadır.
Altıncı Koğuş’ta İvan Dimitriç adlı kişi bulunsa da o, klasik bir akıl hastasından ziyade kendi kendini delirtmiş bir kişidir. Yani bir nevi akıllı deli tabir edilebilir. Üst düzey bir aileden gelir. Bilgili, donanımlıdır.
Bir zaman sonra doktor, altıncı Koğuş’a gelir ve İvan ile sohbete başlar. Bu sayede İvan’ın aslında çok kültürlü ve akıllı birisi olduğunu fark eder. İkili derin sohbetlere dalar ve sık sık sohbet etmeye başlarlar. İvan sayesinde adeta doktorun gözü açılmıştır. Doktor artık hayatı sorgulamaya başlar. Bir süre sonra etraftakiler doktoru da İvan ile sohbetinden dolayı deli diye yaftalamaya başlar. Fakat aslında yaptıkları son derece felsefi sohbetlerdir. Sonunda doktor da deli yaftasıyla Altıncı Koğuş’a atılır.