İZMİR’i işgal eden Yunanlılar’ın sloganı ‘Zito (Yaşa) Venizelos!’ idi.
Esir edilen Türk subayları Kordon’da ve kışla önünde böyle bağırtılıyor, kalpakları ayaklar altına alınarak çiğneniyordu. Bağırmayanlar süngüleniyor, mülâzımlar, kaymakamlar, miralaylar kana bulanıyorlardı. Yunan Ordusu İzmir’de ‘emperyalizmin taşeronluğu’nu yapıyor; Sevr’in hükümlerini silahla uyguluyordu.
‘Zito Venizelos!’ çöküşün, esaretin ve yok oluşun sembolüydü.
Ve kalpak!
Ayaklar altında çiğnenen ve kana bulanan ‘kalpak’ ise 9 Eylül’de İzmir’e giren Türk süvarilerinin başında onuru, şerefi ve kurtuluşu sembolize ediyordu.
MURAT ÇULCU bu kitapta Sevr’i, İzmir’in işgalini, Yunanlılar’ın taşeronluğunu, Anadolu halkının gözünde Sevr’i, Vahdettin’in ihanetlerini, Mustafa Kemal Paşa’nın ve Trikopis’in gözünden Büyük Taarruz’u irdeledi. Yakın tarihin en karanlık dönemi; işgal acıları ve kurtuluş coşkusu, tanıkların anıları ve anlatılarıyla farklı bir yaklaşımla gözler önüne seriliyor.
İÇİNDEKİLER
SUNUŞ
I. GİRİŞ
“ZİTO VENİZELOS.” (İZMİR FACİALARI).
II. SEVR’İN İÇYÜZÜ.
TÜRK BARJŞ ANTLAŞMASI VE GERÇEKYÜZÜ (HÜKÜMLERİ)
BİR MİLLET NASIL ESİR ALINIR?.
III. “VAHDETTİN’İN İHANETLERİ
IV. BAŞKOMUTANIN AĞZINDAN DUMLUPINAR ZAFERİ
V. TRİKOPİS’İN KALEMİNDEN BOZGUN
KEMAL’İN SÜVARİLERİ (AFYON’DAN İZMİR’E)
TANIKLIKLAR
SUNUŞ
“Zito Venizelos..” diye bağırmadığı için Yunan askerleri tarafından kurşunlanarak öldürülen Albay Süleyman Fethi Beyin anısına…
İzmir 15 Mayıs 1919 günü Yunan Ordusu tarafından işgal ediliyordu. 30 Ekim 1918 günü imzalanan Mondros Mütarekesinden sonra bu kanlı olay, önemli bir ‘kırılma noktası’ oluşturuyordu. İzmir’in işgalini, 16 Mart 1920 günü gerçekleşen İstanbul’un işgali izliyordu. Nihayet; 18 Haziran 1920 günü Sevr Antlaşması imzalanıyordu. Soması; ayaklanmalar, ihanetler, katliamlar, idamlar ve savaşlardı… İnönüler… Sakarya… Dumlupınar…
Ayrıntılarda Saklı Tarih’ dizisinde yayınlanan “Zito Venizelos… adlı bu yapıt; birbirinden bağımsız, fakat kronolojik olarak bir bütünün devamı niteliğindeki altı bölümden oluşuyor. Bu altı bölümün her biri; yakın tarihin dikkatlerden kaçan, ‘ayrıntılarda’ unutulan, fakat tarihsel oluşumların özünü şekillendiren temel olayları içeriyor.
Ve her bölüm: konu edilen olayla ilgili genel bir açıklamanın yanı ura, o olay hakkında yayınlanmış bit risaleyi, anıyı veya belgeleri kapsıyor. Böylece her bölümde ‘ayrıntılarda saklı kalan Tarih’, biraz daha gün yüzüne çıkıyor, aydınlanıyor ve günümüz okurunun gözleri önüne seriliyor.
‘Giriş’ niteliğindeki makalenin içeriğinde 1919 yılında, İstanbul’da basılmış olan ‘İzmir Fecayii (Faciaları)’ adlı kitapçığın ilk iki bölümünde okura sunulan belgeler yer alıyor. Bu belgelerin birinci kısmını 15 Mayıs 1919 ve daha sonraki günlerde, yerel görevlilerin Harbiye Nezareti’ne ve Jandarma Genel Komutanlığı’na gönderdikleri yazılar ve raporlar teşkil ediyor. Belgelerin ikinci kısmını ise; işgale karşı çeşitli Örgütlerin yayınladığı bildiriler oluşturuyor.
‘Sevr’in İçyüzü’ başlıklı ikinci makalede; İzmir’in işgalinden Sevr Antlaşması’nın imzalanmasına kadar geçen süre içinde cereyan eden olaylar anlatılıyor. Bölümün ana temasını ise; ‘Türk Muâhede i Sulhiyyesi ve Mâhiyet i Hakikiyesi” adlı kitapçık teşkil ediyor. Sevr Antlaşması’nın ‘ayrıntılara saklanan’ –(amaçlı olarak saklanan) içyüzüne ışık tutan bu kitapçık, Sevr Antlaşması karşısında Anadolu halkında uyanan nefretin ve tepkinin nedenlerini de aydınlığa çıkarıyor. Bir başka ifade ile bu makale ve içerdiği kitapçık; Milli Mücadelenin uluslararası hukuk cephesinin ‘şifrelerini” çözüyor. Ayrıca o günlerden bugünlere uzanan sorunlar bakımından da ‘temel niteliği taşıyor.
Üçüncü bölüm; “Vahdettin’in İhanetleri’ başlığını taşıyor. Bu başlık aynı zamanda, makale kapsamında yer alan risalenin içeriğini de yansıtıyor. ‘Vahdettin’in İhanetleri ve Firarı’ adını taşıyan ve 1919 yılında. Muzaffer Muhittin tarafından kaleme alınan risale; günün kitlesel heyecanını. İstanbulluların duygularını ve toplumsal tepkinin üzerinde odaklandığı Vahdettin’in karşı karşıya bulunduğu durumu da yansıtır.
Dördüncü makalede; Mustafa Kemal Atatürk’ün Dumlupınar Meydan Savaşı ve ilgili açıklamaları yer alıyor. 1922 yılında kazanılan 30 Ağustos Zaferi’nin ayrımdan hiç şüphe yok ki; Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın anılarında ‘örtülü’ kalıyordu. Gazi Paşa bu ‘örtüyü’ 1924 yılında; Meydan Savaşı’nın kazanıldığı Dumlupınar’da düzenlenen yıldönümü töreninde yaptığı konuşma ile kaldırılıyordu. Paşa’nın ünlü; “Gençler!.. Cumhuriyeti biz kurduk, sizler yaşatacaksınız” değişiyle son bulan konuşması, tam metin halinde yine bu makale kapsa…