ROMAN: Sergüzeşt
YAZARI: Samipaşazade Sezai
KONUSU: Esir bir kız olan Dilber’in başından geçen olaylar ve sonu olmayan mutsuz aşkı
ROMANIN KAHRAMANLARI: Dilber, Celal Bey, Zehra Hanım, Asaf Paşa, Terafet, Mustafa Efendi, Cevher Ağa
KAHRAMANLARIN ÖZELLİKLERİ:
Dilber: 8-9 yaşlarında Kafkasya’dan esir olarak getirilmiş, genç ve güzel bir Çerkez kızıdır. Romanda Dilber’in 7-8 senelik hayatı anlatılır. Çok gururlu ve sakin bir kızdır. Onu gören herkes tıpkı Celal Bey gibi aşık olmaktadır, fakat esir olmasından dolayı evlenmesi mümkün olmamaktadır. Kurtuluşu intihar etmekte bulmuştur.
Celal Bey: Asaf Paşa’nın oğludur. Paris’te resim öğrenimi görmüş sanatkar ruhlu bir gençtir. Neşeli ve çağdaş bir yapıla sahiptir. Dilber’e ilk görüşte aşık olmuştur. Namuslu iyi terbiye görmüş ve iyi bir eğitim almış soylu bir ailenin çocuğudur. Dilber’in satılmasından sonra akli dengesini yitirmiştir.
Cevher Ağa: Mısırlı tacirin konağındaki hizmetçidir. Yardımsever ve çok babacan bir insandır. Dilber’i kızı gibi sevmiştir. Onu esir hayatından kurtarmak istemiştir fakat ömrü buna yetmemiştir.
Esirci Hacı Ömer: Esir ticareti yapan, iriyarı, çirkin, acımasız, çıkarcı biridir.
Asaf Paşa:Celal Bey’in babasıdır.
Zehra Hanım: Celal Bey’in annesidir.
Çaresaz: Asaf Paşa’nın evindeki ikinci esirdir. Dilber’in sırdaşıdır.
Mustafa Efendi: Harputlu mal müdürüdür. Kendisi de karısı da çirkinlik ve kötülükleriyle tanınırlar.
Atiye: Mustafa Efendi’nin okula giden on iki yaşındaki kızıdır.
ROMANIN ÖZELLİKLERİ:
* Roman ilk olarak, 1889 yılında yayınlanmış, fakat romanda II. Abdülhamit döneminde esaret teması ve buna paralel olarak hürriyet kavramı işlendiğinden Sergüzeşt romanı yazarın göz hapsinde tutulmasına sebep olmuştur.
* Samipaşazade Sezai, konaklarında bir arada yetiştiği cariyeler dolayısıyla, onların hayatlarını çok yakından gözlemlemiş, yaşadıkları acımasız koşulları, hor görünüşlerini, ıstıraplarını adeta ruhunda duyarak eserinde işlemiştir.
* Farsça bir kelime olan “Sergüzeşt” sözcüğü tam olarak “başa gelen olaylar, yaşananlar” anlamına gelmektedir.
* Sezai’nin annesinin de bir esir olması böyle bir eser yazmasına neden olmuştur.
* Romanda Osmanlının Batılılaşmış burjuva sınıfının eleştirili esaret kurumuna bakış açısı ve yaşlı kuşakla genç kuşağın çatışması verilir.
* Eser realizm akımın etkisinde yazılmıştır. Kişiler, olay, olay örgüsü ve mekan realist özellikler gösterirken eserde yer yer romantizm akımının özellikleri de görülmektedir.
* Sergüzeşt, Türk romanında gerçekçilik akımının ilk örneği sayılır.
* Eserde, anlatıcı ilahi bakış açısına sahiptir. Eser 3. tekil kişi ağzından anlatılmıştır. Anlatıcı Dilber’in başından geçenleri kişilere müdahale etmeden tarafsız bir şekilde anlatmıştır.
* Sergüzeşt romanı için dil gayet sadedir, olağanüstü olaylar yoktur, daha çok halka hitap eden bir eserdir.
* Eserde insanların davranışları ve duyguları abartı ile anlatılmamıştır. Özellikle ruh çözümlemeleri çok doğaldır. Tasvirler, çok defa, bir süs olsun diye değil, vakanın geçtiği çevreyi tanıtmak ve o çevre içinde yetişen ruh hallerini daha canlı anlatabilmek amacıyla yapılmıştır.
ROMANIN ÖZETİ:
Dilber, Kafkasya’dan kaçırılıp İstanbul’a getirilen bir Çerkez kızıdır. Hacı Ömer adlı esir tüccarı tarafından satın alınmış ve bir mal müdürü olan Mustafa Efendi’nin karısına kırk Osmanlı lirası karşılığında satılmıştır. Mustafa Efendi’nin o yaşlarda Atiye adlı bir kızı vardır. Dilber satıldığı bu ilk evde eziyet görür. Hem evin hanımı hem de kendisi halayık olan Teravet’in hakaretlerine uğrar. En ağır işler ona yaptırılır. Tüm bu yapılanlara dayanamayan Dilber bir gece evden kaçar Ertesi gün kendisini Atiye’yi mektebe götürüp getirirken tanıştığı Latife’nin evinde bulur. Latife’nin büyükannesi büyük gayretine rağmen Mustafa Efendi’nin karısı Dilber’i satmaya razı olmaz. Çaresiz yine eski evine döner. Mustafa Efendi yeniden bir memuriyete atanınca, yol masraflarının karşılanması için Dilber’i altmış beş altına esir tüccarına satar. Bir süre sonra yüz elli lira bedelle Moda burnu taraflarında oturan Asaf Paşa konağına satılır. Bu Dilber’in satıldığı ikinci evdir. Dilber bu konakta kısmen de olsa rahat eder. Çok fazla eziyet görmez, dayak yemez. Dilber bu evde serpilir, güzelleşir. Dilber artık bir genç kızdır. Yeni konağında paşanın oğlu Celal Beye aşık olur. Fakat ailesi evlenmelerine karşı çıkar. Celâl Bey Dilber’le evlenebilmek için amcasından yardım ister. Aynı gün ailesi Dilber’i bir esirciye alelacele satar. Celal Bey bu duruma üzülüp hastalanarak yatağa düşer. Dilber satıldığı Mısırlı tüccarın evinde odalık olmayı kabul etmez. Haremağası Cevher Ağa’da Dilber’i kızı gibi sevmiştir. İstanbul’a göndermeyi istemektedir. Dilber’i kaçırmak için dışarıdan merdiven dayayarak Dilber’i indirir. Ama kendisi ihtiyar olduğundan ve heyecanın da etkisiyle düşer ve ölür. Ne yapacağını şaşıran Dilber, çaresizlik içinde kendisini Nil nehrine atar ve hayatına son verir.