Rüzgar
Uçurtmamı rüzgar yırttı dostlarım
Gelin duvağından kopan bir rüzgar.
Bu rüzgar yüzünden bulutlar yarım
Bu rüzgar yüzünden bana olanlar
O ceviz dalları, o asma, o dut,
Gül gül, mektup mektup büyüyen umut..
Yangından yangına arta kalmış tut.
Muhabbet sürermiş bir rüzgar kadar.
YAĞMUR DUASI
Ben geldim geleli açmadı gökler;
Ya ben bulutlan anlamıyorum,
Ya bulutlar benden bir şeyler bekler.
Hayat bir ölümdür, aşk bir uçurum…
Ben geldim geleli açmadı gökler.
Bîr yağmur bilirim, bir de kaldırım:
Biri damla damla alnıma düşer;
Diğerinde durur göğe bakarım.
Ne şehir, ne deniz kokan gemiler:
Bir yağmur bilirim, bir de kaldırım.
Nedense aldanım?
ilk gece annem, Afaunlu bir gömlek giydirmiş bana.
İste vuramadı gökler bana gem.
Dinmedi içimde kopan fırtına.
Nedense aldanmış ilk gece annem.
Biri çıkmış gibi boş bir mezardan.
Ortalıkta ölüm sessizliği var.
Bana ne geldiyse geldi yukardan.
Bana ne yaptıysa yaptı bulutlar,
Biri çıkmış gibi boş bir mezardan.
İyi ki bilmiyor kalabalıklar
Yağmura bakmayı cam arkasından,
insandan insana şükür ki fark var;
— Birine cennetse, birine zindan
— İyi ki bilmiyor kalabalıklar.
GÜN DOĞMADAN
Yağmur duasına çıksaydık dostlar,
Bulutlar yarılır, hava açardı.
Şimdi ne ihtimal, ne de imkân var.
Göğe hükmetmekten kolay ne vardı,
Yağmur duasına çıksaydık dostlar!
Ben geldim geleli açmadı gökler;
Ya ben bulutları anlamıyorum,
Ya bulutlar benden bir şeyler bekler.
Hayat bir ölümdür, aşk bir uçurum;
Ben geldim geleli açmadı gökler.
(1951)
MONNA ROSA
IAŞK VE ÇİLELER
Monna Rosa, siyah güller, ak güller;
Cütce’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister;
Ah, senin yüzünden kana batacak,
Monna Rosa, siyah güller, ak güller!
Ulur aya karşı kirli çakallar.
Bakar ürkek ürkek tavşanlar dağa.
Monna Rosa, bugün bende bir hal var.
Yağmur iğri iğri düşer toprağa.
Ulur aya karşı kirli çakallar.
Zeytin ağacının karanlığıdır
Elindeki elma ile başlayan…
Bir yakut yüzükte aydınlanan sır,
Sıcak ve minnacık yüzündeki kan,
Zeytin ağacının karanlığıdır.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgâr.
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi…
Ellerinden belli olur bir kadın.
Denizin dibinde geziyor gibi Ellerin,
ellerin ve parmakların.
Açma pencereni, perdeleri çek:
Monna Rosa, seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek;
Anla Monna Rosa, ben oteliyim…
Açma pencereni, perdeleri çek.
Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna;
Saat on ikidir, söndü lâmbalar.
Uyu da turnalar gelsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar;
Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna.
Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine;
Kiminin rengi ak, kiminin sarı.
Ah, beni vursalar bir kuş yerine!
Akşamları gelir incir kuşları…