Rıdvan Akar Bir Dünya Kurmak Kitap Özeti
“Bir Dünya Kurmak” 2017 yılında Özyeğin Üniversitesi Yayınevi tarafından çıkarılan 536 sayfalık bir kitap. Bir Dünya Kurmak kitabı ise araştırmacı gazeteci yazar Rıdvan Akar tarafından kalem alınmış. “Bir Dünya Kurmak Kitap Özeti“ne kısaca baktığımızda ise Hüsnü Özyeğin’in Yaşam Öyküsü kaleme alınmış. Hüsnü Özyeğin’in Türkiye’nin en başarılı iş adamlarından bir tanesi. Biyografi tarzında kaleme alınmış olan kitapta ise ayrıntılar dikkat çekici.
Rıdvan Akar Bir Dünya Kurmak kitabından küçük bir bölüm
…binaları, manzarayı ve öğrencileri seyretti. Kampüste sınava girecek on yaşında 300 erkek öğrenci ve bine yakın veli vardı.
Sınav Washburn Hail binasının salonunda yapılacaktı. Sınav kapısının önünde veliler çocuklara son nasihatlerini veriyordu. Bir baba oğluna, “Boğaz’ın üzerinde bir horoz oturuyor. Bir ayağı Anadolu yakasında, bir ayağı Avrupa yakasında. Bu horoz nereye yumurtlar?” diye sordu. Hüsnü içinden cevabı vermişti. Çocuk ise heyecanla hemen cevap verdi, “Baba tabii Boğaz’a!” Babası aldığı cevaptan umutsuz, “Oğlum horoz yumurtlamaz ki,” diye çıkıştı. Hüsnü sınavda böylesi şaşırtmacalı soruların geleceğini anlamıştı.
Sınavı 300 çocuktan ıoo’ü kazandı. Kazananlar arasında Hüsnü de vardı. Halbuki bu sınav için özel ders almamış, özel öğretmenlerle hazırlanmamıştı. Sadece her gün okul sonrası bir saatini bu tür sınavlara hazırlık için çalışarak geçirmişti. Kazanmıştı işte. Artık düşlediği okulda eğitim yaşamına devam edebilecekti.
Eylül 1955’te anne ve babası Hüsnü’yü okula yerleştirdi. Cavit Bey eşiyle baş başa kaldığı zamanlarda, “Daha çok küçük, bizden ayrılması doğru mu?” diyerek aslında oğlundan uzak kalmak istemediğini belli etmişti. Ancak Hüsnü’nün hevesini kırmamak için hislerini göstermedi. Annesi ise sınavı kazandıktan sonra kimi geceler uyurken oğlunu seyrediyor, ayrılacakları için üzülüyordu.
Bambaşka bir hayat başlamıştı. On yaşındaydı ve artık tek başına yaşayacaktı. Okula anne ve ablasıyla geldi. Annesi yatağını yaptı, dolabını yerleştirdi. Sonra en zor an geldi. Birbirlerine sarıldılar ve o akşam ayrıldılar. Hüsnü ailesini 3,5 ay sonraki kış tatiline kadar göremeyecekti. İlk gece yatağa girdiğinde yorganı başına çekip hüngür hüngür ağladı. Tabii ağladığını kimsenin duymasını istemiyordu. Ama başka yataklardan da aynı ağlama sesinin geldiğini işitti. Yalnız değildi!
İzmir’deki eve dönen annesi ve babası için ev bomboştu. Haşarılığı ve gürültücülüğü ile evin her daim odak noktası olan oğullarıyla birlikte, evin adeta yaşama sevinci de gidivermişti. Odasına bir süre giremediler. Yokluğuna ancak babasının, “Oğlumuz iyi yolda,” diye moral verdiği o konuşmalar ve her hafta düzenli gelen mektuplarla katlanabildiler.
Anderson Hail 42 nolu yatakhanede kırk civarında Hazırlık Sınıfı öğrencisi, 1. Sınıf öğrencileriyle beraber kalıyordu. Yatakhane, futbol sahasına bakıyordu. Kapıdan girince sağdaki ilk ranzanın alt yatağında yatıyordu Hüsnü. Üst yatakta da Rona Yırcalı yatıyordu. Hepsinin birer