Yazar:  Doç. Dr. İlhan KASATURA
Yayınevi:  Altın Kitaplar Yayınevi  
1-Giriş
Yazar  kitabına yapmış olduğu bir otobüs yolculuğunda yanındaki ve otobüsteki bazı  ailelerle olan konuşmaları ile başlıyor. Bu konuşmalar okul ve hayat başarısı  üzerine. Devamında yazar 1970 yılında yapmış olduğu bir anketi ve 20 yıl  sonrasını anlatıyor.
1970  yılında 15-18 yaşlarında 258 lise öğrencisini içeren bir anket yapılmış. 20 yıl  sonra bu öğrencileri yazar araştırmış ve 32 kişiyle okulun geleneksel çay  gününde tekrar bir araya gelip görüşmüş. Olaylar 20 kişilik bir grup arasında  geçiyor. Anket sonuçları 1970 yılında 144 ve 1990 yılında ise 32 kişi üzerinden  değerlendirilmeye alınmış. Sonuçlar rakam olarak ifade edilmiş. % olarak  ifadesini kendim yaptım. Seçilen adaylar belirli bir sosyal yaşam  düzeyinde.
Elde  edilen sonuçlar gerçekleri yansıtma yönünden isabetli. Sonuçlara ilişkin yazarın  önerileri ve çözümleri gerçekçi görünüyor. Uygulanabilir bir his uyandırıyor.  Anket sonuçlarında genel olarak iki konu ele alınmış. Öğrencinin okul başarısı  ve okul sonrasındaki hayat başarısı. Okul hayatında başarılı öğrenciler ve  başarısız öğrencilerin bu durumlarını sağlayan sonuçlar anketlerde ele alınarak  araştırılmış. Başarı ve başarısızlık üzerine öğretmen görüşleri alınmış. Başarı  -başarısızlık üzerinde öğretmenin rolü anlatılmış. Öğretmenlerin sorunları dile  getirilmiş. Zeka durumu, aile ilişkileri, arkadaş ilişkileri ve çevrenin başarı  ve başarısızlıktaki rolü araştırılmış.
20  yıl sonra bazı adayların bazı görüşleri: 
“Çağdaş  yönetici bir ekip çalışmasını gerçekleştirebilen, varılmak istenilen hedefler  doğrultusunda işleri organize ederek, en verimli sonuçların alınmasını sağlayan  kişidir. Ancak tümüyle kendi görüşlerini uygulamaya koyması, yatay ve dikey  etkileşim ile bilgi alışverişini önler. Bu nedenle iyi performans ve yaratıcılık  gösteren kişilerin ödüllendirilmesi ve görüşlerine yer verilmesinden yanayım.  Bazı şirketlerde toplantılarda gözlediğim şey, üst düzey yöneticilerin astlarına  hiçbir yaratıcılık şansı tanımadıklarıdır.”
“İnsanın  başkaları üzerinde bıraktığı etkileri bilmesi bence başarılı olabilmek için  atılacak en önemli adımlardan biri.”
2-  Yirmi Yıl Sonra Yapılan Anket Sonuçları Ve İçeriği:
AİLE  HAYATI BAŞARISI:
- Aile  içi ilişkilerin iyi olması; rahat iletişim kurabilme
 - Sevgi  ve saygı ortamı
 - Paylaşabilme  özellikleri
 - Birbirlerine  destek olabilme, dayanışma
 - Güven  duymak
 - Birlikte olmaktan mutluluk duymak
 
SOSYAL  HAYAT BAŞARISI:
- Toplum  içinde geçerli bir mesleği ve yeri olmak
 - Arkadaş  ilişkilerinde aranılan bir kişi olmak.
 - En  az iki kuruluş veya grubun üyesi olmak.
 - Ekonomik  olarak rahat geçinme standartlarına sahip olmak.
 - Kültürel etkinliklere katılmaktan zevk duymak ve aktif olarak yaşamak.
 
İŞ  HAYATI BAŞARISI:
- İşinde  yerini bulmuş olduğuna inanmak
 - Kendisine  ihtiyaç duyulan bir kişi olduğunu kabul etmek.
 - İşyerinde  astları ve üstleriyle iyi geçinmek.
 - İşinde  kendi bireysel yaratıcılıklarını da gösterebilme şansını  bulmak.
 
Başkalarına  ters düştüğü durumlarda bile kendisini ifade edebilecek cesarette olmak.  
1970  Yılında Okulda Başarılı Ve Başarısız Öğrencilerin 1990 Yılındaki Hayat  Başarılarının Görünümleri 
Toplam 32 Kişi
| 
 
  | 
 Okulda  | 
 Başarılı  | 
 Öğrenciler  | 
 Okulda  | 
 Başarısız  | 
 Öğrenciler  | 
| 
 Ba?ary Durumu Değerlendirme  | 
 Aile hayatında  | 
 Sosyal hayatında  | 
 İş hayatında  | 
 Aile hayatında  | 
 Sosyal hayatında  | 
 İş hayatında  | 
| 
 Kendisi  | 
 % 62,5  | 
 % 78  | 
 % 65,5  | 
 % 56  | 
 % 53  | 
 % 53  | 
| 
 Ailesi  | 
 % 53  | 
 % 59  | 
 % 78  | 
 % 69  | 
 % 63,5  | 
 % 56  | 
| 
 Arkada?lary  | 
 % 81  | 
 % 87,5  | 
 % 84  | 
 % 62,5  | 
 % 69  | 
 % 40,5  | 
Tablo  – 1
Hayat  başarısı gösteremeyen kişiler 1990 yılından geriye dönük olarak yaptıkları  değerlendirmede kendilerini başarılı olmaktan alıkoyan nedenleri şöyle  göstermişlerdir.
- Başarılı  olmak için hırslarının bulunmaması. Kendilerine ortalama bir hayatın  yetmesi
 - Kendilerine  destek olabilecek kişilerin bulunmaması, gidebilecekleri yönü kendi kendilerine  çizememek.
 - Kendilerine  yeteri derecede güvenmedikleri için görüş ve düşüncelerini ortaya  koyamamak.
 - Günlük  streslere tahammül edememek.
 - Kendileri  için önemli kayıpları yaşamak.
 - Zamanın  farkında olmadan akıp gitmesi
 - Olaylar  ve kişiler hakkında hep olumsuz düşünmeye koşullandırılmış  olmak.
 - Zekasına  işlerlik kazandırmayı öğrenmemiş olmak.
 - İnsan  ilişkilerinde başarısızlığa uğradıkları için gereken atılımları  yapamamak.
 - Kendilerini  mutlu hissetmemek.
 - Mutlu  olmadıkları halde etrafa mutluluk oyunu oynamaktan yorgunluk  duymak.
 - Kendilerini  sevmemek.
 - Psikolojik olarak kendilerini güçlü görmemek.
 
3-  Başarının Hammaddeleri: Zeka Ve Kişilik Özellikleri
Okulda  başarısız öğrenciler için ilk akla gelen neden, başarılı olmak için zekalarının  yeterli olup olmadığıdır. Oysa ilkokulu normal koşullarda başarılı bir şekilde  bitirmeye yeten zeka, orta öğrenim, hatta yüksek öğrenim için bile yeterlidir.  Okulda başarısızlık, zeka faktöründen çok, zekaya işlerlik kazandıramayan  etkisiz bir eğitimden kaynaklanmaktadır.
Bir  başka deyişle, zekanın hammaddesine işlerlik kazandıracak olan, çevredeki  etkileşimlerdir. Öğrenilen yeni kavramları yeni durumlara uygulayabilmek, yani  zekaya kıvraklık kazandırabilmek sürekli işleme ve eğitimle gelişir. İleri  derecede eğitim eksikliği, ekonomik ve coğrafi nedenler, zeka potansiyelinin  gelişmesini engelleyerek, zekaya yeterli düzeyin altında bir görünüm  verebilir.
4-Duygusal  Sorunlar Zekice Davranışları Engelleyebiliyor
Ailelerin  çocuklarıyla yeterince ilgilenememeleri, aile içinde yaşanan huzursuzluklar  öğrencinin zekasını olumsuz yönde etkileyerek, geçici bir süre için de olsa  zekaya işlerliğini kaybettirebilir. Çevreyle iyi bir uyum içersinde olmak ise  zekayı daha verimli hale getirebilir. Bireyin heyecansal olarak dengeli ve  uyumlu bir kişiliğe sahip olması, zeka özelliklerini olumlu bir şekilde  yönlendirir. Bu nedenle daha önce çok iyi uyum ve belirli bir potansiyel  gösteren öğrencilerin birden bire başarısız, dikkatsiz hale gelmelerinde bazı  duygusal nedenler araştırılmalıdır.
Ergenlik  çağında zekalarına duygularıyla yön vermeye alışmış olan bireyler, bu konuda  eğitilmezlerse, daha sonraki yaşamlarında zekalarından istenildiği ölçüde  yararlanamazlar. Bireyin duygusal sorunların yüklülüğüne rağmen, zekasıyla  yönünü bulabilmesi zeka düzeyinin ortalamanın üzerinde olması gerekmektedir.  Ortalama zeka özelliklerine sahip olan bireyler, duygusal sorunlarla  karşılaştıklarında gerilemektedirler.
5-  Başarı İçin Zeka Kişilikle Bağdaşmalıdır
Başarılı  ve başarısız öğrencileri seçerken, zeka belirleyen ölçütleri göz önüne alarak,  onların hepsinin liseyi, hatta üniversiteyi bitirmeye yeten bir zeka düzeyine  sahip oldukları varsayımıyla hareket ettik. Bunun için de araştırmaya aldığımız  öğrencilerin tümüne WAIS ZEKA TESTİ SÖZEL BÖLÜMÜ nü uyguladık.(el maharetlerini  içermeyen bölüm)
- Genel  bilgi
 - Muhakeme
 - Aritmetik  yetenekleri
 - Dikkati  odaklaştırabilme yeteneği
 - Kavramlar  arasındaki ilişkiyi araştırarak, soyut düşüncenin ne kadar gelişmiş olduğunu  gösteren bölüm.
 - Bellek  işlevleri
 
Tablo  – 1 incelendiğinde başarılı ve başarısız olmak üzere iki ana gruba ayırdığımız  öğrencilerin zeka bölümleri bakımından anlamlı faklılıkları bulunmadı. Başarılı  öğrenciler sadece başarısız öğrencilere göre daha yüksek puan aldılar. Zeka  yönünden 20 yıl sonra yapılan araştırma, ortaya anlamlı bir farklılık  koymamıştır.
6  -Önemli Olan, Kişinin Zeka Özelliklerini Bilmesidir
Kuşkusuz,  zeka bölümünden söz ederken, zeka bölümünü oluşturan faktörlerin hangisinin  başarıda daha fazla etken olduğunu söyleyebilmek pratik hayatta pek kolay olmaz.  Günlük yaşamda biliriz ki, uzun zaman gitmediğimiz bir çevrede, adımızla hitap  edilmesi, unutulmadığımızı göstermesi bakımından bizi memnun eder,  hatırlayanlara da olumlu puan kazandırır.
Birey  başarı kazanabilmek için kendi zekasının özelliklerini bilmek zorundadır.  Örneğin bir politikacı, bir avukat el maharetlerini geliştirmese de olabilir.  Ama konuşma yeteneklerini ve topluluklara ulaşabilme yetilerini geliştirmek  zorundadır.. … gibi. Gençlik dönemindeki yetenekler daha sonraki yıllarda  anlamlı bazı değişikliğe uğramamaktadır. Yani kişi zeka yetenekleri bakımından  gençliğinde neyse, orta yaşlılığında da odur. Ancak kendilerini geliştirmek için  sürekli çaba harcayan bireyler düşünce ve davranış esnekliği kazandığından,  varolan zeka potansiyeli daha verimli hale gelmektedir.
- Ailelerle,  Başarılı Ve Başarısız Öğrencilerin Mizaç Özellikleri
 
| 
 Aileye göre başarılı öğrenci  | 
 Aileye göre başarısız öğrenci  | 
 Başarılı öğrenciye göre aile  | 
 Başarısız öğrenciye göre aile  | 
| 
 Neşeli Kolay  uyar Hırçın Sosyal,  girişken Mantıklı İyimser  | 
 Durgun Uysal Öfkeli Uyumsuz,  çekingen Duygusal Kötümser  | 
 Neşeli Sosyal Koruyucu Arkadaşça İyimser İşbirlikçi  | 
 Huysuz Sosyal  olmayan Koruyucu Arkadaşça  olmayan Kötümser Anlayışsız  | 
Tablo  – 2
8  – Benzerliğin Nedeni: Özdeşleşme
Çocuk  geliştikçe anne baba davranışlarına benzeyen birçok özellik kazanmaya başlar.  Bazen genç bir çocukla anne babanın yürüyüşleri, jestleri ve konuşma  tarzlarındaki benzerlik o kadar çarpıcıdır ki, çocuğun anne babayla tam  özdeşleştiği düşünülür. Örneğin, çocuklar anne babalarını her konuda taklit  etmezler. Bir genç, annesinin sosyal davranışlarını, mizah anlayışını taklit  edebilir; ahlak değerlerini benimseyebilir. Anne baba çocuğun ilk ve en sık  olarak ilişki kurduğu kişiler olduğu için özdeşleşme kaynağı onlardır. “ Bu  sebeple ailenin eğitimi ve geleneklerine, kendi örf -adetlerine bağlı olması  çocuğunda bu doğrultuda yetişmesini sağlayacaktır.”  
9-  Başarılı Öğrenciler Daha Çok Anneye Benziyor
Anne  babalarıyla davranış benzerlikleri araştırılan üniversite öğrencileri mizaç ve  eğlenme ilgilerinde karşı cinsle olan ebeveynle daha çok benzerlik  göstermişlerdir. %40 dan fazla erkek çocuk anneleriyle, aynı oranda kız çocuk da  babalarıyla benzerlik göstermişlerdir.
| 
 
  | 
 Başarılı  | 
 Öğrencilerde  | 
 Başarısız  | 
 Öğrencilerde  | 
| 
 Benzeyen Özellikler  | 
 Mizaç  | 
 Eğlenme ilgileri  | 
 Mizaç  | 
 Eğlenme ilgileri  | 
| 
 Sadece babaya  | 
 % 25  | 
 % 27  | 
 % 29  | 
 % 31  | 
| 
 Her iki ebeveyne  | 
 % 19  | 
 % 31  | 
 % 33  | 
 % 25  | 
| 
 Sadece anneye  | 
 % 52  | 
 % 32  | 
 % 35  | 
 % 33  | 
| 
 Hiçbir ebeveyne  | 
 % 3  | 
 % 8  | 
 % 3  | 
 % 10  | 
| 
 Doğrusu bilinmeyen  | 
 % 1  | 
 % 2  | 
 % –  | 
 % 1  | 
| 
 TOPLAM  | 
 % 100  | 
 % 100  | 
 % 100  | 
 % 100  | 
Tablo  – 3
10-  Değer Ölçüleri Ve Tutumlarda Da Tutarlılık Var
Danimarka  ve Amerika’da yapılan bir araştırmada, anne ve ergen tutumları arasında büyük  bir benzerlik olduğu göze çarpmıştır. Her iki ülkede de ergenlerle annelere  yöneltilen, “Başarılı olmak ve hayatta ilerleyebilmek için ne gerekir?” sorusuna  aşağıdaki cevaplar alınmıştır.
İki  ülke arasındaki farklılıklar anne – çocuk farklılığından daha önemlidir.  Amerikalılar çok çalışmayı, Danimarkalılar ise hoş bir kişilik ve başkalarıyla  beraber olma yeteneğini başarı için birinci planda  görmüşlerdir.
| 
 Cevaplar  | 
 Birleşik Devletlerde  | 
 Danimarka’da  | 
||
| 
 
  | 
 Ergenler  | 
 Anneler  | 
 Ergenler  | 
 Anneler  | 
| 
 Çok çalışmak  | 
 % 52  | 
 % 56  | 
 % 13  | 
 % 9  | 
| 
 Hoş bir kişiliği olmak  | 
 % 22  | 
 % 17  | 
 % 43  | 
 % 50  | 
| 
 Gerekli kişiyi tanımak  | 
 % 4  | 
 % 2  | 
 %12  | 
 % 10  | 
| 
 Para biriktirmek  | 
 % 1  | 
 % 2  | 
 % 5  | 
 % 3  | 
| 
 Yüksek öğrenim  | 
 %18  | 
 % 22  | 
 %23  | 
 % 27  | 
| 
 Özel yetenek  | 
 % 3  | 
 % 1  | 
 % 4  | 
 % 1  | 
| 
 TOPLAM  | 
 % 100  | 
 % 100  | 
 % 100  | 
 % 100  | 
Tablo  – 4
11-  Yaşıt Grupların Etkisi Ne Zaman Güçlü Olur
Yaşıt  gruplarının en etkili olduğu durumlar, aile ile eksikliği ve doyurucu olmayan  bir ilişki söz konusu olduğu hallerdir. Özdeşleşme sorunları ergenlik dönemiyle  bitmez. Otuz yaşına gelip nasıl olmak istediğine, hayattan neler beklediğine  karar vermemiş kişi pek çoktur.
12-  Liderlik Başarılı Öğrencilerin Kişilik Özelliği
Kişiliğin  liderlik özellikleri de başarıyla yakından ilgisi görülen bir  olgudur.
- Öğrencinin  arkadaşlarını etkileme gücü var mıdır?
 - Yoksa  sınıfta çok sessiz olarak bir yer işgal eden biri midir?
 - Arkadaşlarının  onu lider seçme fikrini ve onayını alma dereceleri nedir?
 - Okuldaki  çeşitli organizasyon ve grup faaliyetlerine katılma oranları  nedir*
 
Liderlik  özelliklerinin ortaya koyan bu sorulara göre başarısız öğrenciler klikler ve  mahalle arkadaşlarını, başarılı öğrenciler ise okuldaki kulüpler ve  organizasyonları tercih etmekte, okul faaliyetlerindeki liderlik görevlerini de  çoğunlukla başarılı öğrencilerin üstlendiği görülür. Liderlik için çoğunlukla  başarılı öğrenciler grubunda yer alan öğrenciler seçilmektedir. Lider olmak,  kişileri yönetmek, fazla şeyler ummak gibi özelliklerde başarısız öğrencilerin  değil, başarılı öğrencilerin beklentileri arasındadır.
- Kişilik  Ve Davranışlar Temelde Aile 
 
Tutumlarına Göre Biçimleniyor
Kişilik  özelliklerinin başarı ve başarısızlıkla ilgisi araştırılırken ilk akla gelen, bu  niteliklerin oluşup biçimlenmesinde ana babanın ne ölçüde rolü  olduğudur.
Kendilerine  uygulanan disiplin çeşidinin otoriter, demokratik ve gevşek türden hangisine  uyduğunu ve disiplin türü için düşüncelerini sorduğumuz öğrencilerin büyük  çoğunluğu, kendilerine uygulanan disiplinin otoriter olduğunu, ancak demokratik  şekli tercih ettiklerini söylemişlerdir.
| 
 Uygulanan disiplin türü  | 
 Başarılı öğrenciler  | 
 Başarısız öğrenciler  | 
 TOPLAM  | 
| 
 Otoriter  | 
 % 40  | 
 % 51  | 
 % 91  | 
| 
 Demokratik  | 
 % 47  | 
 % 18  | 
 % 65  | 
| 
 Gevşek  | 
 % 13  | 
 % 31  | 
 % 44  | 
| 
 TOPLAM  | 
 %100  | 
 % 100  | 
 
  | 
Tablo  – 5
14-  Başarılı Ve Başarısız Öğrencilerin Zeka Faktörü  Bakımından
20 Yıl Sonraki Görünümleri
| 
 Wais  | 
 Başarılı Öğrenciler  | 
 Başarısız Öğrenciler  | 
||
| 
 Zeka Testi  | 
 1970 (144 kişi)  | 
 1990 ( 32 kişi)  | 
 1970 (144 kişi)  | 
 1990 (32 kişi)  | 
| 
 Genel Bilgi  | 
||||
| 
 Yüksek  | 
 % 31  | 
 % 44  | 
 % 14  | 
 % 25  | 
| 
 Orta  | 
 % 52  | 
 % 31  | 
 % 67  | 
 % 44  | 
| 
 Düşük  | 
 % 17  | 
 % 25  | 
 % 26  | 
 % 31  | 
| 
 Muhakeme  | 
||||
| 
 Yüksek  | 
 %28  | 
 % 47  | 
 % 12,5  | 
 % 25  | 
| 
 Orta  | 
 % 55,5  | 
 % 28  | 
 % 65  | 
 % 47  | 
| 
 Düşük  | 
 % 17  | 
 % 22  | 
 % 29  | 
 % 28  | 
| 
 Aritmetik Yetenek  | 
||||
| 
 Yüksek  | 
 % 29  | 
 % 50  | 
 % 13  | 
 % 31  | 
| 
 Orta  | 
 % 53,5  | 
 % 25  | 
 % 62,5  | 
 % 37,5  | 
| 
 Düşük  | 
 % 17  | 
 % 25  | 
 % 24  | 
 % 25  | 
| 
 Soyut Düşünce  | 
||||
| 
 Yüksek  | 
 % 28,5  | 
 % 56  | 
 % 13  | 
 % 50  | 
| 
 Orta  | 
 % 54  | 
 % 25  | 
 % 62,5  | 
 % 31  | 
| 
 Düşük  | 
 % 17  | 
 % 19  | 
 % 24  | 
 % 12,5  | 
| 
 Bellek  | 
||||
| 
 Yüksek  | 
 % 29  | 
 % 53  | 
 % 12,5  | 
 % 37,5  | 
| 
 Orta  | 
 % 55  | 
 % 28  | 
 % 67  | 
 % 25  | 
| 
 Düşük  | 
 % 17  | 
 % 19  | 
 % 24  | 
 % 37,5  | 
Tablo  – 7
- Zeka Faktörü Hayat Başarısı İlişkisi
 
| 
 Hayat Başarısı  | 
 Zeka Bölümleri (32 kişi)  | 
||
| 
 
  | 
 Yüksek  | 
 Orta  | 
 Düşük  | 
| 
 Aile Başarısı  | 
 % 56  | 
 % 12,5  | 
 % 31  | 
| 
 İş Başarısı  | 
 % 59  | 
 % 31  | 
 % 9  | 
| 
 Sosyal Başarı  | 
 % 69  | 
 % 6  | 
 % 6  | 
Tablo  – 6
16  – Ne Kadar Ve Nasıl “Sorumluluk” Verelim?
Orta  öğretim dönemi ergen için kişiliğinin biçimlendiği bir evredir. Kişilik gelişimi  için çok gerekli olan sorumluluk duygusunun gelişmesi de bu dönemde son şeklini  alır. Sorumluluk duygusuyla başarı arasında olumlu bir ilişki olduğu gerçektir.  Sorumluluğun çeşitli konularda çok iyi gelişmemiş olması, hayata hazır olmayış,  gencin kendini bir boşluk içinde hissetmesi gibi duyguları da beraberinde  getirmektedir.
Anne  babanın bu konuda bilinçli davranması yada önemsememesi, ilgisiz kalması,  çocuğun bu duygusunu geliştirebilir veya körletebilir. Örneğin, çocuğun yaşı  için ağır gelebilecek bir sorumluluğun verilmemesi ve zamanından önce  sorumluluktan yıldırılmaması gerekir.
17  – “Değersizlik” İnancı Güvensizlik Doğurur
Araştırmamızda  başarılı öğrenciler grubunda oldukları halde, değersizlik inancı ve güvensizliği  bir kişilik özelliği olarak taşıyan öğrencilere de rastlanmıştır. Bütün  öğrencilerin birbirini tanıdığı bir sınıfta “Eğer lider seçmeniz isteseydi kimi  seçerdiniz” sorusuna cevap olarak; kendini değerlendirme puanı yüksek olanların  %47 si 1.derecede lider, kendini değerlendirme puanı orta olanların % 32 si  2.derecede lider, kendini değerlendirme puanı zayıf olanların % 15 i lider  olarak seçilmiştir.
Kişinin  kendini değerlendirme ölçüsünün temeli büyük çapta ailesinin yetiştirme tarzında  yatar. Bu konunun devamında şu başlıklar yer alıyor.
- Çocuğunuzun  arkadaşlarına göstereceğiniz ilgi, ona değer verdiğinizi  gösterir.
 - Cezalandırma  bile bir ilgidir.
 - Kişiliğin  değişimine yol açan koşullar.
 - Ana  baba beklentileri: Ölçüsüz verme isteğinin faturası
 
18  – Başarı Güdüsünü Yaratan Ya Da Engelleyen Etkenler
Bir  ZEN ustası yanında öğrencileriyle birlikte gezinirken, tilkiden kaçan bir  tavşanı gösterir ve şöyle der: “Eski bir hikayeye göre, tavşanlar tilkilerden  daha hızlı koşarlar”
“Hayır”  diye itiraz eder bir öğrenci.”Tilkiler daha hızlı  koşarlar”
“Ama  tavşan tilkiden kurtulacak “ der bu kez usta.
“Bundan  nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?” diye sorar öğrenci.
“Çünkü  tilki sabah kahvaltısı için, tavşan ise canı için koşuyor “ diye cevap verir  ustası.
Birçok  psikolog, güdülenmeyi(motivasyonu) davranışı harekete geçiren ve ona yön veren  olgu olarak niteler. Başarı güdüsünün gelişmesinde, toplumsal çevrenin rolü  birçok yazarca anlatılmıştır. Başarı güdüsünün gücü önce kişinin genel enerji  düzeyine bağlıdır. İkincisi, kültürel etkiler, okul eğitimi ve başarı  konusundaki aile değerleriyle ilgidir. Üçüncüsü, bireyde bağımsızlığı, kendine  güveni, kusursuz olma isteğini geliştirecek çocuk  eğitimidir.
Bu  konunun devamında şu başlıklar işlenmektedir.
- Ailenin  ilgi yada ilgisizliği, ödüllendirme – cezalandırma
 - İhmal  edilen çocuğun savunma silahı yoktur.
 - Anne  babanın davranışlarında tutarlı olmaları
 - Anlaşan  eşler çocuk eğitimi konusunda da uzlaşıyor ama…
 - Çocuğunuzdan  olabileceğinden daha fazlasını istemeyin
 
19  – Olumsuz Güdülenme İnadına Başararak Kendini Kanıtlama
Övgü  ve yapıcı eleştiriler çocuğun başarı güdüsünü harekete geçirmekte olumlu rol  oynarken, kişiliğe yönelen olumsuz eleştiriler, küçümsemeye yatkın olan ifadeler  çocukta bunlara karşı tepki oluşturur. Kişiliğine yönelmiş olumsuz  eleştirilerden rahatsız olan, kendini aptal ve beceriksiz hissetmeye itilen  genç, bu değerlendirmeyi gerçek olarak kabul ederse, kendine güvenini,  dolayısıyla da girişimde bulunma, deneme cesaretini yitirir. Sonuçta olaylardan  kaçmak için “eğer denemezsem başarısızlığa uğramam” gibi yanlış bir düşünceye  kapılabilir. Örneğin, şişman görünüşünden dolayı çeviklik gerektiren bir  uğraşta, “ Sen mi yapacaksın?” diye küçümsenen genç, kırgınlık ve öfke  duygularını biriktirerek hiçbir sosyal etkinliğe katılma cesaretini  gösteremeyebilir.
Çocuğunuzu  yola getirmek için kullandığınız kırıcı ve olumsuz ifadeler o anda kırgınlık ve  öfke yaratırken, ileriye yönelik olarak da öç alma ve kendini kanıtlama şeklinde  bir tepki oluşturabilir. Böyle bir küçümsemeye karşı bu tür bir meydan okumayla  tepki vermek, özsaygıyı koruma çabasından başka bir şey  değildir.
20-  Ana Babaların Ve Diğer Önemli Kişilerin Umut Ve Beklentileri
Araştırmamızda  liseli öğrenciler ana babalarının gençliklerinde sahip olamadıkları araba,  arkadaşlar, para ve iyi bir eğitim gibi olanaklara çocuklarının sahip olmasını  istediklerini belirtmişlerdir. Öğrenciler bunların bir kısmını yaparken  hoşnutluk duydukları gibi bir kısmının da altında ezilip kalınca aşağılık  duygusuna kapılarak varolma yeteneklerini de kullanılamaz hale geldiklerini  belirtmişlerdir.
Ergenin ilgileri, başarı umma düzeyini iki yönden etkiler: Birincisi, aspirasyonların hangi alanda gelişeceğini belli eder, ikincisi başarı umma düzeyini sınırlar.
21-  “Amaç Edinme” yi Neler Etkiler
Amaç  edinme davranışını etkileyen faktörler şunlardır. Kültürel idealler, Aile çeşidi  ve zeka faktörü.
22-  Kendini Gerçekleştirmeye Götüren Davranış Ve Kişilik  Özellikleri
- Hayatı  yoğun bir şekilde ve özümleyerek yaşamak
 - Güvenilir  yollardan çok yeni bazı şeyleri denemek
 - Çoğunluğun,  otoritenin ve geleneğin sesinden çok, deneyimlerini geliştirmek için kendi  duygularını dinlemek
 - Dürüst  olmak, oyun oynamaktan ve yapmacıktan kaçınmak
 - Düşünceleri  çoğunluğa uymadığı zaman sevilmemeye hazır olmak
 - Sorumluluk  alabilmek; ne yapmaya karar verirse üzerinde fazla çalışmak
 - Savunma  silahlarını tanımaya çalışmak ve onları bırakabilecek güçte  olmak
 - Gerçeği  olduğu gibi algılamak
 - Kendilerini  ve başkalarını oldukları gibi kabul etmek
 - Düşünce  ve davranışlarında içten olmak
 - Kendine  yönelik olmaktan çok, soruna yönelik olmak
 - İyi  bir mizah anlayışı olmak
 - İleri  derecede yaratıcılığı olmak
 - İnsanlığın  yararıyla ilgili olmak
 - Temel  yaşam deneyimlerini değerlendirebilecek güçte olmak
 - Birçok  kişi yerine birkaç kişiyle doyurucu ilişkiler kurmak
 - Hayata tarafsız açıdan bakmak
 
23-  Ailenin Sosyo – Ekonomik Durumu Öğrencinin Başarısını Nasıl  Etkiliyor?
Öğrencinin  sosyo – ekonomik durumu incelenirken, ailenin gelir düzeyi, anne babanın öğrenim  ve meslek durumları, oturdukları evin bulunduğu yer, içinde kaç kişi yaşadığı  gibi değişkenler, geniş anlamıyla “sosyal sınıf” ı belirlemektedirler. Toplum  içinde sosyal sınıf farkları olmadığı kuramsal olarak ifade ediliyorsa da,  kişinin ait olduğu sosyal sınıf, kişiye sağladığı kolaylıklar ya da  engellemelerle çok çeşitli biçimlerde varlığını  göstermektedir.
Bu  bölünde yazar konuyu anket sonuçlarıyla da ele alarak yorumluyor. Devamında şu  başlıklar bulunuyor.
- Sosyal  sınıfları yaratan, çocukların öğrenme ortamlarının  farklılığıdır.
 - Kültürel  yoksulluk zeka yetersizliğini andırıyor.
 - Sosyal  durumu neler belirliyor: a-Oturulan evin yerleştiği bölge b- Aile reisinin iş  konumu c- Aile reisinin okulda tamamladığı yılların sayısı 
 - Çalışan  anneler iyi örnek oluyor.
 
Annenin  sabahtan akşama kadar çocuğun yanında olması değil, verilen eğitimin kalitesi  önemlidir. Yalnızca ev kadınlığı ve anne rolüyle yetinmek durumunda olan,  hayattan bezmiş kadınlar, çocuklarına düşüncesiz ve ilgisiz davranmaya daha  yatkındırlar.
- Babanızın  işini kaybetmesi yada sınıfta kalmanız sizi nasıl etkiler?
 - Aileler  gelir düzeylerini nasıl değerlendiriyorlar.
 
Başarılı Ve Başarısız Öğrencilerin Ailelerinin Öğrenim Düzeyleri 144 Kişi
| 
 
  | 
 Başarılı Öğrencilerin  | 
 Başarısız Öğrencilerin  | 
||
| 
 Öğrenim Düzeyi  | 
 Anneleri  | 
 Babaları  | 
 Anneleri  | 
 Babaları  | 
| 
 1- Hiç okula gitmemiş  | 
 % 4  | 
 % 1,5  | 
 % 2  | 
 % 2  | 
| 
 2- İlkokula gitmiş  | 
 % 10,5  | 
 % 4  | 
 % 14  | 
 % 7  | 
| 
 3- İlkokulu bitirmiş  | 
 % 14  | 
 % 14,5  | 
 % 26  | 
 % 28  | 
| 
 4- Ortaokul, enstitü ve ya sanat okuluna gitmiş  | 
 % 17  | 
 % 7  | 
 % 14,5  | 
 % 9  | 
| 
 5- Ortaokul veya dengini bitirmiş  | 
 % 13  | 
 % 10,5  | 
 % 16  | 
 % 14  | 
| 
 6- Lise veya dengine devam etmiş  | 
 % 12  | 
 % 8  | 
 % 16  | 
 % 14  | 
| 
 7- Lise veya dengini bitirmiş  | 
 % 13  | 
 % 17  | 
 % 3,5  | 
 % 13  | 
| 
 8- Üniversite veya yüksek okula devam etmiş  | 
 % 3,5  | 
 % 8  | 
 % 5  | 
 % 1,5  | 
| 
 9- Üniversite veya yüksek okul bitirmiş  | 
 % 12,5  | 
 % 26  | 
 % 3  | 
 % 12  | 
| 
 10-Üniversite sonrası eğitim görmüş  | 
 % —  | 
 % 3  | 
 % —  | 
 % —  | 
Tablo  – 8
24-  Okul Ve Öğretmen Başarısı Da Başarılı Öğrencilerinin Sayısıyla Ölçülür  
Okul  faktörü, öğretmenin tutumu ve kişiliğiyle ilgili olarak hem öğrenci, hem de  öğretmene aynı soruları değişik biçimlerde sorarak her iki tarafın da görüş  açısını değerlendirmeye ve eğitim sisteminin okul başarısı üzerindeki rolünü  saptamaya çalıştık.
25-  Eğitim: Kişiyi Bilinçli Etkileme
Çok  geniş bir kapsamı olan bu konuyu kişiye yapılan bilinçli bir etkileme olarak  kabul edersek, bu etkilemenin amaçlarını da değişik şekillerde açıklayabiliriz.  Şöyle ki:
- Kişide  varolan yeteneklerin son sınırına kadar geliştirilmesine  çalışmak
 - Kişinin,  toplumun ihtiyaç ve koşullarına uygun bir biçimde etkilenmesi
 - Kişinin  hayattan en iyi şekilde yararlanmasını sağlamak (bu amaç, bir başka deyişle,  kişinin geçimini sağlamak şeklinde de ifade edilebilmektedir.)
 - Demokrasinin  gereklerini yerine getirecek vatandaşlar yetiştirmek, yani kişinin kendisinin ve  başkalarının hak ve özgürlüklerine saygılı olma yeteneklerini  geliştirmek
 - Geçmiş  ve geleceğin değerlerini birbirlerine olumlu bir şekilde bağlayarak toplum için  daha ileri bir gelişmeyi sağlamak
 
26-  Herkesin Eşit Başarı Olanağına Sahip Olduğunu Söylemek Daha Büyük Eşitsizlikler  Doğurur.
Türkiye  de eğitim eşitliğinin hukuki yönden teminat altına alınmasına rağmen, ekonomik,  coğrafi, sosyal ve politik etkenler eğitimde eşitsizliği doğurmaktadır. Bu  etkenlerin meydana getirdiği eşitsizlik yaygın bir ayırıma neden olmaktadır.  Ailelerinin ekonomik durumlarından dolayı zorunlu eğitimi bile tamamlayamayan  öğrenciler vardır.
Konunun  devamında şu başlıklar işlenmektedir.
- Öğrenciler  bireysel farklılıklara göre eğitim istiyor
 - Disiplinin  amacı özdenetimi geliştirmek olmalıdır: İyi bir disiplin, öğrencinin bağımsız  bir şekilde, öğretmenin ve okul idaresinin denetimine gereksinim duymaksızın,  kendi kendisini yönetmesini amaçlamalıdır.
 - Okul  disiplininde rol oynayan etkenler: a-Çevreye bağlı etkenler b- Öğretmene bağlı  etkenler c- Öğrencilerin kişiliğine bağlı etkenler
 
27-  Öğrencilere Göre “İyi Öğretmen”İn Nitelikleri
Birleşik  Amerika da bir öğretmenin sınıfından beğenilmesini sağlayan kişilik çizgilerini  belirlemek üzere yapılan bir araştırmaya göre, öğrencilerce en çok vurgulanan 12  nitelik şöyledir:
- İşbirliğine  dayanan demokratik tavır
 - Her  çocuk için sevecen ve saygılı olma
 - Sabır
 - Geniş  ilgiler
 - Hareket  ve görünüş
 - Doğruluk  ve taraf tutmamak 
 - Esprili  olmak
 - Tam  itidal ve metanet
 - Öğrencilerin  sorunlarına ilgi duymak
 - Esneklik
 - Cesaret  verme ve takdir etme konusunda iyi niyet
 - Özel  bir konuyu öğretmede olağanüstü başarı
 
Değişik  ülkelerde yapılan araştırmalara göre saptanan bu özelliklerle, bizim  araştırmamızdaki öğrencilere göre “iyi öğretmen” özelliklerinin nasıl bir  paralellik gösterdiğini görmek için sorulan sorulara verilen yanıtlar  şöyledir:
- Öğretmenin  sınıfta her öğrenciye eşit davranması
 - Öğrenci  dersini çalışamadığı ve sözlü sınavlarda başarısız olduğu zaman öğretmenin sert  eleştiriler yapmaması, hakaret edici sözler söylememesi
 - Sınıfta  öğretmenin çok otoriter davranarak rahatsız edici bir sükunet istememesi; normal  hareket ve konuşma serbestliği tanıması
 - Kendi  sorunları ve sıkıntıları olduğu zaman sınıfa haşin  davranmaması
 - Dersleri  soyut olmaktan çıkarıp güncel örnekler vermesi, çevre kaynaklarından ve  örneklerinden yararlanarak daha cazip hale getirmesi
 - Derste  bir davranışı beğenmediği öğrenciyi sınıf önünde küçültmeden, hesap sormadan,  yalnız olarak karşısına alıp onu tanımaya, davranışının nedenlerini anlamaya  çalışması
 - Sınıfta  keyifsiz veya huzursuz olan öğrencileri fark ederek onları psikolojik  dünyalarıyla da tanımaya çaba göstermesi
 - Sınıfta  bazı öğretmenlerin disiplin kuruluna gönderebilecekleri olayları öğretmenin  kendi olanaklarıyla aydınlatmaya çalışarak, öğrencileri maddi cezalardan  koruması ve istenilmeyen davranışlarını düzeltmelerine yardımcı  olması
 - Sınıfta şakacı mizacıyla esprili bir hava yaratması, ciddi dersin içine ilginç örnekler ekleyerek öğrencilerin dikkatlerinin dağılmasını önlemesi
 
Bu  konuların devamı şu başlıklar altında işlenip  değerlendiriliyor:
- Öğretmen  – Öğrenci ilişkileri neden çok önemli?
 - Öğretmen  ne tür öğrencilere yardımcı oluyor? 1- Başarılı bir öğrenci ise 2- Zeki bir  çocuk tembelse 3- Öğrenci yardım isterse
 - İletişim  aksaklığının öğretmene bağlı nedenleri:
 
- Öğretmenin  kişisel sorunları 
 - Öğrenciyi  yetiştirmek için gerekli psikolojik yatırımları yapamaması 
 - Ekonomik  sorunlar
 
- Öğretmenin  kişilik yapısının öğrenci – öğretmen ilişkilerindeki rolü: Bu kişilik oluşumunda  da, kuşkusuz öğretmenin şikayet konusu ettiği sosyo – ekonomik nedenlerin yanı  sıra, kalıtım ve çok çevresel etkenlerle şekil kazanmış psikolojik yapısının  büyük payı vardır.
 - “Evde  kendimi huzursuz hissediyorum”: Başarısız öğrenciler kendi başarısızlık  nedenlerini incelerken hiçbiri “yeteneğim olmadığı için başarısızım” yanıtını  vermemiştir. Başarısız öğrencilerin büyük çoğunluğu başarısızlıkta aile etkenini  birinci plana almışlardır. Aile konusu içinde önem sırasına göre belirttikleri  nedenler şöyledir:
 - Anne  babanın sinirli mizaçları yüzünden evde huzurlu bir hava  olmaması
 - Anne  baba arasındaki anlaşmazlığın sık sık sert ve kırıcı tartışmalarla ortaya  konması
 - Babanın  içkiye düşkünlüğü
 - Anne  babanın anlayışsız davranması
 - Anne  babanın yaşlı oluşu
 - Kardeş  geçimsizliği
 - Maddi  yönden güvensizlik hissetmeleri
 - “Duygusal  sorunlarım yüzünden aklımı derslerime veremiyorum”: Başarısız öğrencilerin 2.  derecede başarısızlık nedeni olarak ortaya koydukları duygusal etkenler  şunlardır:
 - Kötümserlik
 - Bir  şeye üzülünce dikkatini çalışması gereken konu üzerine  toplayamama
 - Fazla  hassas olmak
 - Erkek  arkadaşı yüzünden üzülmek
 - “Öğretmenim  benimle ilgilenmiyor, sosyal etkinlik olanaklarım yok”: Başarısızlık nedenleri  arasında 3. sırayı alan okula ilişkin etkenleri, öğrenciler öğretmenin  ilgisizliği, yeterli sayıda derse kalkamamak, evlerinden okula bazı arkadaşları  özel olarak tutulan otomobilleriyle gelirken kalabalık otobüslerle gelmenin çok  yorucu olduğu şeklinde sıralamışlardır.
 - “Disiplinli  çalışmayı bilmiyorlar, sınıflar çok kalabalık, tek tek ilgilenemiyorum”:  Öğretmenlerin büyük çoğunluğu öğrencilerin başarısızlık nedeni olarak çalışma  alışkanlığının henüz kazanılmamasını ya da disiplinli bir şekilde  çalışılmamasını göstermişler ki, bunda çok büyük bir gerçek payı vardır. Bu  sonuçları yaptığımız anketle de gözledik.
 - Sebep  ne olursa olsun okul psikoloğunun yardımı gerek: Öğretmen, öğrenci ve anne  babanın önem derecesine göre sıraladıkları etkenler ne kadar değişik olursa  olsun, hepsinin üzerinde ayrı ayrı durmak ve öğrencinin yetenekleriyle en iyi  verimi sağlayacak yolu aramak, öğrenciyi başarıya itecektir.
 - Rehberlik hizmeti öğrenciye tanıtılmalı
 
28-  Meslek Seçiminde Son Sözü ” Bireysellik ” Söylemeli
Aile  meslek seçiminde çocuğu yönlendirmeli fakat kararı kendisine bırakmalıdır. Kendi  hayalindeki mesleği çocuğa dayatmamalıdır. Meslekleri tanıtarak ona yol  göstermelidir.
Meslek  seçiminde çocuklarının istek ve tercihleri konusunda ailenin vurdumduymazlığı,  genellikle başarısız öğrencilerde çok belirgindir. Aileler genelde çocuğa meslek  seçimi konusunda kendi hayalindeki meslek konusunda dayatma  uygulamaktadırlar.
Meslek  seçiminde ana babanın soruna yönelik tutumu, önceden karar vererek açıklama  yapmak değil, çocuklarıyla birlikte çözüm yollarını araştırması, en doğruyu  birlikte bulma çabası olmalıdır.
29-  Stres, İnsanın Dünyaya Bakış Açısından Kaynaklanır
Stres,  bedensel ve ruhsal olarak bizi zorlayan tehditler karşısında yeni bir uyum yapma  çabasına girmemizdir. Kişiye stres duyuran şeyler dış koşullardan kaynaklandığı  gibi, insanın olaylara bakış açısından da kaynaklanabilir. Stres, yaşamın ve  insanın yapısında olan bir şeydir. Yaşantıyı üzücü olaylardan soyutlayarak, hep  mutlu, neşeli, olumlu olaylarla dolu düşünmek mümkün değildir. Yaşadığımız  sürece stres yaratan olaylar hep varolacaktır.
Konu  başlıkları:
- “Önemli  olan, sizin hayattan bekledikleriniz değil, hayatın sizden  bekledikleridir.”:  Yazar bu bölümde 1972 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından İngiltere ye  gönderildiğinde vizesinin bitimine yakın başından geçen anısını anlatıyor. Sonu  şöyle. Polonya‘lı arkadaşı anlatıyor. Toplama kamplarında ağabeyim ölüme mahkum  edilmişti.15 gün içinde infaz edilecekti. Ümitsiz bir şekilde her şeyden elini  çektiği bir sırada arkadaşı ona ısrarla şöyle der: “ Hayatta her şeyini  kaybetmişsin, başka neyi kaybedecek olabilirsin. Beklediğin her şey  kaybolabilir. Ama önemli olan senin hayattan beklediklerin değildir ki. Hayatın  senden bekledikleridir”. “ Ben ölüyorum, hayat benden ne bekleyebilir. “ diye  sormuş ağabeyim. Arkadaşı ısrar etmiş. Her şeyi kaybettiğin zaman bile geride  iyi bir iş bırakabilirsin. Sen potansiyeli, yaratıcılığı olan zeki bir kişisin.  Şanssızlığın seni her şeyini kaybetme noktasına getirmiş olabilir. Ama  kaybetmediğin yeteneklerinle bir şeyler bırakabilirsin  yakınlarına.”
 
Ağabeyi  bu sözlerden sonra bu kadar kısa bir süre içinde daha önce başlayıp da yarım  bıraktığı kitabı yazmış ve ölümünden sonra kardeşi “Yağa’ya verilmek üzere,  kitabı şu ithaf cümlesiyle bırakmış.” Önemli olan, sizin hayattan  bekledikleriniz değildir. Hayatın sizden bekledikleridir. Ben hayatın benden  beklediklerini bu kitabımla verebildim mi acaba?”
- Belli  bir düzeyde stres başarının itici gücüdür.:  Belli bir oranda stres yaşamın tek düzenliğinden kurtarabilmek için gereklidir.  Aşırı çalışmak, aşırı stres ortamı içinde olmak kadar, amaçsız olmak ve stres  yaratan hiçbir uyarıcının bulunmaması da insanı bir boşluk duygusuna iter. Bu  nedenle stresten uzak kalmayı değil, onunla birlikte, ancak daha az etkilenerek  yaşamayı öğrenmek gerekir. Her insanın kendi kapasitesine göre fazla yüklenmeden  taşıyabileceği bir stres değeri vardır.
 - Kimler  strese dayanıklı ?
 - Stresle  başa çıkanların kişilik özellikleri
 - Stresle  başa çıkma yöntemleri
 
- Sorunlarınıza  büyüteçle bakın
 - Kendinize  acımayın
 - Sorunu  önemsizleştirmeye çalışın
 - Sorunu  parçalara bölün
 - Sevilen  ve seven kişi olmaya çabalayın
 - İlgilerinizi  genişletin
 - Kendinize  vakit ayırın
 - Başkalarına  danışmaktan ve yardım istemekten kaçınmayın
 - Kendinize  bir meşguliyet bulun
 - Olayları  kabullenin
 - Yaşamda  kayıplar: Her yaşamda yanlış şeylerle karşılaşılır.
 - Eleştirilere  açık olun
 - Küçük,  unutabileceğiniz şeylerin sizi rahatsız etmesine izin vermeyin
 - Kin  gütmeyin
 - Birileriyle  konuşun
 - Yalnızlık:  Mümkün olduğu kadar yalnızlıktan uzak kalın.
 - Sinirliliğinizi  yenin
 - Kederleriniz  geçecektir.
 - Uykusuzlukla  mücadele
 
- Kaygı  kişilik özelliği midir.?
 - Rekabetçi  kaygı: Başkası kadar başarılı olamama korkusu
 - Kaygı,  gelişme karşılığı yapılan ufak ödemelerdir
 - Kaygı  ruhsal sağlığınızı bozarsa başarınızı sürdüremezsiniz: Bu bölümde ruhsal  sağlığın bozulmaya başlayıp başlamadığını kontrol edebilen fiziksel ve  psikolojik işaretlerden oluşan test yayınlanmış.
 - Korkularla  iyi geçinin 
 - Kendimizi  ele vermekten neden korkarız.: İnsanlar neden maskeye başvururlar? Çünkü  yaşadığımız çevrede beğenilmek, sosyal itibarımızı kaybetmemek için olduğumuz  gibi değil, olmamız gerektiği gibi görünerek başkalarının bizi kabul edeceği bir  kalıba girmeye çalışırız.
 - “Temel  kaygı” nasıl gelişir?
 - Belirsizlik  kaygısı:Test sonuçları başarılı öğrencilerdeki kaygı düzeyinin, başarısız  öğrencilerden daha yüksek olduğunu göstermektedir.
 - Gelecek  kaygısı: Yani öğrenciler aile yaşamlarındaki aksaklıkları, gelecekte de  yaşayacakları korkular olarak görmektedirler.
 - Kaygı  zeka ilişkisi: Zeka düzeyleriyle dün, bugün ve geleceğe ait kaygılar arasındaki  ilişki incelendiğinde, yüksek zeka düzeyinde olan öğrencilerin yaşamlarında  kaygı duyuran olayların çokluğu ve aile iletişimi yetersizliği görülse bile, bu  olumsuzluklar zekayla yenilmekte, geçmişte yaşanan korkular geleceğe pek  yönelememektedir. Ancak ortalama zeka özellikleriyle düşük zeka özellikleri,  geçmişte yaşanan kaygıları, daha büyük bir yoğunlukla geleceğe  yöneltmektedir.
 - Başarının  yolu kaygının yok edildiği duyarsız bir dünyadan geçmez.
 
30-  Psikolojik Savunmamızı Kişisel Özelliklerimize Ve Kültürel Etkenlere Göre  Seçeriz.
Günlük  hayatın getirdiği sorunların ciddi psikolojik rahatsızlıklara yol açmaması için  birey bazı çıkar yolları bulmak zorundadır. Gerilime dayanma yeteneği kişiden  kişiye değişir. Ama herkesin kendine göre bir sınırı vardır. Bu farkı oluşturan  şey, şu üç sorudur.
- Tehlikeye  giren nedir? B- Tehlikenin kaynağı nedir? C- Tehlikeye karşı çaresiz olmaya ne  sebep olur?
 
Bu  üç sorunun cevabını vermek, savunma mekanizmaları arasındaki farka ışık  tutar.
Konunun  içerdiği alt başlıklar:
- Olumsuz  da olsa yaşamamız gereken duygu ve deneyimler vardır.
 - Düşle  gerçeklik arasındaki o tehlikeli sınır…
 - Yok  saymak ve karşı saldırı çözüm amacını saptırır.
 - Kendinizi  haklı görmek çok önemli bir ihtiyaçtır.
 - Neden  inkar ederiz?
 - Eksikliği  başka araç yada yollarla giderme:Yerine koyma bir çeşit kaydırmadır. Asıl amacın  yerine bir başka amaç konularak dürtü boşalması sağlanır. Çok kızdığı zaman  hırsını gideremeyen bir kişinin yumruklarını sıkması, tırnaklarını yemesi ya da  karşısındakine vurmayıp masayı yumruklaması böyle bir boşalmaya  örnektir.
 - Kendini  ya da başkalarını suçlama
 - Çocukluğumuza  sığınma
 - İlkellikten  uygarlığa yönelmenin bir nedeni de…
 
- İnsan  İlişkilerinde Başarının Anahtarı:İletişim
 
- İletişimin  üç kuralı: Duygudaşlık, saydamlık ve etkin dinleme 
 
Duygudaşlık  başkalarının duygularını anlama yeteneğidir. Ana baba çocuğun  
sorunlarıyla  ilgilenirken kendilerini onun yerine koyabilmeye çalışmalıdırlar. Onun yaşı ve  durumunda neler hissedilebileceğini anlamaya çaba göstermeleridir. Ana baba  çocuklarının özel dünyasını kendi dünyalarıymış gibi algılayabildiğinde, iki  taraf arasında iletişim daha rahat kurulabilir.
- Neden  “ben “ dilinde mesaj göndermek ?
 - Savunucu  iletişim ne zaman artar?
 - Kendinizle  ne ölçüde barışıksınız?: Bu bölümde yayınlanan 30 soruluk teste verdiniz  cevapları değerlendirerek kendi kendinizle ne ölçüde iyi ilişkiler içinde  olduğunuzu saptayabilirsiniz.
 - Aile  iletişiminde paylaşılmış deneyimlerin olumlu rolü büyük: Yaptığımız inceleme de  iyi bir iletişim sağlanabilen evden gelen öğrencilerin kişisel ve sosyal  uyumları daha kolay olmakta, bu olumlu niteliklerde başarıyı doğrudan  etkilemektedir. Aileleri ile iyi bir iletişim kuramadıklarını söyleyen  öğrenciler ; başarılı öğrencilerde % 35, başarısız  öğrencilerde
 
%  72 olarak saptanmıştır. Bu bölümde iletişimi engelleyen nedenler üzerinde  duruluyor.
- Ergenlikte  mutluluk kendi kendini kabul etmeyle eşanlamlı
 - Ana babayla arkadaşlık
 
| 
 SORULAR  | 
 Başarılı Öğrenciler=144 kişi  | 
 Başarısız Öğrenciler=144 kişi  | 
|||||
| 
 
  | 
 Evet  | 
 Hayır  | 
 Bazen  | 
 Evet  | 
 Hayır  | 
 Bazen  | 
|
| 
 Anne babanızla aranızda arkadaşlık varmıdır?  | 
 % 59  | 
 % 28  | 
 % 13  | 
 % 31  | 
 % 51  | 
 % 17  | 
|
| 
 Anne babanızla her türlü konuyu tartışamamaktan şikayetçimisiniz?  | 
 % 50  | 
 % 28,5  | 
 % 21,5  | 
 % 48  | 
 % 31,5  | 
 % 17  | 
|
Tablo  – 9
32-  Duygusal Olgunluk, Hoşgörü ve Çatışmaları Başarıyla Çözmek
Yaşamın  anlamı, sağlıklı düşünen herkes için mutlu olabilmektir. Mutluluk ise bireyin  çevresiyle kurduğu ilişkilerin başarılı olmasına bağlıdır.
- Davranışlarınızı  yönetin, yoksa onlar sizi yönetir. Çin Ata sözü
 - Heyecanlarınızı  kontrol etmek öğrenilmiş bir davranıştır.: Olaylar karşısındaki kişinin vereceği  tepkiler anlatılıyor. Çözümler gösteriliyor.
 - Yıkıcılıktan  yapıcılığa: Tartışma ve kavgalardaki davranış bozuklukları anlatılıyor. İkili  ilişkileri yıkıcı davranışların nasıl yapıcı hale dönüştürülebileceği  açıklanıyor.
 - Çatışmayı  çözme biçimini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim: Bu bölümde yıkıcı olaylar  karşısında kişilerin yaptıkları ve olması gereken davranışlardan bahsediliyor.  Yazar sorularıyla okuyucunun olaylar karşısındaki tavrını değerlendirmesini  sağlıyor.
 - Kişiliği  değil davranışı değerlendirin. Bu bölümde kişilerin değerlendirilmesinde yapıcı  kıstaslar örneklerle açıklanmış.
 - Çatışmayı  başarıyla çözmek iyi ve yapıcı yönlendirmeye bağlıdır.: Kişiler davranış, duygu  ve düşüncelerinde birbirlerine ters düştüklerinde ya da karasızlık durumunda  kaldıklarında genellikle iki olasılık vardır. Ya bu durumdan zarar görmeden  sıyrılabilmek için yapıcı bir yaklaşımla çözüm arayacaklar yada iletişimi  zayıflatıp kopararak büsbütün çıkmaza gireceklerdir. Çatışma konusunda yapılan  birçok çalışma iyi yönlendirilen çatışmaların kişiyi başarılı bir çözüme  götürdüğünü göstermiştir.
 - Çatışma  insana neler kazandırır?: Çatışmanın sadece olumsuz değil olumlu yanlarını da  düşünmek gerekir. Şöyle ki:
 - Dozu  ayarlanmış bir baskı, üretimi harekete geçirir.
 - Mücadele  koruyucu görev yapabilir.
 - Mücadele  bir beraberlik duygusu oluşturabilir.
 - Mücadele  görüş açımızın gelişmesini sağlar
 - Mücadeleyi  yaşamak kendimiz hakkında bilgi edinmemizi ve güçlükler karşısında başkalarıyla  sürekli etkileşim içinde olmamızı sağlar
 - Çatışmayı  çözmek ne zaman güçleşir?
 - Güç  sadece “ güçlü “ kişilerin tekelinde değildir.
 - Çatışmayı  çözme biçimleri
 - Karşımızdaki  kişilere nasıl davranacağımızı iyi öğrenelim
 - Mücadele  sırasında gösterilen herhangi bir tepkiyi ya da söylenen bir sözü şahsınıza  karşı yapılmış olarak yorumlamayın.
 - İyi  bir dinleyici olun
 - Karşınızdakileri  şaşırtmayın
 
Mücadelede  iletişim biçimini ağırlık, anlaşma ve pazarlık olarak üç ana temele  bağlayabiliriz.
- Basit  ama etkili: 
 
İşte  size başarılı çözüm için akılda tutulması gereken birkaç  nokta:
- Bir  şeyin yarısını elde etmek hiç yoktan iyidir.
 - Birisi  saldırdığında yol değiştirin
 - Sen  bana yardımcı olursan, bende sana yardım ederim
 - Konunun  derinliğine indikçe, gerçeği daha kolay elde edebilirsiniz
 - İyi  sözler iyi yollar açar
 - Başkalarının  sizin gibi düşünmelerini sağlayamazsınız; ancak başkalarının düşündüklerinizi  yapmalarını sağlayabilirsiniz.
 - Olasılıklar  doğru sonuç yaratabilir.
 - Haklılık  içeren durumları yansıtabilmek kavgayı önler.
 - Nazik  kelimeler daha çok kazanç sağlar
 - Dilinizi  tutun. Çok şey kaybetmezsiniz.
 - Ayağınızı  basacağınız noktayı iyi seçin
 - Karşınızdakinin  işini bozmaya kalkmayın
 - Ortak  nedenler bulun
 - Güven  çok şey kazandırır.
 - Çocukluk  ve aile yaşamındaki olumlu ya da olumsuz deneyimler evliliğe  yansıyor
 - Evlilik  yaşamının duygusal yanları iş başarısını etkiliyor
 - “Güvencede  olmak şans değil sizin yarattığınız bir şeydir.”
 - Başarılı  evlilik “genelde “ nasıl olur?
 - Boşanma  yeni bir uyum gerektirir.
 - Tek  ebeveyn ve çocuk bugün bir aile türü sayılmaktadır.
 - Paylaşılamayan  çocuklar ve “tebeşir dairesi”: Tebeşir dairesiyle yazar Pekin mahkemesinde geçen  bir olayı anlatıyor. Peygamberimiz (SAV) döneminde de aynı olay var. Bir çocukla  alakalı annesi olduğunu söyleyen iki kadından gerçek olanının bulunması  olayı.
 - Ailesi  boşanmış çocuklara farklı davranılmamalı
 - Boşanan  kadın hem parasal, hem toplumsal, hem de ruhsal sorunlarla başetmek  durumunda
 - Yaşantıyı  suçluluk duygusu yönetmesin
 - “Cici  baba “ davranışı neden zararlı?
 
33-  Her Şey Gibi Başarının da Bir Bedeli Vardır
Günümüzde  insanlar hangi sosyal sınıf içinde olursa olsun, bir üstteki sınıfın yaşam  biçimlerini, onlarla aynı harcamalar ve tüketim düzeylerine ulaşırlarsa,  gerçekleştireceklerine inanıyorlar. Ne var ki, böyle büyük bir çalışma çabası  içinde kendilerine ayıracak zamanın azlığı yüzünden insan ilişkilerinde  başarısızlığa uğrayabiliyorlar. Çalışmayla elde edilen teknik kolaylıklar  artarken, psikolojik yorgunluk ve gerilimler de kişiyi önlenemez boyutlarda bir  yalnızlığa itiyor.
Sonuçta,  birey gençliğinde derslerin dışında bir hayatın varolduğunu öğrenmemişse,  yetişkin yaşamında da işin dışında bir hayat olduğunu genellikle kabul  edememektedir. 20 yıl sonra kaygı düzeyleriyle başarı alanları arasındaki  ilişkiyi araştırdığımız zaman, lise döneminde benlik bütünleşmesini tam  yapamadığı ve iç benden gelen sesleri iyi duyamadığı için genel kaygı düzeyi  yüksek olan öğrenciler, yetişkin yaşamlarında da aile ve sosyal başarı yönünden  düşük puan almışlardır. Sözün kısası, okul başarısı çok yüksek olan öğrenci,  eğer sosyal yaşamını nasıl değerlendireceğini öğrenmemişse, potansiyel bir  işkoliktir.
- Başarının  bedelini hesaplı ödeyin
 - Düşük  gerilimli yaşam biçimini öğrenin: Bu bölümde gerilimli yaşam tarzının  özellikleri ve düşük gerilimli yaşam tarzının özellikleri anlatılmaktadır. Yazar  bu başlıkları madde madde açıklamış.
 - Geçmişte  ya da gelecekte yaşamayın
 - Girişken  olun.: Girişken olabilmenizin en önemli yardımcılarından biri, girişimde  bulunacağınız olayı cesur karşılayabilmektir. Bir başka şekilde söylersek, bizi  bir şeyleri başarma girişiminden alıkoyan şey korkudur.
 - Ödüllendirici  davranışlardan yararlanın, cezalandırıcı olanlardan sakının: İnsan ilişkilerinde  ödüllendirici olabilirseniz, kısa bir süre içinde aranılan, sevilen, başarılı  bir kişi olabilirsiniz. Ödüllendirici ve cezalandırıcı davranışlar bu bölümde  sıralanmış.
 - Dar  bir amaçta başarılı olmak yerine çok yönlü bir kişi olmaya  çalışın.
 
Kitabın  Sonu: Anket 
- Anne  Babaların Çocuklarıyla İlgili Tutumları
 - Öğrencilerin  Ana – Baba Ve Öğretmenleriyle İlgili Tutumları
 - Öğretmenlerin Öğrencilerine Karşı Tutumları
 
