Hem bir şirket, hem de bir konsept olarak Google interneti ve tüm bilgi evrenini değiştirmiştir. John Battelle ilgi çekici bir iş kitabı yazmıştır fakat o aynı zamanda daha fazla bir şey yapmıştır: o, araştırmanın ne anlama geldiğini ortaya koymak için Google’in büyüleyici öyküsünü kullanmıştır.
Walter Isaacson, Apsen Institue CEO’su Time dergisi eski editörü, CNN’in eski CEO’su
Bu kitap ‘Yanıt’ diye adlandırılmalıydı. John Battelle her zaman olduğu gibi düşündüren ve önemli bir araştırma yapmış.
Eğer Google’in neden her şeyi değiştirdiğini merak ediyorsanız, bu kitap tam size göre.
Seth Godin, Mor İnek kitabının yazarı
Yeni neslin en önemli eğilimlerinden birini anlamak için mutlaka okunması gereken bir kitap.
Mary Meeker, Yönetici, internet analisti, Morgan Stanley
Mükemmel bir kitap. Google’ın Büyülü Öyküsü kitabı, yıllar boyunca çok fazla kaybedeni ve çok az kazananı olmasına karşın, araştırma endüstrisinin gelişiminin çok yavaş olduğunu ortaya koymaktadır.
L.Gordon Crovitz, Dow Jones and Companys
İçindekiler:
Niyetlerin Veritabanı •
Kim, Ne, Nerede, Neden, Ne Zaman ve
Nasıl (Ne Kadar) •
Google’dan Önce Arama •
Google Doğdu •
Tek Seferde Bir Milyar Dolar •
İnternet Yeni Bir İş Modeli Oluyor
Google 20002004 •
Beş Yıl İçinde Sıfırdan Üç Milyar Dolara
Arama Ekonomisi •
Arama, Gizlilik, Hükümet ve Günah •
Google Halka Açılıyor •
Google Bugün, Google Yann •
Kusursuz Arama •
Son Söz •
NİYETLERİN VERİTABANI
İskenderiye Kütüphanesi, insanlığın sahip olduğu tüm bilgi
birikimini tek seferde tek bir yerde toplama girişiminin ilkiydi.
Son girişimimi; mi? Google.
— Bıewster Kahle, girişimci ve şirket kumcu. Internet Aırchive.
Herkesin kendi Bosweh’i var. (Samuel Johnson’un biyogulisiyle ünlenen Iskoçyalı yazar Ç.N|
Geoffrey C. Bowker, Kaliforniya Üniversitesi İletişim Bölümü, San Diego
2001 yılında tüm internet sektörü tam bir gerileme içindeydi. Zamanın iyi başlangıçlar yapmış yüzlerce şirketi birkaç tanesi hariç iflasın eşigindeydi. Internet zenginlerinin iş dünyasını ve süreç içinde kültürümüzü değiştirme hayalleri, dergi kapaklarında, televizyon programlarında ve duyulmamış menkul kıymetler borsasında kutlanan bu hayaller kaya soğukluğu kadar ölüydüler.
Hala kendi internet işimin başını çekerken ve internet hikâyesinin yerden kalkmasını umarken Google Zeitgeist adlı bir sitenin ilk versiyonuna takıldım. Zeitgeist belirli bir zaman dilimi içinde momenhım kazanan ya da kaybeden arama terimlerini özetleyen akıllı bir halkla ilişkiler aracıydı Popüler arama terimlerini izleyerek ve sayarak kültürümüzün ne aradığını ya da nelerden hoşlandığını ya da bir zamanlar popülerken şimdi momentini kaybedenleri müthiş bir biçimde özetliyordu.
2001 yılından beri Google basınla ilişkiler sayfasında haftalık bir Zeitgeist yayınlıyor ama benim bulduğum link bu aracın ilk versiyonuydu ve tüm bir yılı özetliyordu. 2001 nasıl bir yıldı? En çok arananların başında Nostradamus (bir numara), CNN (İki numara), Dünya Ticaret Merkezi {üç numara) ve şarbon (beş numara) geliyordu,ilk beş sırada terörist saldırılarla ilgili olmayan tek şey dört numarada yer alan büyü ve çocuklarla ilgili kitap Harry Potter’dı.
Son hızla açıklanan sonuçlar kültürümüzün ne kadar çabuk sulandığım kanıtlıyor. Pokemon bir numara, hemen arkasında Napster var, üçüncü sırada ise Büyük Birader (reality show), XMen ve “Kim Bir Milyonerle Evlenmek tster” adlı yarışmayı kazanan kadın var.
Donakalmıştım. Zeitgeist bana Google’ın sadece kültürümüzün nabzında bir tıklamadan daha fazlası olduğunu açıklamıştı, doğrudan kültürümüzün sinir sistemine bağlıydı. Ük kez Niyetlerin Veritabanı diyeceğim şeyi bir an için görmüştüm, insan tarafından yapılmış yaşayan sınırsız bir güç. Aman Tanrım diye düşündüm. Google kültürümüzün ne istediğini biliyor. Her saat verdiği milyonlarca ve milyonlarca sorgulama ile şirket bana bilgiden oluşan bir altın madeninin üzerinde oturuyormuş gibi geldi. Böyle bir veritabanından yeni bir yayıncılık işi niyetlerin izi sürülerek yaratılabilirdi. Aslında Google şimdiden Google News adlı bir beta projesi başlattı bile. Peki, müşterilerine insanların ne aldığı, neleri incelediği ve neleri almaktan sakındığını anlatan bir pazar araştırma şirketi kurutabilir mi? Ya da müşterilerin zaten ne almak istediğini bilen bir erkaret şirketi? Müşterilerinin nereye gitmek istediğini zaten bilen bir turizm şirketine ne demeli? Görünüşe bakılırsa olasılıklar sınırsız gibi.
Google’ın veritabanında yer alan binlerce kültürel antropoloji, fizik, tarih ve sosyoloji doktora tezlerinden bahsetmeye gerek yok herhalde. ‘Bu küçük şirket’ diye düşündüm, ‘dünyayı düşüncelerle tutuyordu,’ Bunu görmeliydim. Belki de dotcom rüyası ölmemişti, belki de sadece Google arama motorunun dayanılmaz cephesinin gerisinde saklanıyordu.
Sonra 2001 yıiı Nisan ayında Sun Microsystems’in kurucusu Eric Schmidt sürekli sorun yaşayan nervvork devini bırakmış ve Google’da başkanlık ve CEO’luk görevini kabul etmişti. (Bu hareket herkesi şaşırtmıştı ama o hikâyeye sonra geleceğiz.) Eric’i finans sektöründe muhabir olduğum dönemden ve daha sonra kariyerimin ileriki bölümlerinde editör ve yayıncı olarak katıldığım toplantılardan bir şekilde tanıyordum. Şansımı deneyerek ona bir email atmaya karar verdim. Tam olarak ne konuşmak istediğimle ilgili onun büyük bir şeyin üstüne oturduğuna dönük düşüncemin dışında hiçbir fikrim yoktu. İlk görünüşe göre Google başarılıydı. Duyduğuma göre vadide hala işe mühendis alan tek şirketti. Eric buluşmayı kabul etti ve 2002′nin ilk aylarında şaşırtıcı konuşmalarımızın ilkini yaptık.
Eric Milyar Dolarlık bir Fırsat Arıyor
İlk buluşmamızda bu kitabı yazmak istediğimi düşünmemiştim ama o yola giriyordum. Ona Niyetlerin Veritabanı konseptimden ve Zeitgeistin kültürel anlayışın yüzeyini nasıl eşelediğinden bahsettim. Konuştukça Google’ın bu kaynaktan nasıl bir medya bölümü yaratabileceğini anlatmaya başladım. Yahoo şimdiden kendisini bîr medya şirketi olarak ilan etmişti, peki ya Google? Eric Google tarafından toplanan verinin etkileyici olduğunu kabul etse de bir medya işine başlamak niyetinde değildi. Google bir teknoloji işiydi. “Medyayı en iyisi senin gibi insanlara bırakılmalı” dedi.
Ona İkisinin Google’da iç içe geçtiğini söyledim, bu yeni bir gelir merkeziydi, yani tam bir reklâm işi. Yani medya. Google’ın geleceğinin bir medya şirketi olması gerektiğini önerdim ama Eric buna katılmadı. “Biz teknoloji piyasasındaki bir diğer milyar dolarlık alanı arıyoruz. Fikrin var mı?” dedi.
Yoktu, ama bu buluşmadan sonra eninde sonunda Google’ın medya alanında bir dev olacağı konusunda emin olarak ayrıldım. Çok geçmedi. Bir yıl sonra Eric’le tekrar görüştük. İlk sözlerinin arasında “Medya işi ne kadar büyük değil mi?” vardı.
Aslında Google ve rakipleri Niyetlerin Veritabanı’ru ticari bir anlamda ilk kez hayata geçirdiler: paralı arama. Beş yıldan kısa bir süre içinde iş neredeyse sıfırdan 4 milyar dolarlık kar eder hale geldi ve tahminlere göre bir diğer 5 yıl içinde dört katı daha büyüyecek.
Bu arada arama enformasyon çağında çoğu bilgisayar kullanıcısının tecrübe ettiği kullanışlı bir hizmet haline geldi. “Bizim için kullanılabilir bilgi miktan artıkça arama kullanıcının ara yüz metafonı haline geldi” diye açıklıyor Silikon Vadisi kökenli girişimci ve mühendis Raymie Stata. “Şimdi tüm bu bilginin sizin ellerinize gelme olasılığı var. Arama bizim bunu anlamlandırma girişimimiz.” Geçtiğimiz birkaç yıl içinde arama bilgi evrenimizde gezinmenin dünya çapında anlaşılmış bir yolu oldu. Kişisel bilgisayarımızda yaptığımız işlemleri bize yansıtan VVindovvs ara yüzü gibi arama internetle yaptığımız işler için ara yüz haline geldi. Herhangi birinin Önüne bir arama kutusu koyun, onunla ne yapacağını bilir. Ve tüm bu aramaların sonucunda şunu bilebiliriz: niyetlerimizin veritabanı oluşur böylece.
Maddi Kültür Olarak Arama
Teknoloji sektöründeki birçokları gibi benim bilgisayarla büyülenmem de Macintosh’le başladı. 1980′lerin ortalarında kültürel antropoloji bölümünde lisans öğrencisiydim ve maddi kültüre odaklanan bir ders almıştım, temelde günlük yaşamda kullanılan eşyaları inceliyorduk. Zarif bir Maryiand yerlisi olan ve Kentucky burbonundan ve on dokuzuncu yüzyıl Virginia mimarisinden hoşlanan Prof. Jim Deetz arkeolojinin kullandığı aletlerin uzun zaman önce yok olmuş medeniyetler bağlamında kullanılan yaşayan kültürler üzerinde yoğunlaşan kültürel antropolojinin dersleri içinde kullanılması gerektiğini düşünüyordu.
Deetz insanlar tarafından yapılan her şeyi atomik anlamda öyle olmasalar bile maddi kültürün bir parçası olarak görmemizi istiyordu. En ilginci bize iletişimi • özellikle dil ve yazıyı tüm amaçları bakımından, polıtika ve ilişkileri onu yaratan küllünün bîr yansıması olarak görmemizi istiyordu. Elbette bu edebiyat ya da felsefe derslerinde karşılaşmayacağınız bir durum ama bu da bir bilim. Dili insan yapımı bir madde olarak görmek şimdiki kültürü av ucunuzun içine almak, onu hissetmek ve onu okumaktır.
Aynı dönemde 1984 yılı ürünü olan son derece hızlı ve yeni Macintosh’le yazılımı WYSIWYG (GÖRDÜĞÜN ŞEY YAPTIĞIN ŞEYDİR) test ediyordum. O dönemlerde Macintosh kullanan herkes gibi ben de ara yüz ve işlem harmanının çekiciliğine kapılmıştım. Burayı işaretledim… Ve orada bir şeyler değişti. Antropoloji ve teknoloji ortaya çıktı ve ben Macintosh’un insanoğlunun bu güne kadar geliştirdiği en mükemmel ve önemli alet olduğuna ikna olmuştum: plastik zekânın elle tutulabilir haliydi.
Her neyse VVYSIVVYG grafik ara yüzü Özellikle diğerlerine bağlandığın zaman kültürel bir alet olarak bilgisayar teknolojisi ürerinde heyecanlanmamı sağlayacak kadar yeterli bir insan zekâsı görünümü veriyordu. Wired to the Indusrry Standard’dan “Macintosh en büyük buluş” olarak birçok konuşmamın standart konusu haline gelmişti. Bu konuda yazarlarla, maceracı kapitalistlerle ve iyi dostlarımla gece yansı sohbetlerinde konuşuyordum. Diğerleri tekerleği ya da içten yanmalı motoru insanlığın en önemli keşfi olarak savunurken ben lyfac” savunmak üzere silahlanma sarılıyordum.
Ama bir kez Google Zeitgeist’i gördükten sonra Macintosh’e adanmışlığımın artık sona erdiğini anladım. Her gün milyonlarca insan bilgisayar ekranlarının başına geçiyor ve isteklerini, korkularını ve niyetlerini basit renklerden ve beyaz bir fondan oluşan Google.com’a
iletiyorlar. “Lyon’daki Peugeot bayisi” diye soracak birisi (elbette Fransızca). “Suç kaydı Michael Evans,” diye sorgulayacak endişeli bir kadın, kör randevusu için beklerken. “Toksik EPA VVestchester İli,” muhtemel bir ev sahibi soracak, giderek standartlaşan, sofistike ve gelişen Google arama sözcüğü gramerinde konuşarak.
Elbette, aynı şeyler Yahoo, MSN, AOL, Ask ve daha yüzlerce başka Internet araması, bilgi ve ticari site için de geçerli. Bu Internet hizmetlerinin sunucuları üzerinden milyarlarca sorgulama dalgası insan düşünce dalgasının toplamı çevrimiçi. Dünyaya ne istediğimizi söylediğimizde, niyetten tek niyete, yarattığımız şey nedir?
Bağlantıdan bağlantıya, tıklamadan tıklamaya, arama muhtemelen insanlık tarihindeki en uzun süreli, sıkıcı ve belirgin bir el sanatı inşa ediyor: Niyetlerin Veri Tabanını. Basitçe, Niyetlerin Veri Tabanı şudur: girilen her aramanın toplu sonucu, verilen her sonucun listesi ve sonuç olarak alınan her yol. O pek çok yerde yaşar, ancak kısmen iki veya dört yer AOL, Google, MSN, Yahoo bu verilerin geniş bir miktannı tutar. Birlikte alındığında, bu bilgi, Web sonrası kültürün gerçek zamanlı bir tarihini sunar —her türden sonla keşfedilebilen, çağnlabilen, elde edilebilen, izlenebilen ve kullanılabilen taleplerin, ihtiyaçların, isteklerin ve tercihlerin devasa bir tık dalgası veri tabanı.
Niyetlerin Veri Tabanını, son yarım yüzyılın teknolojisinin arkeolojik zemini üzerindeki verimli toprak olarak ele alın veya ortaya çıkarılacak tüm bir yeni kültür için yarattığı potansiyeli düşünün. Web’i görece yeni bir gelisme olarak değerlendirmek kolay, ancak VVeb’in kendisi her çizgiden geniş bir bilgisayar ağı büyük bilgisayarlar, minikompüterler, güçlü sunucular, masaüstü PC’ler ve bir dizi mobil cihaz üzerine kurulu olan İnternet üzerine kurulu. Bu ağ. yaklaşık üç nesilde kuruldu, kültürel biiincimizdeki yerini yalnızca son on yılda aldı. önümüzdeki on yılda, televizyonlarımıza, otomobillerimize ve kamusal alanlarımıza içinde bir çip banndırabilen neredeyse her şeye genişleyecek ve bir cipi olan neredeyse her şey insanlığın durmadan büyüyen Niyetlerin Veri Tabanında bir düğüm halini alacak.
Bu yapı, önümüzdeki on yılda, yeni kültürel fenomenin tohumları için rahim işlevi görecek. Hâlihazırda, Yahoo, Napster, eBay ve Google’la onun nasıl filizlendiğini görmüş bulunuyoruz. Ve daha başındayız; 2003 ve 2004 yıllarında kişisel internet günlüğü sitelerinden kişisel fotoğraf albümleri barındıran sitelere kadar yüzlerce yenilikçi arama tabanlı site kuruldu. Ve temelinde tüm bu büyüme ekranının başında arama motoruna bir şeyler yazan bir kişiyle başladı.
Ama Neden Arama Motoru?
Elbette email ya da tarayıcı hakkında da yazabilirdim ama her ikisi de sıkıcı olurdu. Eğer gerçekleri istiyorsanız her zaman kablolu yayın ya da sektör standartları konusundaki deneyimlerimle ilgili yazmam önerildi. Hatta Larry Page ve Sergey Brin’le oturup bir biyografi yaz diyen bile oldu. Daha dehşetli bir konu düşünemiyorum. Daha önce çalıştığım iki şirket hakkında kitaplar yazılmıştı ve her ikisini de okumuştum ve bu bana başka bir şey yapmam gerektiğini hatırlatıyordu. Hem Larry Page hem de Sergey Brin gizli birer avdı ve her ikisi de şirketin tarihi hakkında hala devam………