Mehmet bu kararın değişmesi içinde elinden geleni yapmak ister fakat onu dinlemeyeceklerinide biliyordur. Oralara gitmemiş bir çocuğun oralar hakkında kötü yargılara sahip olması arkadaşı Hayri’nin mektupları sayesinde fikir edinir. Hayri onun ilkokul arkadaşıdır. Hayri sarışın, zeki ve yaramaz bir çocuktur. Hayri’nin çok zeki bir çocuk olduğuna inanan köy öğretmeni onun buralarda harap olacağına başkentte daha iyi okullarda okuması gerektiğini anne ve babasına söyler. Ailesi ise fakir olmalarına rağmen çocuklarının ileriki hayatı için Ankara’ya giderler. Yanlarında Korsan adlı köpeğini götüremeyeceği için en candan arkadaşı olan Mehmet’e teslim eder ve bir gün onu almaya geleceğini söyler. Hayri Mehmet’e Ankara’yı her zaman mektubunda anlatır ve mutsuz olduğunu ona her defasında yazar. Bunları anne ve babasına anlatmak istemiştir fakat onu dinlemeyeceğini bildiği için vazgeçer.
Her yerin yemyeşil ve mis kokulu olduğu bir bahar gününde köyden her tarafın bina ve dumanla kaplı olduğu büyük şehire hareket ederler. Orada onları Yusuf Amcaları karşılar ve onun evinin üstündeki penceresiz sıvasız derme çatlma bir evde otururlar. Yusuf Amcaları Şen Tepe’nin zenginlerinden olmasından dolayı saygı gösterilen birisidir. Kendisinin bir terzi atölyesi vardır ve babası orada hammal olarak çalışır. Yusuf Amcalarının oğlu Hakan ile birlikte oraları tanımak ve birazda görmek için dolaşırlar. Mahallenin çocuklarına hemen ısınır. Bu arada hemen kaynaşmalarının bir nedenide çocukların Korsan’a yaklaşmak istemelerindendir.
Aralarından bir kişi Mehmet’in dikkatini çeker. Bu kişi mahallenin en fakir kişisidir. Muhlis’in de kendine ait bir atı olması onları birbirine daha çok yakınlaştırır. Muhlis eski eşya alım satımı yaparak geçimini sağlamaktadır. Muhlis’in atını abisi Ramazan askere gitmeden önce kömürcüden almıştır. At cılız ve çelimsizdir. Fakat iyi beslenmesi sonucunda güçlü bir at olacağına inanmaktadırlar. Muhlis ve Mehmet, Yıldız’a zengin semtlerdeki evlerin bahçesinden ot yolarak iyi bir besin kaynağı bulurlar. Yıldız birkaç hafta sonra kendini toparlamaya başlar. Bu arada yaşlı bir hanım olan Zekiye Hanımla tanışırlar. Aralarında iyi bir dostluk kurulur.
Mehmet, Korsan’I Hayri’ye vermek için oturdukları yere gider. Hayri anne ve babasını kaybettikten sonra sokaklarda yaşadığını söylerler. Mehmet Hayri’yi götürmek ister fakat kabul etmez. Korsan’a da ilgi göstermez. Korsan Mehmetle geri dönmeyerek Hayri’nin yanında kalır. Günler geçtikçe bitkin ve perişan düşen Hayri ve Korsan Mehmet’in evine giderler. Mehmet fakir bir ailenin çocuğu olduğu için onları kendi yanlarına alamazlar. Onları Zekiye Hanım’ın yanına yerleştirir. O günden sonra Hayri kendini toparlayarak eski haline döner. Mehmet bir minibüsçünün yanında muavin olarak işe başlar. İşinin karşılığı olarak iyi ücret almaktadır.
Muhlis’in abisi Ramazan bir gün askerden gelerek sürpriz yapar. Ramazan uzun boylu yakışıklı birisidir. Bu izin süresinde Mehmet’in ablası Hatice ile yakınlaşmaya başlarlar. Aralarındaki bağı dahada kuvvetlendirmek amacıyla piknik düzenlerler. Piknik bitimi dönüşte belediye görevlileri Korsan’ı vururlar. Herkes şaşkına döner. Bu işin ucu yaramaz ve huysuz bir çocuk olan Hakan’a dayanır. Mehmet içindeki kin ve öfkeyi Hakan’ı döverek üzerinden atmaya çalışır. Fakat Mehmet için önemli olan bunu yakın dostu Hayri’ ye nasıl anlatacağıdır. Günler sonra Mehmet’le Muhlis Yıldıza binerek Zekiye Hanım’ın ziyaretine giderler. Hayri’ ye olayı baştan itibaren anlatırlar. Hayhri olay karşısında üzülmez. Buda Hatyri’nin olgun ve olaylara geniş bir yelpazeden baktığının bir göstergesidir. Mehmet Hayri’nin tepkisine karşı bir yandan Korsan için üzülürken, Hayri için sevinir. Yağmur nedeniyle yollar çamurlu ve kaygan olduğu için eve dönerken araba devrilir. Elektrik tellerinin yerde sarkık olmasıyla Muhlis ve Yıldız orada hayatını kaybeder. Mehmet üzüntüsünü gidermek için hayalindeki planları gerçekleştirmeye başlar. Mehmet iyi güzelce bir tay alarak köyünün yolunu tutar.
ROMANIN KONUSU:
Ekonomik nedenlerden ve büyük kent özleminin başlattığı göçün getirdiği sıkıntıları, kentte düşülen açmazları ve uyumsuzlukları anlatmıştır.
ROMANIN ANA FİKRİ: İnsanların artık kalıplaşmış bilgi dağarcığından çıkıp olaylara geniş bir yelpazeden bakması gerekir. Toplumumuzda insanların yaşları ile değilde fikir ve davranışlarıyla değerlendirmemiz gerektiğini anlatmaktadır.
OLAYLARIN VE KİŞİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Hayri, parlak, sarı saçlı yakışıklı bir çocuktur. Aynı zamanda çok ta zeki bir kişiliğe sahiptir.
Mehmet, 12-13 yaşlarında bir çocuktur. Kısa boylu, sevimli ve her işin üstesinden gelmesini bilen birisidir.
Ramazan, yakışıklı, uzun boylu, esmer bir delikanlıdır. Aynı zamanda çok azimli, tuttuğunu koparan, her işin üstesinden gelen bir yapısı vardır.
Zekiye Hanım, yaşlı ve sevecen birisidir. İnsanlardan yardımını esirgemeyen, yumuşak kalpli, zengin bir ev hanımıdır.
Muhlis, fakir bir aile çocuğudur. Zeki ve ileri görüşlüdür. Aynı zamanda resme karşı çok büyük bir ilgisi vardır.
ROMAN HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER: Bence bu kitap gayet akıcı bir dille yazılmıştır. Bu yüzden kitabın sıkıcı olma özelliği yoktur. Ben şahsen bu kitabı zevkle okudum ve hiç sıkılmadım. Olaylar gayet inandırıcı nitelikteki olaylardır. Gerçek hayattada böyle durumlara rastlama olasılığı gayet yüksek. Bu kitap sade bir dille yazıldığı için anlaşılır ve herkes tarafından okunabilecek bir kitaptır.
Read more http://kitapozeti.org/2010/10/firtinaya-karsi-kitap-ozeti-gaye.html