Bu kitapta, altı erkeğin terapi öyküsünü bulacaksınız. Kaygıları, takıntıları, sorgulamaları, neşeleri, hüzünleri, hayal kırıklıkları ve umutlarıyla yüreklerini bana ve size açan bu erkekler, aslında yaşamlarını paylaştılar. Hepsi evli olan bu erkeklerin terapilerine zaman zaman eşleri de katıldı. Yani kadınlar olmadan olmadı! Eşleri onları tanımlamaya çalıştı.
Bu kitaptaki erkekler toplumun, kadınların ve cinsel kimliklerinin onlarda yarattığı yükü belki de pek çok erkek adına dile getirdiler. Ben onların sadece terapi öykülerini aktarıyorum, yorumu size kalmış. Bu kitabı alanların ve okuyanların çoğunun kadınlar olacağından eminim. Erkekler yine kendilerinden kaçacak ama inanın yanılmak istiyorum.
– Ruhu annesinde kalan erkekler
– Penis kompleksini yenemeyen gözü yaşlı adam
– Kahreden şüphe: Kıskançlık
– Evlilik yasal seks midir?
– Tokattan dayağa, erkeklikten maçoluğa geçen koca
– Aldatılan erkeğin umutsuzluğu
Kocamın Ruhu Annesinde Kalınca…
Bilemezsiniz canımın nasıl sıkıldığım. Eve giderken ayaklarım geri geri gidiyor diyebilirim ama orası benim evim ve bir ailem var. Acık söylemek gerekirse eve gittiğim zaman içimi bir sıkıntı kaplıyor, zaman geçmek bilmiyor, bir an önce sabah olsun ve işe gideyim diye sabırsızlanıyorum. Bu benim için nasıl büyük bir işkence oluyor, anlatamam. Böyle olsun istemiyorum ama elimde değil. Belki de bu sıkıntımın nedeni karınla ilgili. Bunu da artık siz çökeceksiniz.
Mete Bey üç seanstır terapilere katılıyordu. İlk görüşmede ve bunu izleyen iki seans boyunca sürekli aynı şikâyetlerden yakınıyordu. Hayattan bıkmış bir görünümü vardı. İlk geldiği günden beri aynı giysiler üzerindeydi. Saçları darmadağın, elinde sürekli sigarası, gideceği bir yeri yokmuş gibi olan ifadesiyle kurduğu cümlelerin hemen hepsinde karısına dair suçlamalar yer alıyordu. Ona baktığım zaman, sanki bütün yaşam enerjisini birileri almış gibi hissediyordum. Bedeninin içi bomboş ve neyle dolduracağını da bilmiyor gibi bir izlenim yaratıyordu. Şimdiye kadar bir kez gülümsemişti. yüzü daima asıktı. Sıkıntısının nedeninin karısı olduğundan o kadar emindi ki, sadece bunu onaylatmak istiyordu. “Evet, sizin sorunlarınızın kaynağı eşiniz.” dediğim anda belki de terapilerine son verecekti.
Bunu bitlikle çözeceğiz.
Şaşkın ve bir o kadar da kızgın bir ifadeyle yüzüme bakarak
Birlikte mi? Ne demek oluyor bu? Sorunumun nedenini ve çözümünü siz bulacaksınız diye terapilere para ödediğimi sanıyordum.
— Sorununuzun nedenini ve çözümünü size göstermek için buradayım. Ben bir profesyonel olarak bunları tespit ederim ve sizin görebilmeniz için ışık tutarım. Gözlemlerimi ve tanılarımı doğrudan size söylersem, bu. psikoterapi adına büyük bir hata olur.
Kaşlarını çatmış beni dinliyordu ama aynı zamanda da ülkesini kontrol etmek için çaba gösteriyordu. Belli ki, beni incitmekten de çekiniyordu. Belki bir erkek terapist olsaydım, durum daha farklı olabilirdi.
— Neden terapi adına hata olurmuş, anlayamadım. Sizin göreviniz sorunlarımın çözümünü bana söylemek değil mi? Yoksa üç seanstır yanlış yere mı geliyorum?
Bu kez de sesinde alaycı bir tavır vardı
— Gelin bu konuyu ilerleyen seanslara bırakalım. Bunu yaşayarak göreceksiniz, terapilere güvenin.
Mete Bey o gün seanstan çıkarken, eminim, kafası karışık ve öfkeliydi. İstediği ile yapması gerekenler farklıydı, bunu anlamıştı ve bu da pek hoşuna gitmemişti.
Bazen danışanlarımla bunu yaşarız. Onlar sorunun çözümünü söylememi isterler, bense onların görmesinin doğru olacağını ifade ederim. Kişi ancak bu şekilde içgörü kazamı ama içgörü kazanana kadar da terapilere direnç gösterir. Anlaşılan oydu ki. Mete Bey’le de terapilerimiz bir süre bu çerçevede geçecek.
Mete Bey, dört erkek kardeşin en küçüğüydü. Eşiyle flört ederek evlenmişler, iki çocukları olmuş ama ilerleyen senelerde içinde tarif edemediği sıkıntılar başlamıştı, işinden sıkılıyor, insanlardan sıkılıyor, çocuklarından sıkılıyor ve en çok da karısından sıkılıyordu, ancak aynı zamanda da karsını çok sevdi…