Roman özetleri

Ejderha Dövmeli Kız Kitap Özeti

41 ülkede rekor satış yapan kitaplarının başarısını göremeden 50 yaşında hayata veda eden İsveçli gazeteci Stieg Larsson’un zihne kazınacak sahneler, çarpıcı ve canlı karakterler, okurları adeta yerlerine çivileyecek sürükleyici bir kurgu ile her sayfasını ağır ağır ve dokuyarak yazdığı Millennium serisinin ilk kitabı Ejderha Dövmeli Kız’ı okuduktan sonra, Gefle Dagblad gibi ‘bundan daha iyisi yapılamaz’ diyebilirsiniz. Ama bu erken bir karar olabilir. Son sözü söylemeden ikincisini beklemenizi tavsiye ederiz.

“Olağanüstü… Okuyucular kitabı okurken yerlerinden bile kıpırdayamayacak.”
-SUNDAY TIMES

“Bu kitabı okumaya başladı- ğınızda, ilk adımı hiç atmamış olmayı dileyeceksiniz. Çevreniz kararacak ve kendinizi öykünün içinde bulacaksınız…”
-BILD AM SONNTAG

“Bu kitap kendisi için söylenen her bir övgü sözcüğünü hak ediyor… Üçlemenin geri kalan iki kitabı bunun yarısı kadar bile iyi olsa, Larsson bize müthiş bir miras bırakmış olacak.”
-SHARON WHEELER

“Larsson’un bu kitabı saatli bir bomba gibi…”
-BOB CORNWELL

“Hipnotize edici.”
-USA TODAY

“Tam bir dinamit.”
-LIZ SMITH

“Çılgınca… Müthiş bir gerilim.”
-THE WASHINGTON POST

“Büyük bir açlıkla okunacaktır…”
-OBSERVER

“Larsson’un kitapları hayatımız için bir tehlike oluşturuyor. Parklar okuyucularla tıka basa dolacak, çalışma dünyası altüst olacaktır. Bütün bunların nedeni hiç kimsenin kitabı elinden bırakamamasıdır.”
-BAMS

ÖVGÜLER
Bu kadar çok gürültü patırtı yapılmasının haklı bir nedeni var… Bu kitap her cephede karakter, kurgu, atmosfer övgüyü hak ediyor.
—MARCEL BERLİN, The Times

“Hiçbir yerden gelmemiş gibi görünen bir cinayet romanı yazarından bir yayıncılık başarısı … polisiye kitaplar ender olarak bu denli ses getirmiştir ve Larsson’ın aynı kaderi paylaşması çok yetenekli bir yazarın ardından yas tutulmasına neden olmuştur.”
—JOAN SMITH, Sunday Times

“Yazı biçemi durağan ve ayrıntılı, konu ilginç ve inanılmaz fakat her şeyin ötesinde tüm kahramanlar müthiş bir şekilde Özgün… olağanüstü bir kitap.”
—JESSICA MANN, Literary Review

“Capcanlı bir seri katil macerası.”
—JOHN WILLIAMS, Mail On Sunday

“Stieg Larsson’ın bu başlangıç kitabı bir saatli bombadır . . . zaman ilerledikçe konu heyecan kazanmaktadır . . . sıradışı kadın kahraman, çağdaş İsveç’in arka planda olduğu büyüleyici bir portre sunmaktadır. Bu kitap bir başlangıç romanı olarak şaşırtıcı bir heyecan ve kurgu taşımaktadır.”
—BOB CORNWELL, Tangled Web

“Bu kitap beni derinden sarstı … çok katmanlı, çok karakterli öyküde yazar büyük bir başarıya imza atıyor. Toplumsal bilinç ve duygu ile dolu. İnsanlığın gitgide yozlaşmasına göndermelerde bulunuyor.”
—ALI KARIM, Shntsmag

“Kitaplar Avrupa’nın dışında milyonlarca satmaktadır ve nedenini anlamak hiç de zor değildir.., bunun nedeni kısmen konunun iyi olmasıdır fakat daha fazla olarak belki de kızgın Larsson’ın doğrudan doğruya hedefe kilitlenmesidir… Son derece etkileyici ve çok iyi bir kitap: Serinin diğer kitaplarını bekliyorum.”
—ANDREW TAYLOR, Spectator

“Larsson’ın kitapları hayatımız için bir tehlike oluşturuyor. Parklar okuyucularla tıka basa dolacak, çalışma dünyası altüst olacaktır. Bütün bunların nedeni hiç kimsenin kitabı elinden bırakamamasıdır.”
“İsveç polisiyesi, tıpkı ülkenin kendisi gibi, sınıf ve bir sosyal bilince sahiptir. Onun Savaş ve Barış kitabından önce üretilmiş olması yalnızca bir zaman meselesidir… Konu ve ilerleme usta işidir.”
—Sydney Morning Herald

“Çarpıcı bir roman, tutku dolu, zihninizi kavrayacak ve esir edecek.”
—PETER GUTTRIDGE, Observer

“Kitap insan duygularının bir bulmacası gibi adım adım çözülen bir kurguya sahip. Gerçek yaşamın tüm gerçekleri ile içice olan bir yapı söz konusudur … Bu kurgu asla sayılara dayanan bir macera hissi uyandırmaz.”
—JONATHAN GİBBS, İndependent on Sunday

“Bu kitabın raflarda yerini almasından kısa bir süre sonra ve üçlemenin diğer iki kitabı henüz yayınlanmamışken, Larsson 50 yaşında kalp krizi geçirerek hayata veda etti . . . (fakat) onun bakış açısı kendisinin hayal bile edemeyeceği geniş bir okuyucu kitlesine ulaştı.”
—ROGER PERKINS, Sunday Telegraph

“Diğer macera kitabı yazarlarının aksine, Larsson son sayfanın çevrilmesinden uzun zaman sonra bile okuyucuların zihinlerinde var olmayı sürdürmektedir.”
—Le Monde

GİRİŞ
1 KASIM CUMA

Her yıl olan şey yine olmuştu. Çiçeğin alıcısı şimdi seksen ikinci yaşına basıyordu. Paketi açtı ve kağıtları toplayıp bir kenara bıraktı. Ardından telefon ahızesini kaldırdı, emekliliğinden sonra Siljan’a yerleşen cinayet masası komiserinin telefon numarasını çevirdi. Bu iki adam yalnızca aynı yıl değil, aynı günde de doğmuşlardı; birbirleriyle bağlantıları göz önüne alındığında bu, hayatın bir cilvesi olmalıydı. On bire doğru, postalar dağıtıldıktan sonra, telefonun çalacağını bilen eski cinayet masası komiseri, sabah kahvesini içerek bekliyordu. Ama telefon bu defa kez erken bir saatte, on buçukta çaldı. Ahizeyi kaldırdı, kendini tanıtmaya gerek duymadan “Merhaba!” dedi.
“Yine geldi.”
“Bu defa ne?”
“Türünü bilmiyorum. Araştırtacağım. Ama beyaz renkli bir çiçek.
“Sanırım yine mesaj yok.”
“Hayır, yalnızca çiçek. Çerçevesi geçen sene gönderilenle aynı. Kendi kendinize monte edebildiğiniz şu ucuz çerçevelerden.”
“Nereden postalanmış?”
“Stockholm’den.”
“Yazı tarzı?”
“Her zamanki gibi, büyük harflerle yazılmış. Düz ve şık harfler.”

Söylenecekler söylenmişti. İkisi de birkaç dakika sustular. Emekli cinayet masası komiseri sırtını oturduğu sandalyeye yaslayarak piposunu tüttürdü. Artık ondan ne olayın çözülmesine yarayacak ne de olaya yeni bir ışık tutacak keskin sorular sormasının beklenmediğini biliyordu. O günler çok gerilerde kalmıştı. İki yaşlı adam arasındaki telefon konuşması. dünyada başka hiç kimsenin bir gıdım bile ilgilenmediği bir sır üzerine, bir çeşit ritüele dönüşmüştü.
Latince adı Leptosyenımm (Myrtaceae) rıtbinetle idi. Süpürge otununkilere benzeyen yeşil yaprakları, iki santim uzunluğunda beş beyaz taç yapraklı çiçegiyle sıradan, çalımsı bir bitkiydi. Yaklaşık on iki santim uzunluğundaydı.
Kökeni Avustralya’nın çalılık ve dağlık bölgelerine uzanıyordu. Gür çalıların arasında yetişen bu çiçeğe Avustralya’da Desert Snow (Çöl Karı) deniliyordu. Uppsalada ki botanik bahçesinde çalışan uzmanın raporuna göre bu çiçek, sıradan bir çiçek değildi ve İsveç’te nadiren yetiştin lebi lın iy ordu. Genellikle, Yeni Zelanda’da çok görülen kuzeni Leptosperımım scoparıum’la karıştırılırdı. Uzmana göre Rubinette’nin taç yapraklarının ucunda, ona pembemsi bir hava veren mikroskobik pembe noktalar vardı.
İddiasız bir çiçekti. Hiçbir ticari değeri yoktu. Bilinen hiçbir tıbbi özelliği olmadığı gibi kafa da buldurmuyordu. Ne baharat olarak tüketilebilir ne de bitkisel boya üretiminde kullanılabilirdi. Yalnızca Ayers Rock Irmağı’nın etrafındaki bitki örtüsünü kutsal kabul eden Avustralya’nın yerli halkı Aborjinler için anlamlı bir çiçekti. Bunun dışında çiçeğin varlık nedeni, büyüleyici güzelliğiyle çevresini mest etmek gibi görünüyordu.
Uppsalalı botanikçiye göre Avustralya’da bile az rastlanılan bu   çiçeğe,   İskandinavya’da   rastlamak  olağanüstü …

Related Articles

İçe Dönük ve Atak Kitabı Özeti

admin

Turgut Özakman Paramparça Oyunu Özeti

admin

Çocuk Kalbi