Vay be. Cidden mükemmeldi. İddialı olduğu için okumaya çekinmiştim ama çok etkiledi beni. Beklediğimin çok çok ötesindeydi. İnsanın içine dokunan bir hikayesi var.
Detaylardan uzak, sanki bir önemi yokmuş gibi betimlemelere çok ihtiyaç duymadan karakterlerin üzerinde yoğunlaşarak bize yaşanılanları aktarıyor Hinton. Ama öyle bir aktarıyor ki bir iki gecede değişen, yitip giden hayatları; sonu gelmez anlamsız kavgaları; yitirilen değerleri; ayakta kalmaya çalışanları… yüreğinizde hissediyorsunuz okurken. Size ulaşıyor yazar kesinlikle.
Çok güzel hayatlarımız var be. Tek derdimiz kavga ettiğimiz sevgili, anne-baba, arkadaş iken ya da düşük notlar, yetmeyen harçlıklar, başkasında olup bizde olmayan şeylerken asıl hayat bize güzel işte. Daha kötüsünü daha beterini yaşamıyoruz. Gurur duyacak yegane sebebi saçma sapan bir kavgada yarılan dudağımızda, birini bıçaklamada yahut öldürmede aramıyoruz. Böylesi hayatlar da var işte. Arada bir yüzümüze vurulması iyi oluyor. Romantikleştirmeden…
Bu aralar yayınevleri iyi kitaplar çıkarıyor değil mi? Bir ara son birkaç ay içinde okuduklarımdan bir öneri listesi veya en azından şöyle bir kurcalamanız, aklınızın bir ucunda tutmanız için liste hazırlayayım diyorum. Dışarıdakiler de bu listede olacak kesinlikle. Hatta siz o listeyi beklemeden alın okuyun derim.
Dışarıdakiler, S. E. Hinton henüz üniversite öğrencisiyken yayımlandı ve kısa sürede büyük etki yarattı. Bugüne kadar on beş milyondan fazla basılan kitap, tüm zamanların en çok satan genç yetişkin romanıdır. Kitap ayrıca Francis Ford Coppola’nın yönettiği; Tom Cruise, Matt Dillon ve Rob Lowe gibi yıldızların oynadığı bir filme uyarlanarak çok daha geniş kitlelere ulaştı. Dışarıdakiler’le tanınıp ünlenen S. E. Hinton çok geçmeden “Gençliğin Sesi” olarak anılmaya başladı.
Hava sıfırın altında olsa bile hiçbir güç yıldızları seyretmeme engel olamaz.
Dostluğa ve Ait Olmaya Dair Yüreğinizi Isıtacak Bir Kahramanlık Öyküsü
Ponyboy’a göre dünyada iki çeşit insan var: her şeyi yapabilecek güce sahip, zengin ve şımarık Sosyetikler ile her zaman arkalarını kollaması gereken, hayatın pek de iyi davranmadığı Yağlılar.
Ponyboy, tüm zorluklara rağmen Yağlı olmaktan dolayı mutlu. Çünkü pek çok sıkıntının yanında; sevginin, kardeşliğin ve dostluğu gerçeğini yaşayabildiği samimi bir dünyası var. Kendisine ve sıkı sıkıya bağlı olduğu iki ağabeyi ile dostlarına saldırmaktan zevk alan Sosyetiklere karşı hep bir mücadele halinde. Ama olsun, bu da bir Yağlı olmanın vazgeçilmez kuralı.
Derken bir gece vakti, birilerinin fazla ileri gitmesiyle Ponyboy’un dünyası tepetaklak oluyor.
Her Zaman Parla, Ponyboy. Altın Gibi Parla…