ÇIPLAK Nevzat Üstün’ün hikâye kitabı (1970)
Yazar ilk Çıplak’ tan sonra, gene bu isimle ikinci bir kitap çıkardı. Önceki üç kitabını oluşturan hikâyelere on dört hikâye daha ekleyerek bütün hikâyelerini tek eserde toplamış oldu. Bu ikinci Çıplak dört bölümdür: İlk Uçan Hoca bölümünde hepsi yeni on, ikinci Kırmızı Balık bölümünde ilk dördü yeni, dokuzu Almanya Almanya kitabından on üç, üçüncü Boşluk bölümünde hepsi de ilk Çıplak kitabından on, dördüncü Bir Küçük Yağmur bölümünde altısı Akrep Üretim Çiftliği, sonuncusu Almanya Almanya kitabından yedi olmak üzere, kırk hikâye var. İlk kez bu kitapta bir araya gelmiş, baştan on dört hikâyenin konuları şöyle:
Boş Kalmış Bir Adam, yazarın kendisidir; yaklaşan sonbaharda Develi’de pekmez kazanları kurulmuştur. Yazar, evindeki bu telâş arasında Kafka üzerine düşüncelerini belirtir, sonra pekmez kaynatıp şıra yapan kadınları anlatır. Suç ve Ceza’da elli beşinde bir adam, on dördünde bir kızla evlenmiş, düğünden iki hafta sonra da dört kişi kızı dağlara kaçırmışlardır. Üç gün üç gece dağlarda gezdirildikten sonra getirilip köyün kıyısına bırakılan kızın adı, koca evinde orospuya çıkmıştır. Yaşlı koca, çok geçmez, kandırdığı iki köylüyle beraber, ormanda taze gelini canavarca öldürür.
Uçan Hoca’da sakat sıska Nazmi, köyde çocukların eğlencesi olarak büyümüş, fakat şaşırtıcı bir belleğe sahip olduğu için önce hâfız, sonra da köyün gözde hocası olmuş, köyün en güzel kızı, on altısında Asiye ile de evlendirilmiştir. Kendisine bir evliya olduğunu, uçabileceğini söyleyen bir hocanın telkinlerine kanan sâf Nazmi, bir sabah vakti, kendini dik kayadan aşağı, boşluğa bırakır. Geride onca para, karısı Asiye’ye kalmıştır. İlçeye, pazara indiği bir gün Asiye, bir şoför yardımcısıyla büyük kentlere kaçar gider.
Mustafa’nın Sıcağı hikâyesinde Develi’nin Ayvazhacı köyünden Mustafa, iki yıl önce evlendiği, bir yıl Önce de Başkatibi’n yanına hizmetçi verdiği on beş yaşlarında karısı ve çocuğuyla köye dönmektedir. Şehir giyimini benimsemiş karısına yabancılaşmış olan Mustafa, kuşkular içinde, şimdi genç kadını öldürmeyi düşünmektedir. Dindarlarla Irgatlar, 1951 yılında köyden Adana’ya çalışmaya inen iki ırgadın, Mustafa ile Recep’in hikayesi. Ramazandır, yazdır ve çok yorgundur ikisi de. Çember sakallı dört kişinin saldırısına uğrarlar. Ramazan günü yemek yedikleri için çıkan tartışma sonunda yobazlar, yatırıp bağladıkları iki ırgadı koyun boğazlar gibi keser, öldürür, cesetlerini Seyhan nehrine atarlar.
Dul Kadın hikâyesinde Kezban, Kayseri köylerinden birinde on altı yaşlarında bir ağa kızıdır. Köyün öteki ağasının oğlu Kâzım’la evlendirilir. İkisi de gençtir, güzeldir, çılgınca sevişmelerini sürdürürlerken, Kâzım askere gider, yedi ay sonra da ölüm haberi gelir. Baba evine dönen Kezban, bedeniyle uzun bir süre mücadele edip de içgüdülerini gemleyemeyince, kendini bir gün ahırda bir erkek eşeğin cinsel iştahına teslim eder; akşama çıkmadan ölmüştür.
Politika hikâyesinde beş kişi bir ciple, bir parti adına halkı aydınlatmaya Toroslarda bir dağ köyüne gitmişlerdir. İçlerinden yazar, bildiğinden şaşmayan konuşması yüzünden milletvekili seçilme şansını kaybeder etmesine, fakat gönlü rahattır.
Doğum hikâyesinde yazar, Firaktın ırmağı kıyısındaki toprak yoldan, ağustos ortalan bir gün bir ciple köye doğru inmektedir ki yolda rasladıklan bir arabadan aldıkları, bacaklan arasında kararmış bir çocuk kolu, genç bir gelin, ters doğum yüzünden, beş on kilometre ötede ölmüştür.
Aşk hikâyesinde yirmisinde Ayşe, üç yıllık kocası Ömer’in, amca kızı Elif yüzünden, kendisinden soğuduğunu öğrenir. Eşelik köyünde geçer olay. Kocasını kandırarak, ona yardım ederek Elifi kaçırır, bir at sırtında basar giderler dağlara. Ayşe, Elifi gerdeğe sokar. Sabahleyin sanlmışlardır. Gece bir an ümitlenip, üçünün bir arada yaşayabileceklerine aklı yatan Elif, şimdi karı kocanın tek bir beden gibi olduklarını görür; silahlı çatışmada Ömer ile Ayşe ölür.
Hapishaneden Çıkan Bir Kadın hikâyesinde yazarla tanışlan Kayseri’den Develi’ye döneceklerdir ki, bir han önünde otobüs beklerken rastlarlar bu kadına. Kocası askere gidince kaynanasının hainliği yüzünden kayınbiraderini öldürmek zorunda kalmış, cezasını doldurmuş Nazife’dir bu. Cezaevinde sevici bir kadının eline düşmüş, onun kapatması olmuştur. Şimdi köyünde, Sevici’nin de tahliye edilip kendisini yanına almasını bekleyecektir.
Kırmızı Balık, Develi köylerinden Şıhlı’ da yedi yaşında bir kızın, köy kenarında yaktığı çalı çırpıdan tutuşup yanmasını, hemen cipe bindirilip Develi’ye gönderilirse de politik bir yönü olan yazar tarafından yollandığı için hastaneye alınmayışını, Kayseri’ye götürülürken de yolda ölüşünü anlatıyor.
Kara Madazı Köyü Erciyes dağı dibindeki Yavaş ovası köylerinden biridir, Yahyalı ilçesine bağlıdır ve tapusu Demokrat Parti’nin eski milletvekillerinden Emin Bey’in elindedir. 1957 seçimlerinden Cumhuriyet Halk Partisi yenilgi ile çıkınca yazar, CHP’nin Develi ilçesi başkanı olmuş, Yahyalı cezaevini dolaştığı sırada Kara Madazı köylülerinin dertlerini dinlemiştir. Suçlu hikâyesinde onbirinde Hatice, kendisine tecavüz eden yirmibeş, otuz yaşlarında Mustafa’yı karakolda ve yargıçlann önünde büyük bir umursamazlıkla savunduğu için, yakın akrabalan tarafından öldürülür.
Okuma Yazma Bilinir, yazarın dolaştığı köylerden birinde, bir evin kapısı önüne çakılı tabelada gördüğü bir yazıdır; evin sahibi, okulsuz köyün okuma-yazması olan tek insanı Salih Bey, eski bir belediye tahsildarıdır.
Çıplak Kitabı Özeti