Bookstagram || Kristal Kitap (@kristalkitap)'in paylaştığı bir gönderi ()
Bininci Kat, duygularımla oynaya oynaya bitti. Yani bi sevdim bi sevmedim. Bi bayıldım bi nefret ettim. Bi gözlerimi devirdim bi meraktan elim ayağım titredi. Kitabın sonunda ne hissedeceğimi kendimi hangi yöne atacağımı çok düşündüm.
Böylesi kafa karışıklığı uzun zamandır yaşamıyordum. Ve sonunda devamını iple çektiğim kitapların arasında buldu kendini. Usulca yerleşti oraya Bininci Kat. Bunu nasıl becerdi inanın hiç bilmiyorum. Normal şartlarda abartılı bulacağım ve pek sevmeyeceğimi düşündüğüm kitabı bi soluk da okudum. Üstelik 500 sayfa!
Tam bi Gossip Girl yada Pretty Little Liars havasında distopik bir seri. Entrikalar, sırlar, aşk, nefret, kıskançlık, şöhret ve şehvet… hepsi bir arada harika harmanlanmış.
Belki çeviri daha güzel toparlanmış olsaydı bu derece kafa karışıklığı yaşamaz doğrudan sevdiklerim arasında yer bulurdu bilemiyorum. Yani benim sözüme güvenip okuyup sonra bana sövmenizi de istemem ama cidden güzeldi bee!
Her şeyden öte beni böyle karmaşaya sürüklemesi bile bence bir başarı. Bir an önce ağustos gelsin ve hemen devamı çevrilsin istiyorum. Çok sabırsızım çok!
Ne kadar yukarı çıkarsan, o kadar hızlı düşersin! Manhattan’a hoşgeldiniz. Yıl: 2118 Günümüzden yüz yıl sonrası… Yenilikler ve hayaller şehri New York’tasınız. Burada herkes bir şeyler ister ve herkesin kaybedecek bir şeyleri vardır. Avery, Leda, Eris, Rylin, Watt… Bin katın farklı seviyelerinde, bambaşka hayatlar süren beş genç. Günümüzden çok farklı bir dünyada, teknolojik lüksün imkânlarıyla en üst kata çıkmanın yollarını arıyorlar. Ama akıllarına asla getirmedikleri bir şey var: Bu kadar yükseğe çıkarsan, aşağı düşmekten başka seçeneğin kalmaz. Bininci Kat’a, serinin ilk kitabıyla çıkmaya hazır mısın?