Bay ve Bayan Kıl ideal bir çift gibi görünür. Her ikisi de iğrenç insanlardır! Birbirlerine çok kötü şakalar yaparlar: Bayan Kıl, Bay Kıl’ı korkutmak için cam gözünü bardağının içine atar. Bay Kıl ise buna, yatağın içine bir kurbağa koyarak karşılık verir. Bu ikisi kadar itici kimseyle karşılaşmamışsınızdır! Hiç yıkanmazlar, Kuş Böreği yapmak için sürekli kuş avlarlar, çocuklardan nefret ederler. Bay Kıl’ın sakalı korkunç ziyafet artıklarıyla dolu olur: solucandan spagettiler, küflenmiş mısır gevreği… Ama sonunda kötü bir sürprizle karşılaşırlar. Görün bakın, Tombilik Kuş ve Şaklabani Maymunlar onların bu ziyafetlerini nasıl burunlarından getiriyor!
İÇİNDEKİLER
Kıllı Suratlar
Bay Kıl.
Pis Sakallar.
Bayan Kıl.
Cam Göz .
Kurbağa
Solucanlı Makarna..
Garip Baston
Bayan Kıl’a Kısal Gelir
Bayan Kıl Gerilir.
Bayan Kıl Raion Gibi Uçup Gider.
Bayan Kıl Sönmüş Balon Gibi Yere iner
Bay Kıl Feci Bu Şok Geçirir .
Ev, Ağaç ve Maymun Kafesi.
Sıkısarıl Yapışkan Tutkal.
Dört Küçük Yapışkan Oğlan
Büyük Başaşağı Maymunlar Sirki
Tombilik Kuş İmdada Yetişir.
Bay Kıl Kuş Böreksiz Kalır.
Bay Kıl Yine Kuş Böreksiz Kalır.
Bay ve Bayan Kıl Silah Almaya Giderler
Şaklabani’nin Aklına Bir Fikir Gelir
Büyük Tutkallama Başlıyor
Halı Tavana Yapışıyor. .
Eşyalar Havalanıyor.
Kuzgunların Alçak Uçuşu
Bay ve Bayan Kıl Başaşağı Dönerler
Maymunlar Kaçıyor
Bay ve Bayan Kıl’a Kısal Gelir
Kıllı Suratlar
Bu aralar ortalıkta amma çok kıllı suratlı erkek var!
Erkeklerin suratları olduğu gibi sakal bıyıkla kaplanınca, aslında neye benzedikleri hiç mi hiç anlaşılmıyor.
Belki de bu yüzden sakal bıyık bırakıyorlar. Neye benzedikleri anlaşılmasın diye.
Bir de yıkanma derdi var.
Çok kıllı olanların yüzlerini yıkaması, sizin benim saçımızı yıkamamız kadar zor bir iş herhalde.
Şimdi, benim merak ettiğim şey şu: Bu kıllı suratlı adamlar yüzlerini ne kadar zamanda bir yıkıyorlar? Bizim gibi sadece haftada bir kere, pazar geceleri mi? Acaba, yüzlerini şampuanla mı yıkıyorlar? Saç kurutma makinesi kullanıyorlar mı? Yüzleri kel olmasın diye saç toniği sürüyorlar mı? Suratlarındaki kılları kestirip düzelttirmek için berbere mi gidiyorlar, yoksa kendileri banyo aynasının karşısında, tırnak makasıyla mı kesiyorlar?
Bilmiyorum. Ama bir daha kıllı suratlı bir adam gördüğünüzde (yani herhalde sokağa çıktığınız anda) belki ona biraz daha dikkatli bakar, siz de bu konuların bazılarını merak edersiniz.
Bay Kıl
Bay Kıl da bu kıllı suratlı adamlardan biriydi. Alnı, gözleri ve burnu dışında bütün yüzü kalın kıllarla kaplıydı. Burun ve kulak deliklerinden bile iğrenç kıl tutamlan fışkırırdı.
Bay Kıl bu kılların kendisini müthiş akıllı ve havalı gösterdiğini düşünüyordu. Ama aslında ne akıllıydı, ne de havalı. Bay Kıl, kıl adamın tekiydi. Zaten öyle doğmuştu. Şimdi, yani altmış yaşında, eskisinden de daha kıldı.
Bay Kıl’ın yüzündeki kıllar çoğu kıllı suratlı adamın kılları gibi aynı yönde, düzgün uzamıyordu. Tırnak fırçası kıh gibi, elimdik dikenler halinde fışkırıyordu.
Acaba Bay Kıl bu dikenli tırnak fırçası suratını ne kadar zamanda bir yıkıyordu?
Cevap: HİÇBİR ZAMAN, Pazar günleri bile yıkamıyordu.
Yıllardır yıkamamıştı suratını.
Pis Sakallar
Bildiğiniz gibi sizin, benim suratlarımız, yani kılsız suratlar yeterince sık yıkanmadığında, biraz kirlenir, o kadar; bu da öyle feci bir şey değildir.
Ama kıllı suratların bambaşka bir durumu vardır. Çeşitli nesneler, özellikle yiyecekler kıllara takılır. Soslar, salçalar, kılların arasına girip orada kalırlar. Sizin, benim gibi insanlar pürüzsüz yüzlerini bezle bir siliverdiler mi, normal denebilecek hale gelirler hemen, ama kıllı suratlı adamlar böyle bir şey yapamazlar.
Ayrıca, bizler dikkatli olursak, bütün yüzümüze bulaştırmadan yemek yiyebiliriz. Ama kıllı suratlı adamlar yiyemezler. Bir dahaki sefere, yemek yiyen kıllı suratlı bir adam gördüğünüzde dikkatle izleyin; ağzını ardına kadar açsa da, bir kısmım sakallarına bulaştırmadan bir kaşık çorbayı ya da dondurmayı ya da çikolata sosunu yutmasının imkânsız olduğunu göreceksiniz.
Bay Kıl yemek yerken ağzını pek açmak zahmetine bile katlanmazdı. Bu yüzden de (ayrıca hiç yıkanmadığı için), suratında, kıllara yapışıp kalmış yüzlerce kahvaltının, öğle ve akşam yemeğinin artıkları olurdu her zaman. Büyük parçalar olmazdı ama. Çünkü onları yemek yerken elinin tersiyle ya da koluyla silerdi. Ama yakından baktığınızda (bakmak isteyeceğinizi sanmıyorum ya), sakallarına yapışık minik parçalar halindeki kurumuş omletleri, ıspanakları, domates salçalarını, kızarmış balıklan, ince ince doğranmış tavuk ciğerlerini ve Bay Kıl’ın yemekten hoşlandığı bütün diğer iğrenç şeyleri görebilirdiniz.
Daha da yakından baktığınızda (bayanlar baylar, burunlarınızı tıkayın), üst dudağının tepesinden fışkıran bıyıksı dikenlerin ta içlerine baktığınızda, eliyle silememiş olduğu çok daha büyük nesneler görürdünüz herhalde, aylardır orada duran şeyler; örneğin bir parça kurtlu yeşil peynir ya da küflenmiş, bayat bir mısır gevreği, hatta yapışkan bir konserve sardalya kuyruğu.
Bütün bunlar sayesinde Bay Kıl’ın karnı hiç aç kalmazdı. Dilini dışarı çıkarıp kenara doğru kıvırarak ağzının çevresindeki kıl ormanında keşfe çıkar ve her zaman kemirilecek bir iki lezzetli lokma bulurdu.
Size Bay Kıl’ın iğrenç, pis kokulu bir ihtiyar olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
Ayrıca, son derece fesat bir ihtiyardı, birazdan kendiniz de göreceksiniz zaten.
Bayan Kıl
Bayan Kıl da kocasından aşağı kalmazdı.
Tabii onun suratı, kocası gibi kıllarla kaplı değildi. Keşke olsaydı, hiç değilse o korkunç çirkinliği birazcık kapanırdı.
Şuna bir bakın.
Bundan daha çirkin suratlı bir kadın gördünüz mü? Hiç sanmıyorum.
Ama işin garip yanı şu ki, Bayan Kıl doğuştan çirkin değildi. Gençliğinde oldukça hoş bir yüzü vardı. Çirkinliği, yaşlandıkça yıllar boyunca, yavaş yavaş gelişmişti.
Böyle bir şey niye olsun? Durun anlatayım.
İnsanın düşünceleri çirkinse, zamanla yüzüne vurmaya başlar. Bu insan her gün, her hafta, her yıl çirkin şeyler düşünürse, yüzü giderek çirkinleşir ve sonunda bakılmayacak hale gelir.
İyi düşünceleri olan bir insan asla çirkin olamaz. Burnunuz yamru yumru, ağzınız eğri büğrü de olsa, çift çeneli ve dişlek de olsanız, düşünceleriniz iyiyse, yüzünüzden güneş ışını gibi fışkırır bu düşünceler, her zaman çok hoş görünürsünüz.
Bayan Kıl’ın suratından ışıyan bir şey yoktu.
Sağ elinde bir baston taşırdı. Sol ayağının tabanında çıbanlar çıktığı ve yürürken acıdığı için baston taşıdığını söylerdi herkese. Ama aslında bastonu, köpek, kedi, küçük çocuklar gibi şeylere vurmak için taşırdı.
Bir de cam gözü vardı. Bayan Kıl’ın cam gözü hep ters tarafa bakardı.
…
Bir önceki yazımız olan Sil Baştan Kitap Özeti başlıklı makalemizde Ken Grimwood kitapları, Ken Grimwood romanları ve Ken Grimwood Sil Baştan kısa özeti hakkında bilgiler verilmektedir.
Read more http://www.kitapozeti.org/bay-ve-bayan-kil-kitap-ozeti.html