Bilim-Kurgu çok okumam ama ne zaman elimi atsam hep iyi kitaplara denk geldim. Otostopçunun Galaksi Rehberi de oldukça başarılı yazılmış eğlenceli ve absürt komedi tarzında kesinlikle okunması gereken iyi kitaplardan biri.
Yazarın o kadar saçma bir mizah anlayışı var ki ve bunları size öyle bir mantık çerçevesinde sunuyor ki ağzınız açık kalıp "Nasıl inkar edeceğim adam haklı!" deyip öylece kalakalıyorsunuz. Ve kalkıp bir de o saçmalıkların arasına bir felsefe sokuşturacak kadar zekice işlenmiş.
Otostopçunun Galaksi Rehberi, kesinlikle bilim-kurgu okumayan/sevmeyen kişilere tavsiye edilecek eserlerden. Yani kim Douglas Adams'ı okuyup da eğlenmez ki?
Alın okuyun. Pişman olmayacağınızı garanti ederim.
Sadece bi ilk 40 sayfa odaklanmakta sorun yaşayabilirsiniz. O da çeviriden kaynaklı sanırım. Kabalcı baskısından devam ettim takıldığım yerlerde ben. Daha anlaşılabilir bir dili vardı onun fakat mizahı da Alfa baskısındaki gibi veremiyordu. Sonralarda toparlıyor zaten. Çekinmeyin alırken. Çok çabuk alışırsınız. 🙂
Galaksinin Batı Sarmal Kolu’nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşesinde, gözlerden uzak, küçük ve sarı bir güneş vardır. Bu güneşin yörüngesinde, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küçük bir gezegen döner. Gezegenin maymun soyundan gelen canlıları öyle ilkeldir ki dijital kol saatinin hâlâ çok etkileyici bir buluş olduğunu düşünürler. Bu gezegenin şöyle bir sorunu vardı: Üzerinde yaşayan halkın büyük bölümü çoğu zaman mutsuzdu.
Bu sorun için pek çok çözüm önerilmişti, ama bunların çoğu genellikle yeşil renkli küçük kâğıt parçalarının hareketleriyle ilgiliydi. Bu da tuhaftı, çünkü aslında mutsuz olanlar yeşil renkli küçük kâğıt parçaları değildi. Bu nedenle sorun varlığını sürdürdü; halkın çoğunun durumu kötüydü ve onların büyük bölümüyse sefildi, dijital kol saatleri olanlar bile. Her şeyden önce, ağaçlardan inmekle büyük bir hata ettiklerini düşünenlerin sayısı gün geçtikçe artıyordu. Yaklaşık iki bin yıl sonra, bir perşembe günü korkunç, aptal bir felaket meydana geldi. İşte bu kitap o felaketin doğurduğu bazı sonuçların öyküsüdür.
Üstelik unutulmaması gereken şu ki: Dizinin daha ilk kitabındasınız ve yine bir perşembe yaklaşıyor, hafta sonuna az kaldı.