Gayet akıcı ve eğlenceli bir dili var 'Haziranda Sevelim mi?'nin. Okumaya başlarken çekincelerim yok değildi ama Buse, "Seveceksin ve okurken eğleneceksin." dediğinde ona güvenip kendimi kitaba bıraktım.
Elden düşürülmeyecek kadar akıcı. Sayfa sayısının kısa olması ve yazarın rahat bir anlatım benimsemiş olmasının da artısı var tabii.
Sadece ara ara Şiir'in iç sesleri fazla fazla geldikçe bıkkınlık getirdi. Karakterin çok fazla içe dönük yazması da romanlardaki mekan unsurunu okur için sönük bırakıyor.
Ben her zaman karakteri tanımak için vakit geçirdiği mekanların ufak tefek unsurlarla detaylandırılmasını isterim. Karakter dağınık mı, titiz mi, özenli mi, gibi sorulara yanıt almak karakteri tanımak açısından elverişli bir yöntem oluyor.
Bunları bir kenara bırakırsak keyif aldım ve okurken sıkılmadım. Eğer biraz romantik biraz mizah biraz da yerel esintiler isterseniz tercih edebilirsiniz. 🙂
“Hep gidecekmiş gibi olan birisi nasıl hep kalacakmış gibi dizimin dibinde oturabiliyor aklım almıyor.”
Sevgili dostlar! Anlatacağım şeyleri dinlemelisiniz. Çünkü yanlış sularda yüzen küçük bir balık gibi kendi yolumu bulmak için çırpınıp durduğum bu hikâye her ne kadar benim olsa da siz de kendinizden bir şeyler bulacaksınız.
Hayallerimin peşinden koşarken birileri geliyor mu diye arkama bakıp durduğum için tökezleyip düştüm. Dünyanın en manasız ikinci yaşam formu eski sevgilim kendini George Clooney zannettiği için bu düşüşümü güneş gözlüklerinin arkasından seyrederek yanımdan geçip gitti. Peki, ben ne yaptım? Oturduğum yerden bir mucize gerçekleşmesini beklemedim elbette. İşleri daha çok nasıl karıştırabilirsem işte tam olarak o kadar karıştırdım.
Bir de tüm bu olanlara anlam veremeyeceğim bir şekilde dahil olan bir adam var. Gözlerimin içine ruhunu akıtır gibi baktığı için kalbimin fırlayıp suratına çarpmasından endişe ettiğim bir adam.
Bir yaz ayında yaşadıklarıma şahit olurken topluluk içinde olmamanızı tavsiye ederim. Tepkilerinizi kontrol edemediğinizde insanlar size onlardan biri değilmişsiniz gibi bakıyorlar. Kendi kendime çok sık konuştuğum için başıma gelen bu durumu çok iyi biliyorum inanın.
Siz bu satırları okurken ben çok uzaklarda olmayacağım, çünkü hemen yanı başınızda elinizi tutan yakın arkadaşınızın ta kendisiyim!