Bu kitap CLAVICULA SALOMONİS (Hz. Süleyman’ın Anahtarı) adlı kitabın İngilizce baskısı üzerinde yapılan çalışmayla ortaya çıkmıştır. Maji, doğa felsefesinin muhteşem bir ürünüdür. Kişiye doğanın, evrenin ve gizlenmiş şeylerin sırrına ulaşmanın yolunu açar. Maji sanatı konusunda temel bilgileri okuyuculara ulaştırmak, CLAVICULA SALOMONİS adlı kitap hakkında bir önbilgi vermek, günlük kullanımı konusunda bilgileri günümüz aklına uyarlamak, meraklısına kaynakları göstererek daha derin çalışmasını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Kitap; melek ve demon tılsımları ile koruyucu tılsımların işlevlerini, özelliklerini ve nasıl terkip edileceğini yeterli ve özenli bir şekilde vermektedir.
…
Misteriler tarih boyunca sırları her zaman neden doğanın içinde aramıştır? Çünkü doğanın sırlarını anladıkça, hakikati de anlayacaklarını ve eşyanın sırlarına ulaşacaklarını biliyorlardı. Doğanın kendisi mucizelerle doludur ve mucizenin diğer adı ise majidir. Bundan dolayı Doğal Maji adı altında gelişmiş bir Misterilik (Majisyenlik) sanatı da bulunmaktadır. Kadim Misterilerden biri olan Philo Hebreus, “Doğanın gizli işleri majidir,” demişti. Bunların üzerine çalışanlar hem mucizeyi gerçekleştirirler hem de majinin sırrına erişirler. Ancak zaman içinde bu üstün bilim dalı dejenere olmuştur. Gerçek felsefesini yitirmiş ve kötülüğe alet olmuştur. Gizem Bilgisi ortadan kaybolmak zorunda kalmıştır.
***
SUNUŞ
Bu çalışma ile ilgilenen kişiler, bu kitaptaki bilgileri kendi meşrebine göre değerlendirmelidir. Geçmişte Hz. Süleyman adında bir peygamber yaşamıştır ve onun; demonlar, melekler ve diğer yaratıklarla hukuku ve muhabbeti kutsal kitaplara da geçmiştir. Hz. Süleyman, Maji sanatının en büyük Misterisi sayılır.
Bu durumda ondan günümüze kalan eserler en azından kültür antropolojisinin konusu olur ve belgeler arkeolojik bir veri olarak değerlendirilebilir. Diğer yandan meraklısı Hz. Süleyman majilerini öğrenip, Misteri olup, Simya ya da Havvas (büyü) ilmi ile meşgul olmak ister. Ya da en masumane; bu kitapta verilmiş olan bilgi ve tılsımlarla kendine ve yakınlarına koruyucu tılsımlar terkip edebilir. Meleklerden, demonlardan dilekte bulunabilir.
Bir araştırmacı yazar olarak ben CLAVICULA SALOMONİS (Hz. Süleyman’ın Anahtarı) isimli kitabın İngilizce baskısı üzerinde çalışıp, araştırma yaptım. Kitabın özetinin özetini çıkararak temel bilgileri okuyuculara ulaştırmak, bu kitap hakkında bir önbilgi vermek, günlük kullanımı konusunda bilgileri günümüz aklına uyarlamak, meraklısına kaynakları göstererek daha derin çalışmasını sağlamak amacıyla bu kitabı hayata geçirdim.
Goetia kitabının diğer bölümleri ağır maji operasyonlarını anlatmaktadır. O bölümler gerçek majisyenler ve misteriler için kuvvetli bir kaynak olabilir ama ortalama insan için anlaması ve uygulaması son derece zor konulardır, mekâna ve zamana ihtiyaç duyulmaktadır ve gerekli malzemelere sahip olunmalıdır.
Bu kitabın melek ve demon tılsımları ile koruyucu tılsımların işlevlerini, özelliklerini ve nasıl terkip edileceği konusunda yeterli ve özenli bilgiyi verdiği kanaatindeyim.
*
MAJİ NEDİR?
Büyü, doğa felsefesinin muhteşem bir ürünüdür. Kişiye doğanın, evrenin ve gizlenmiş şeylerin sırrına ulaşmanın yolunu açar. Misteriler neden tarih boyunca sırları her zaman doğanın içinde aramıştır? Çünkü doğanın sırlarını anladıkça hakikati de anlayacaklarını ve eşyanın sırlarına ulaşacaklarını biliyorlardı. Doğanın kendisi mucizelerle doludur ve mucizenin diğer adı ise majidir. Bundan dolayı Doğal Maji adı altında gelişmiş bir Misterilik (Majisyeniik) sanatı da bulunmaktadır.
Kadim Misterilerden biri olan Philo Hebreus; “Doğanın gizli işleri majidir,” demiştir. Bunların üzerine çalışanlar hem mucizeyi gerçekleştirirler hem de majinin sırrına erişirler. Ancak zaman içinde bu üstün bilim dalı dejenere olmuştur. Gerçek felsefesini yitirmiş ve kötülüğe alet olmuştur. Gizem Bilgisi ortadan kaybolmak zorunda kalmıştır.
Goetia (Hz.Süleyman’ın Anahtarı) isimli bu kitabın orijinali British Museum’da bulunmaktadır. Kitap, mikrofilmlere çekilerek dışarı çıkarılmıştır. Hz. Süleyman’ın Gizli ilimlerinin bir yorumu olan Goetia kitabı 17. asırda İbranice’den Latin diline çevrilmiştir. Ancak 14. asırda Reginald Scott isimli bir maji araştırmacısı bu kitabı o dönemde kendi diline çevirmiştir. Bu kitabın çevirileri Ars Paulina, Ars Almadel ve Ars Notoria isimleri altında Latin dillerinde çeşitli dönemlerde yayınlanmıştır. Kitabın orijinal adı Goetia – Clavicula Salomonis (Hz.Süleyman’ın Anahtarı) adını taşımaktadır. Kitapla ilgili kütüphane kayıtları Harl. 6483, and Sloane Mss. 2731,3825, and 3648. Harl. 6483 1712-3, Sloane 2731… şeklinde geçmektedir.
“Hz.Süleyman’ın Anahtarı – Gizli İlimler” kitabının değişik batı dillerindeki çevirileri bir koleksiyon halinde British Museum’da bulunmaktadır.
“Goetia – Hz.Süleyman’ın Anahtarı” isimli maji kitabı ilk kez “Goetia” adı altında Johann Wierus tarafından 1563 yılında Latince diline çevrilmiştir. Bu çeviri çeşitli tılsım terkipleri ile maji ayinlerini tarif etmektedir.
Theurgia Goetia, kitabın bölümlerinden biridir. Bu bölümde çeşitli tılsım-mühürlerin terkiplerinden söz edilmektedir.
*
HZ. SÜLEYMAN (A.S) KİMDİR?
İbrânice Şlomo (Salomon). Hz. Davud’un oğlu, O’ndan hemen sonra İsrail oğullarının peygamberi, “akl-ı selim” ve “nazik” anlamlarına gelen “selim”in eş anlamlısı olan isimdir.
Kitab-ı Mukaddes’e (Tevrat) göre Hz. Süleyman, İsrailoğullannın büyük işler yapmış büyük bir peygamberi ve hükümdar kralıdır. Kur’ân-ı Kerim, Hz. Süleyman’ın bir lsrailoğulları peygamberi olduğunu söylemiştir. Hıristiyanların kutsal kitabı İncil’e göre ise O, bir İsrail kralıdır. Döneminin en önemli olayı, Ken’anlıları kesin bir şekilde hükmü altına alması olmuştur. Bundan başka, Hz. Süleyman ülkesini 12′ye bölmüş ve her birine birer vali tayin etmiştir. Bu şekilde ülkenin daha iyi yönetilmesini sağlamıştır. 12 eyalet olmasının nedeni, her bölgeye yılda bir ay devlete karşı sorumluluklar koymasındandır.
Hz. Süleyman, saltanatlı ve görkemli bir peygamberdi. O’nun krallığı günümüz Filistin ve Ürdün’ün tamamı ile Suriye’nin bir kısmını kapsıyordu. Hz. Süleyman’ın geride bıraktığı değerler arasında, ülkesinin savunması için yaptırdıklarını ilk sırada saymak gerekir. Asker sevkiyatı için seçilen önemli noktalarda yaptırılan istihkâmlar bu açıdan çok önemlidir.
Hz. Süleyman’ın en önemli yapısı, Siyon dağına inşa ettirdiği tapınaktır. Babası Hz. Davud öneminde aynı yerde sadece bir çadır vardı ve bu çadırda Tâbutül-ahd (Ahid sandığı) bulunuyordu. Süleyman Tapınağı veya sadece Tapınak denilen yapının bugün temel duvarlarından bir bölümü geriye kalmıştır. Ağlama duvarı olarak tanımlanan bölüm de bu temeldir. Süleyman Tapınağı Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanlarca kutsal sayılmaktadır.
Hz. Süleyman, Sur kralı Hiram ve Mısır Firavunuyla dost olmuş bir Yahudi kralıydı. Her iki ülke ile ticari ve kültürel ilişkiler kurmuştu. Böylece yabancı kültür ve kurumlar da İsrailoğulları arasına girmişti.
Nitekim o dönemden sonra Kudüs’te hem yabancı mallar satılmaya başlanmış hem de yabancı hükümdarlar Hz. Süleyman’ı ziyaret etmişlerdi. Bu konu hakkında bilgi veren Kitab-ı Mukaddes (Tevrat, I. Krallar, X, 22). Hz. Süleyman’ın büyük bir deniz ticaret filosu kurduğunu söylemektedir.
İsrailoğulları Hz. Süleyman döneminde sosyal ve uygarlık açısından en üst düzeyde bir gelişme ortaya koymuştu Tarihçiler Hz. Süleyman’ı alim, imarcı ve saltanat seven bir kişi olarak kabul etmiştir. Hz. Süleyman, babasından kalan büyük devleti daha da güçlendirmiş, yönetimi altındaki bütün toprakları askeri olarak kontrol altına almayı başarmıştı.
Hz. Süleyman’ın hayatı ve yaptıklan ile ilgili bilgiler daha çok Tevrat ve Kur’ân-ı Kerim’de bulunmaktadır. Kur’ân-ı Kerim dışındaki kaynaklarda ise onun hayatı hakkında efsanevi bilgiler bulunmaktadır. Gerçek bilgilerle, efsaneler birbirine kanşmış durumdadır.
Hz. Süleyman, tahta çıktığında öncelikle kendisine karşı olanları ortadan kaldırmıştı. Yakın dostları ve güvendiği kişilere askeri, idari ve dini görevler vermişti. Hz. Süleyman’ın kurduğu devletin temeli daha çok ticaret işlerine dayanıyordu. Bundan dolayı sınır komşuları devletlerden bazıları onunla ticaret ortaklıkları kurmuşlardı.
Hz. Süleyman özellikle başkent Kudüs için büyük paralar harcamıştı. Burada bir sur, Millo adı verilen bir bina ve meşhur Kudüs Tapınağını yaptırmıştı. Bu Tapınak zaman içinde Yahudiliğin ve ilk dönem Hıristiyanlığının tek ve en önemli dini merkezi durumuna gelmişti ve fiziki öneminden daha çok önem kazanmıştı.
Hz. Süleyman’ın hâkimliği ve şair yönü de bilinmektedir. Tevrat’ta 31 bölümden meydana gelen Süleyman’ın Meselleri’nin ona ait olduğu Yahudi kaynaklarında söylenmektedir. Bu bölümde Hz. Süleyman’ın hikmetli sözleri bulunmaktadır.
Aynca, Tevrat’ta 8 bolümden meydana gelen ve O’nun yazdığı iddia edilen Neşidelerin Neşidesi bölümünde, bir peygamber için uygun olmayan aşk ve harem hayatından da söz edilmektedir. Söylenenlere ilave olarak Yahudi mezheplerinden Ferisiliği desteklemek için Süleyman’ın Mezmurları adıyla uydurulmuş 18 Mezmur daha bulunmaktadır. Tevrat’taki Mezmurlar O’nun babası Hz. Davud’a aittir.
Hıristiyan literatüründe Hz. İsa’nın “Davud oğlu” şeklinde anılması, O’nun yalnızca Hz. Davud soyundan geldiğini belirtmek amacıyla söylenmemiştir. Hz. İsa’nın aynı zamanda, Hz. Süleyman gibi insanlar ve cinlere hükmeden gerçek bir “Davud oğlu Süleyman” olduğunu anlatmak için bu tabir kullanılmıştır.
Arap tarihçileri Hz. Süleyman’ın görkemli kişiliğini, onun sihir (maji) ve kehanet konularında dikkat çekici üstünlüklerini, en karmaşık problemleri keskin zekâsıyla çözmesini anlatmak için, bağımsız eserler de yazılmıştır. Kur’ân-ı Kerim ve İslâm kaynaklarının Hz. Süleyman hakkında verdiği bilgiler, Divan edebiyatına da ilham kaynağı olmuştur. Süleymannâme ve Kitab-ı Süleyman, O’nun dini destanî hayatını konu edinen değerli eserlerden sadece ikisidir.
Arap ve Süryani yazılarının icadının Hz. Süleyman tarafından yapıldığını, Arapça birçok maji kitabını O’nun yazmış olduğunu söyleyenler bulunmaktadır. Hz. Süleyman’la ilgili efsanelerdeki İran etkisi, onun Çemşid’le kıyaslanmasına zemin hazırlamıştır. Hz. Süleyman’ın mezarının yeri belli değildir. Kudüs veya Taberiye gölü yakınlarında olduğu bazı eserlerde konu edilmiştir.
Hz. Süleyman’la ilgili en sağlam bilgiler şüphesiz Kur’ân-ı Kerim’de bulunmaktadır. Kur’ân’da, Hz. Süleyman’ın ismi çok sık bir şekilde geçmektedir. Kur’ân ondan, Allah’ın gerçek bir resulü, bir nebi ve peygamberlerin bir örneği şeklinde söz etmektedir. Kendisine has yetenekleri olduğunu da bildirir.
Hz. Süleyman’a Allah tarafından verilmiş bir takım mucizeleri bulunmaktadır. Kur’ân, öncelikle Hz. Süleyman’ın asla kâfir olmadığını (el-Bakara, 2/102) vurgulamakta ve Allah’ın ona vahyettiğini açıklamıştır. Hz. Süleyman’ın hidayet ve nübüvvete kavuştuğu, adaleti uygulama konusunda babasını dahi geçtiği (el-Enbiya, 21/78,79); kendisine ilim verildiği (en-Neml, 27/15); kuşların dilini anladığı (en-Neml, 27/16); cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordular topladığı (en-Neml, 27/17) bildirilmektedir.
Hz. Süleyman’ın en önemli hizmetlerinden biri, Sebâ Melikesinin onun himayesinde Müslüman olmasıdır, (en-Neml, 27/44). Rüzgârın Hz. Süleyman’ın emrine verildiği, erimiş bakır madenlerinin onun için nehir gibi akıtıldığı, cinlerden bir bölümünün onun emrinde çalıştığı (es-Sebe’, 34/12) yine Kur’ân’da verilen bilgiler arasındadır.
Kur’ân-ı Kerim, Hz. Süleyman’ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordular topladığını (en-Neml, 27/17) açıkladığı halde, gerek Tevrat, gerekse İncil bu konudan söz etmemektedir. Kur’ân dışında, olayı ayrıntılı bir şekilde sadece Talmud ve hahamlara ait söylencelerde ele almıştır. Aynı şekilde Hz. Süleyman’a kuş ve hayvan dillerinin öğretilmiş olduğuna dair Tevrat’ta bilgi olmamasına karşılık, Kur’ân-ı Kerim önemine binaen bu meselede bizleri bilgilendirmiştir. Biraz farklı olmakla beraber bu konuda İsrail kaynaklı eserlerde bilgi bulunmaktadır,
Hz. Süleyman adının geçtiği her yerde, Sebâ Melikesinin adı da hemen hatırlanmaktadır. Bilindiği gibi Yemen’deki Sebâ devleti, Melike Belkıs tarafından yönetilmekteydi. Belkıs’ın Müslüman olması Hz. Süleyman’ın, “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” diye başlayan mektubuyla gerçekleşmişti. Hz. Süleyman’la Sebâ Melikesi arasında geçen kıssa, Kur’ân-ı Kerim (en-Neml, 27/20- 44), Tevrat (II. Tarihler, IX,1-12) ve İncil’de (Matta, XII, 42; Luka, XI, 31) çeşitli şekillerde ortaya konulmuştur.