“Benimle benden önceki diğer Peygamberlerin misali, şu adamın misâli gibidir: Adam mükemmel ve güzel bir ev yapmıştır, sadece köşelerinin birinde bir tuğla yeri boş kalmıştır. Halk, evi hayran hayran dolaşmaya başlar ve (o eksikliği görüp): “Bu eksik tuğla konulmayacak mı?” der. İşte ben bu tuğlayım ve ben Peygamberlerin sonuncusuyum. “
***
ÖNSÖZ
Kainatın Mâliki Yüce Allah’a hamd, Rasülü Cennet Gülü Hz. Muhammed Efendimize salat ve selam olsun…
İnsanlığın, gerek bu dünyada gerekse ahirette mutlu ve huzurlu yaşayabilmek için mutlu olma yolunu gösteren Hz. Muhammed efendimizi tanıması gerekir. “Seni alemlere rahmet, iyilik için gönderdik.” iltifat-ı ilahiyesine mahzar olan bir peygamberin ümmeti olduğumuzdan dolayı yüce Rabbimize ne kadar şükretsek azdır. Bu şükrü hakkıyla yerine getirmekten ne kadar aciz olduğumuz aşikardır. Her Müslümanın, elinden geldiği kadar bu şükrü eda etmesi boynunun borcudur. Bu da Resulullah’ı her yönüyle tanımak, onu her şeyden üstün tutmak, herkesten çok sevmek ve onun miras bıraktığı misyonuna sahip çıkıp yaşamakla mümkündür. Hz. Muhammed’e bağlılık demek; onu Kur’an’ın tanıttığı gibi tanımak, model olarak peygamberi almak ve iki cihanı Cennet Gülü’nün kokusuyla bezemektir.
Yaşadığımız şu bunalım ve buhran çağında Cennet Gülü Hz. Muhammed (s.a.v) efendimize daha çok hasretiz. Onun kişiliğinde şekil almaya, güzel ahlakı ile ahlaklanmaya ne kadar da muhtacız. Aile ilişkilerimizde, sosyal hayatta, gençliğin eğitiminde, ticaret hayatımızda… kısacası yaşamın her alanında ömrümüzün her anında “Muhammedi” bir hayat ilkemiz olmalıdır.
Bu kitapta Cennet Gülü Hz. Muhammed’in yaşam hikayesi sade ve akılda kalıcı bir uslupla anlatılmakla birlikte Efendimizin seçkin kişiliğinden örnekler, insanlığa kutlu öğütleri, nasıl bir çocukluk yaşadığı, gençlik döneminin hayranlık uyandıran özellikleri ve gençliğe mesajları, günümüz gençliğinin model olarak alması gereken hususiyetleri ve
bir eş olarak,
bir baba olarak,
bir işadamı olarak,
bir komutan olarak,
bir önder olarak,
bir öğretmen olarak,
bir lider olarak,
bir toplum mimarı olarak,
bir manevi hekim olarak,
bir hayvansever olarak,
bir çevreci olarak,
bir yönetici olarak,
bir rehber olarak,
bir kul olarak,
bir Resul olarak
Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizi anlatmaya gayret gösterdik. Hz. Aişe annemizin “O, yürüyen bir Kur’an’dı, Kur’an’a bakarsanız onu görürsünüz, onu görürseniz Kur’an’ı okursunuz.” dediği gibi mutlu ve huzurlu bir kulluk için Allah’ın aleme bir hediyesi olan “Cennet Gülü’nü okumak, anlamak ve yaşamak niyazıyla…
“Çöl bir gül ocağıydı, gül demindeydi gece
Açmıştı tek gülünü güllerin sultanı Amine.
Bağrında açınca İslâm çiçeği, cihanı kapladı gül kokusu
Hak buyurdu; “Rahmetenli’l- alemin” cümle varlık dedi:
“Amin.”
Sinan YAĞMUR
CANIMIZ KURBAN OLSUN SENİN YOLUNA
Bağrı yanık ümmetten
“Cennet Gülü“ne Arzuhalimizdir…
Ey Cennet Gülümüz! Bizlere Allah’ımızın en büyük hediyesi sensin. Elimizi şefkatle tutup kutlu yola götürmeye çalıştın ama eline ve davana sadık kalamadık. Gönlümüzü çelen, aklımızı bulandıran şu hilekar dünyanın iyi ve kötü yanlarını bize gösteriyor, mayınlarla döşeli yerleri işaret ediyor, hakiki yol “Sırat-ı Müstakim”in levhalarına dikkatimizi celbediyorsun ama biz de kuru ve kör bir inat sana layık olmakta direniyoruz. Bütün bunlara rağmen bizlere en büyük, en geniş, en aydınlık yolu gösteriyorsun. Senin yoluna canımız kurban olsun, Ya Resulallah!..
Bizlere insanlığı çamurlu gayya kuyusundan alıp kurtuluşun zirvesine çıkaracak bir hayat tarzı teklif ediyorsun. Kusurlarımızı bir bir giderecek, kendimizi yeniden inşa edecek ve ruhumuzu mavera makamına yüceltecek esasları, mutluluğun diriltici muştularını formül ederek ilkeleri öğretiyor