Aytmatov, ikinci dünya savaşı yıllarında geçen bu hikayede, Cemile adlı evli genç bir kadının yaşadığı aşkı, kayınbiraderinin dilinden anlatır. Cemile kocası Sadık?la yeni evlenmiş, düğünün ardından Sadık askere gitmiştir. Cemile güzel, canlı ve hareketli bir kadındır. Köyün bütün delikanlıları Cemile?ye hayrandır. Yengesinde anlayamadığı bir farklılık sezen Seyit, onu tanımaya, ona daha yakın olmaya çalışır. Köy idaresinden gelen biri, Seyit?in annesine köyde çalışacak erkek kalmadığını, yapılacak bir çok işlerin olduğunu, bu yüzden de Cemile ve Seyit?e arabalardan birini verip, onları istasyona malzeme taşımaya tayin edeceklerini söyleyerek bunun için izin ister. İlk zamanlar ayak sürüyen bu kadın, daha sonra buna izin verir. Bu hadise yengesiyle bir şeyler paylaşmak isteyen Seyit için bulunmaz fırsat olur. Yanlarına üçüncü eleman olarak, Danyar adında, savaştan sakat dönmüş, oldukça içine kapanık biri verilir. Bu bitmeyen erzak taşımaları, onları güzel sabahlarda yük taşırken, yorgun akşamlarda boş arabayla dönerken, çalışırken, dinlenirken ?birlikte? kılar. Bu birliktelik Cemile ile Danyar arasında bir yakınlaşmaya, bir gönül birliğine gider. Danyar akşamları dönüş yolunda türkü söyler, Seyit ise, türküleri dinlerken hayallere dalan Cemileyi ve yanık sesli Danyar?ı seyreder. Olaylar gelişir, Cemile ile Danyar birlikte memleketlerini terketmeye karar verirler. Onları giderlerken yalnız Seyit görür. Akşam üzeriydi, birden yanyana giden iki insan gördüm. Bunların çay geçidinden geçtikleri besbelliydi.
Cemile ve Danyar idi bunlar!
önceki yazı
sonraki yazı