ESERİ TAKDİM EDERKEN
Bu eser, kamuoyunun merak ettiği birbirinden dikkat çekici konularla karşınızdadır. Hemen işin başında, Hayat Yayın Grubu’na ve onun değerli kurucusu kardeşim Hayati Bayrak Bey’e teşekkür etmeyi bir vazife biliyorum.
Biz “Medeniyetler ve Kültürler Mabeyninde Diyalog” prensiplerini vurgulamak, insanlar ve devletler arasında barış dolu beraberliğin temellerini sağlamlaştırmak istiyoruz; çünkü diyalog; akl-ı selim sahibi olanların seçimi ve yoludur. Diyalog, tartışmaları ve sorunları çözecek, krizleri bitirecek en etkin yoldur. Bu sorunlar insan toplumlarım yeterince rahatsız ettiler ve etmektedirler. Biz ilân ediyoruz ki, İslâmiyet’ten taviz verilerek diyalog olmaz, o zaman din diye bir şey ortada kalmaz.
Ben inanıyorum ve İslâmiyet de bunu böyle mütalâa ediyor ki, insaniyet bir ailedir. Herkesin aslı birdir, herkes Allah’ın (cc) kulu ve Hz. Âdem’in (as) ise çocuklarıdır. Bundan dola-yıdır ki, Efendimiz (sav) Veda Hacc’ında çok net bir üslûpla bunu beyan etmiş ve şöyle buyurmuşlardır: “Ey insanlar, sizin Rabbiniz birdir ve babanız da birdir. siz hepiniz Adem’den geldiniz ve Âdem ise topraktan halk edildi. Kimse kimseden üstün değildir. Allah yanında en üstün olanınız takva sahibi olanlardır.”
Bu açık beyanlar ortada iken ve bizim de diyalog adına İslâm’dan taviz verilmemesi gerektiğine dair sözlerimiz ve hareketlerimiz meydanda iken, hâlâ “Akgündüz ne ile meşgul oluyor?” gibi muğlâk sorularla kafaları karıştırmak isteyenle-re de üzülüyorum. Bütün okuyucularımıza “Avrupa Kiliseler Birliği”nin 1984 yılında Avusturya’nın St. Pölten şehrinde aldıktan ve Kur’an’ın Allah (cc) kelâmı olmasını ve Hz, Muhammed’in (sav) peygamberliğini itiraf ettikleri kitapçığın orijinalinin bir kısmını takdim ediyoruz
İsterseniz geliniz, bu müjdeyi İslam alemine ilk haini veren Bediüzzaman’dan konuyu onun ifadeleriyle dinleyelim: Meşrutiyet yıllarında Ezher şeyhlerinden Şeyh Balın, Bediüzzaman Said Nursi’ye sorar
-Avrupa ve Osmanlı konusundaki gutusun nedir’
Bediüzzaman şu cevabı verir:
– Avrupa bir İslâm devletine, Osmanlı da bir Avrupa devletine hâmiledir. Bir gün gelip doğuracaklardır.
Burada önemle ifade etmemiz gereken birr husus vardır: Bazı arkadaşlar, bütün bu olumlu yaklaşımlarımıza rağmen, Avrupa’daki bazı krizler; yani Danimarka’daki karikatür krizi ve İsviçre’deki minare krizi sebebiyle olumsuz düşünmekte ısrar ediyorlar. Benim buna cevabım daim dikkat çekici olacaktır; Şunun bilinmesi gerekiyor ki, İslam’ın aleyhine konuşuldukça İslamiyet’e koşuş, artıyor. Danimarka’da Müslüman olanların sayısı krizden sonra iki katına çıkmış durumdadır. Bunu sadece ben söylemiyorum; Aralık 2009 tarihinde Üniversitemizde yapılan ve hemen bütün Avrupa’dan ve özellikle de Yunanistan’dan katılan, yeni Müslüman olan Avrupalılar toplantısında bu gerçeğin altı çizildi ve müsbet hareketin zarureti üzerinde duruldu.
Aradan 10-15 sene geçmeden Osmanlı doğurur. Avrupa henüz doğumunu yapabilmiş değil. Ancak doğum sancıları başlamış bulunuyor, bunu söylemek mümkündür. 2000 yılının Eylül ayında Hollanda’nın Rotterdam şehrine geldiğimde, bir İslâm Hukuku uzmanı olarak en çok karşılaştığım konulardan biri şuydu: “Buraya iş için veya talebe olarak yahut ülkemdeki zorluklar sebebiyle geldim. Acaba bu ülkenin vatandaşı olabilir miyim!” Bu sorunun altında yatan bazı sebepler vardı. Bazı ilim adamlarına göre bu ülke ve diğer Avrupa ülkeleri “Dar-ül Harb” idi ve hemen göç edilmesi gerekiyordu. Bazılarına göre bu tabir yerinde değildi ve gurbetçilerin di-yarı manasına “Dar-ül Muğteribin” denmeliydi. Bazılarına göre burası göçmenlerin yani allochtoneların ülkesi idi ve “Dar-ül Mehcer” veya “Dar-ül Muhacir” de denebilirdi- Bu arada bu ülkelere barış ülkesi, yani “Dar-ül Sulh” nazarıyla bakanlar da vardı. Bütün bu ihtimaller ayrı ayrı kabul edilse bile, bir soru ortada kalıyordu. “Acaba bir Müslüman gayr-i müslim olan bir ülkede -adına ne derseniz deyin- nasıl ve hangi hükümlere göre yaşamalıydı?” İşte bu soruların cevabını bu kitapta bulacaksınız.
Son zamanlarda ortaya çıkan “Domuz Gribi” vak’alarının Kur’an’ın 1400 küsur yıldır haykırdığı ve insanlığa anlatmaya çalıştığı ilâhî bir hakikati tasdik ediyor. Üzülerek ifade ede-lim ki, İslâmî ilimler konusundaki eksiklikten dolayı özellikle Avrupa’da Müslümanlar veya gayr-i müslimler tarafından sıkça sorulan bir soru “domuz etinin neden haram kılındığı” meselesidir. Bu soruya cevap verme ihtiyacı son olaylardan sonra azalmıştır. Ancak yine de soruya cevap vermek bizim vazifemizdir ve elinizdeki kitapta bu vazife yerine getirilmiştir.
Bu önemli eseri sizlerin istifadesine sunmanın mutluluğu içindeyiz. Gayret ve tebliğ bizden; muvaffakiyet ise Allah’tan (cc) olduğuna gönülden inanıyoruz.
Rotterdam – Kasım 2009 Prof. Dr. Ahmet Akgündüz
…
Bir önceki yazımız olan Sil Baştan Kitap Özeti başlıklı makalemizde Ken Grimwood kitapları, Ken Grimwood romanları ve Ken Grimwood Sil Baştan kısa özeti hakkında bilgiler verilmektedir.
Read more http://www.kitapozeti.org/candan-minareye-buyuk-itiraf-kitap-ozeti-3.html