Murathan Mungan’ın bütün yapıtı düşünüldüğünde bir tür dönemeç kitabı da denebilir geldiği yollara baktığı, çıkacağı yeni yolları tarttığı bir dönemeç kitabı. Zamana bırakılsa her biri ayrı birer kitap olacak 10 bölümden oluşan kitap, bilinmeyen, ilk defa okuyacağınız çok sayıda şiiri bir araya getiriyor. Mungan’ın kendi kelimeleriyle, “yüzünü ve dilini bile isteye bölüp parçaladığı ama farklı damarlardan beslense de her seferinde aynı izleklerin, aynı sorunsalların birleştirdiği bir bütüne açılan şiirler” bunlar.
***
İÇİNDEKİLER
ESKİ ZAMAN AKTARLARI 7
BOĞAZLI KAZAK 13
SOĞUK DENİZ 25
KÖMÜR 57
KÖŞEDEKİ KAHVE 79
OT 105
YEDİ ASKI 139
KEHRİBAR 151
BİLET 207
SON DURAK 221
***
Bir bende mi kaldı dünüm
Kimde soluyor
Günüm akşam oluyor
1989
ESKİ ZAMAN AKTARLARI
I
Halim Ağaoğlu’m
sizi çok eski bir çarsıdan aldım
düşmeyin suya yanılırsınız
ölü bir zencefildi akşamları
avuçlarınız kokuların meddahı
ağlamazlardı, erkendik ve bir çocuk vardı içimizde
harabe duyarlıklarımız ürkek bir su gezdirirdi
karanlığa bakmayın dağılırsınız
neyin doğrulanmasıdır ölüm
ve ellerinizdeki baharat korkusu
(çanlar döven ellerinizdeki) ürkek şefkat
sonra adsız bir gül ölmesi tarçınlı kilerlerde
ve bir öğle üzerinin sükûnetli anısı
kurutulmuş bir çarsının hüzün defterlerinde
biliyorum ben ölürsem siz anlarsınız
24 Ocak 1979
II
Leyla Zileliye,
o zamanlar sular böyle terk etmemişti bizi
düştüğümüz her kuyu bir yankıyı taşırdı
uzun ayvanlar
tamamlardı
uzun kedilerimizi
ki solan akşam kaç yüzyıllık bir lamba
eski kılıçları dinlendiren duvarlar
ve karanlık selamlıklara gizlenmiş
duyarlıklarımız vardı
ne zaman bir çocuk görsem
kan toplar geçmiş zamanlarda ayak izlerim
saralı bakışlarımla gölgelenir uzak tavanlar
mahremiyetimde uzak bir öğleüzerinin küflenmiş anısı
ve eksilttiğimiz duyarlıklarımızdan artan
ihale edilmiş
çocuklardı nalburların sessizliğindeki takvim iması
ve bir hayat bir ima üzre satılandı
ve kötürüm anaların lanetlediği çırılçıplak adımlar
tıkanıp kaldığımız yokuşlardı ki
herkes dost herkes düşman kaldı
1979
Madde Tanır’a
bir kadını kadın yapan
biraz da elleridir
göğünde sağnağı olmayan bir kadın
bir gergefe parmak düşürebilir mi hiç?
Hangi hüzne kiracı durur akşam balkonlarında
hangi saksının suyunu verebilir sahiden
kadife perdelere uzanıp kalmış eli
kuşlar akşama erişmeden
kapısı açık kafesler mi bıraktı geride
camlatılmış yangınları, beş sularında fasılları
ey simli soyağaçlarına iz süren
annelerin ölme yaşı
sırlanmış bir aynanın ahşap kıyısında
saklanmış cinnetiyle soluk fotoğraf
çıkagelir bir gün kendi yüzümüze
baktığımız an
anlarız ellerine konan kuşları
anlarız bütün yaşlarını yaşadığımız zaman
kimse ölmemeliydi konuşmadan
Mayıs 1982
BOĞAZLI KAZAK
() kadar
karanlıkta yolunu şaşırmış yağmurlar
gibi birbirine sarılan
sırasını şaşırmış ölüler
bilmediğimiz masalların
ormanlarında karşımıza çıkar
yol sorarlardı
aynı ağaca dolanmış kolları
çözen zaman
ve gereğinden fazla şeylerin yandığı
ilk yangınlar
ilk hatıra defterleri
ilk boğazlı kazaklar
ilk aşklar
yağmurların ölülere
ölülerin yangınlara
benzediği
bir mevsim
geldiğinde
unutula yazdı
şimdi bir şiirde dile gelme tutkusundan
başka hiçbir şey
kımıldatamaz onları
lav altında söndükleri yerden
kimi zaman işte böyle bir şiirin içinden geçerler
kimi zaman başkalarının gözlerinden
1992
Son kullanma tarihi
yalnızca camlarda ağarıyordu gün
sürüyordu içimizin gecesi
ilkin birkaç kişiydik
sayamaz olduk daha ilk dönemeçte
hepimizde başka bir yüzyılın baş dönmesi
yenilgi değil bu
zaten yenenlerin de olmadığı görüldü
yalnızca eskiye oranla çok daha alçakgönüllü
bir devir teslim töreni
tıpkı iddiasız ama yüreği bulutlandıran şiirler gibi
1991
Bundan böyle
ıslığımızı bırakıyoruz
boğazlı kazaklarımızı
okuduğumuz kitapları
başka gizlere, başka kalplere
başka zamanlar onarsın diye
zamanın bizden kemirdiklerini
tanıdık dünyanın derinliklerine
benzeyen gözlerimizde
tek yaş kaldı: yaşlılık
bundan böyle
1991,1992
Gerilerde
Çok gerilerde kaldı
Bizi bazen bir şiirin uyandırdığı sabahlar
Durup dururken içimizde parlayan sevinci tutuşan ümit
Çok gerilerde kaldı
Hayatı budalaca seven yanımız
Çok gerilerde…
Şimdi dönüşyolunun
Karanlık düşüncelerinden yorgun
Aynalarda unutkan dalgın bakışlar
18 Ağustos 1997
Büyük zamanlar
Büyük kahramanlarda aynalarına baktığımız
Büyük rüzgârlardı başımızı döndüren
Büyük yeminlere yenik düştü kalbimiz
Kapıldığımız büyük sulardı
Geniş hayaller, genç öfkeler, derin uykular
Büyük zamanlardı içinden geçtiğimiz
Şimdi burdayız
24 Şubat 1997