Kitap ÖzetleriRoman özetleri

Petrol Hakkında Bilgi

Petrol Nedir, Özelliği Nedir, Nasıl Oluşur, Nerelerde Bulunur, Petrol Kuyuları Nasıl Açılır. Petrol Hakkında Bilgi.

XIX. yy’m ortalarına doğru, A.B.D’nde küçük bir kentte F.dvvin Drake. kızılderililerin romatizma ve damla hastalığına karşı ilaç olarak sattıkları taş yağını (latince petra taş ve oleum yağ dan) ilk kez yerin derinliklerinde aramayı düşündü. Böylece ilk petrol kuyusunu açarak Kaliforniya’daki altına hücuma benzeyen en büyük serüvenlerden birini başlattı.

Petrol, çok uzun suredir katı halde tanınmaktaydı: Bilindiği gibi bu sıvı, açık havada yükseltgenip kalınlaşarak bitümü oluşturmaktadır. Asurlular ve Babiller bu maddeyi tapınaklarını yaparken çimento olarak, Mısırlılarsa ölülerini tahnit etmek için kullanırlardı.

1862′de yerkabuğundan günde üç milyon varil fışkırıyordu. 1870′te John Rockefeller, ilk petrol şirketi Standard Oil’i kurdu ve 1900′de milyarder oldu, XIX. yy. sonunda, petrolün sanayi yöntemleriyle çıkarılması, Avrupa ülkelerinde ve Rusya’da da yaygınlaştı: Daha 1873′te, Bakü’de 23 kuyu açılmıştı. Ortadoğu’daysa petrol, ilk olarak Birinci Dünya savaşı öncesinde bulundu. Önce İran’da çıkarılmaya başlandı; İran’ı.Irak ve Kuveyt izledi.

Petrol, deniz hayvanları, bitkiler ve plankton tipi organizma çökeleklerinin, deniz dibinde, kum içinde yavaş yavaş mayalanmasından doğmuş, kahverengiye çalan kara renkli, yağımsı bir maddedir. Birkaç milyon yıl sonra, jeolojik tabakaların kayması sonucunda bu hammadde, yerini karmaşık bir karbon-hidrojen karışımına bırakmıştır. Bu karışım, sıvı halindeyken petrolü, gaz halindeyken doğal gazı oluşturmaktadır.

Milyonlarca yıl boyunca yerkabuğunun geçirdiği sarsıntılar, petrolün, doğduğu deniz kayaçlarından dışarı çıkmasına yolaçtı. Böylece, komşu kayaçlara sızdıktan sonra açık havaya ulaşan petrol sızıntıları, bi tüm örtüleri oluşturdu. Ama çoğunlukla, geçirimsiz sert kayaçlarla karşılaşarak, alttaki tabakalara sızıp kararlı bir hal aldı ve yoğunluk sırasına göre yayıldı. Böylece, sünger gibi gözenekli kayaçlar içinde yerleşerek, petrol yataklarının doğmasına, yolaçtı.

Bir yatağın yerini saptamak için jeologlar, havadan çektikleri fotoğraflarla bölgenin oluşumunu inceler ve yüzeyden ya da derinden alınan kayaç örneklerini, X ışınlarıyla kimyasal çözümlemeden geçirirler.

Kayaç tabakalarının konum ve doğasını belirlemek için sismik yöntemlere başvurulur; dinamit patlatılarak küçük çaplı yer sarsıntıları yaratılır ve sismograf üstündeki kayıtlar incelenir. Ayrıca magnetometre, gravimetre ve Geiger sayacından yararlanılır.

Bir yatağın yeri belirlendikten sonra, yerkabuğunu delebilecek güçte kuyu açma gereçleriyle çalışmalara başlanır ve büyük bir kule kurulur.

40-50 m yüksekliğinde, olan bu kule, yüz tonu aşan ağırlıkta donanım taşır; matkap, 9 metre boyunda içi oyuk çelik çubuk dizisinin ucuna bağlanır. Bu çubuklar, derine inildikçe birbirine vidalanır. Yüzeyde dakikada 50-250 turluk hızla döndürülen bir dönel tabla, matkabın çalışmasını sağlar.

Toprağın özelliğine göre değişen çeşitli matkap türleri vardır. Yumuşak, killi arazi balık kuyruğu denilen eğik iki ağızlı matkapla delinir. Granit kayaçlardaysa, ağzı sanayi elmasıyla donatılmış özel bir matkapla aşındırma yöntemi seçilir. Ayrıca, bazı topraklarda, tungsten karbür ağızlı matkaplar kullanılır.

Kuyu açma sırasında çubukların içinden özel bir çamur yollanır; delme noktasına ulaşan çamur, o yeri yağlar, araçları soğutur ve matkap ağzında toplanan döküntülerin boşaltılmasını sağlar. Ayrıca, ağırlığıyla, gaz ya da petrolün fışkırmasını engeller.

Petrol derinliğine ulaşıldığında, kuyu ağzına sağlam bir kapak yerleştirilir. Bu kapağın, yatak basıncına dayanacak ve gaz ya da petrolün ölçülü bir basınçla akışını sağlayacak nitelikte olması zorunludur. İran’da açılan ilk kuyudan (1908), petrol 350 m yüksekliğe kadar fışkırmıştı. Günümüzde böyle bir fışkırma kaza sayılır ve bir vanalar düzeniyle kuyu kapatılarak, aşırı petrol akışı önlenir.

İnsanoğlu, beş kıtada petrol bulduktan sonra, kara altın bakımından zengin yeni bir alan olan deniz dibi yataklarına da el atmıştır. Kıyılardan açıklarda, 200 m derinliğe kadar petrol çıkarma işlemi yapılmaktadır. Kuzey denizinde Ekofisk yataklarında 400 kuyu açılmıştır. Kuleler, kuyu açma platformunu oluşturan dev dubalarla ya da kazık ayaklarla su üstünde tutulmaktadır.

200 m’yi aşan derinliklerde, yalnızca kuyu açma gemileri çalışabilir. Gemi, gövdesine yerleştirilen ses ötesi vericiler sistemiyle, demir atmadan su üstünde durabilir.

Petrol çıkarılır çıkarılmaz borularla ya da tankerlerle rafinerilere ulaştırılır: Günümüzde 900 000 km, yani Yer çevre inin 22 katı kadar uzunlukta petrol boru hattı vardır. Bir milyar tonun üstünde petrol da, deniz yoluyla taşınmaktadır..

Rafineriler, tüketim bölgelerine yakın ve ham petrolle kolay beslenebilecek yörelerde bulunur. Sözgelimi, ülkemizde . Batman rafinerisi petrol bölgesinde kurulmuş, İpraş, Ataş, Aliağa, vb. rafinerilerse, büyük tüketim bölgelerinde (İzmit, Mersin, İzmir) ve deniz ulaşımından yararlanmak için kıyılarda toplanmıştır

Petrol yataklarından çıkan ham petrol, rafinerilerde elde edilen ürünlerden (akaryakıt, yağ) çok değişiktir. Ham petrol, yataktan yatağa ayrılık gösteren birçok hidrojen karbürün karışımıdır. Çok büyük moleküllerden oluşan «ağır» hidrojen karbürler, bitüm ya da parafin gibi aşağı yukarı katı olan maddeler verirler. Daha küçük moleküllerden oluşanlar, sıvı ürünleri (yağ, benzin), çok. hafif moleküllerden oluşanlarsa, gazları sağlar.

Demek ki, ham petrolün katkı maddelerinden arındırıldıktan sonra, değişik hidrojen karbürlere ayrıştırılması gerekmektedir. Bu nedenle 4060 m yükseklikteki kulelerde kısmi damıtmadan geçirilir. Petrolün bileşenleri, kaynama noktasına getirilip ayrıştırılır. • Kulelerin çeşitli katlarında gazlar (propan ya da bütan), renksiz benzin, hafifçe sarı renkte kerosen ya da gazyağı (uçaklarda kullanılan), daha koyu sarı mazot (dizel yakıtı) toplanır. Kulenin altında, ham petrolden daha kalın bir çökelek kalır, s Otuz yıl kadar önce fuel oil ve ağır mazotun ticari alanda değerlendirilemediği

dönemlerde, benzinden daha bol miktarda ağır ürünler elde eden rafinerilerde, ağır moleküller «kraking» denilen bir işlemden geçirilirdi.

Bu işlem, sıcaklık (500°C dolayında) ve basıncın (50 kg/ sm2) birlikte etkisiyle, ağır molekülleri kimyasal olarak parçalayıp, daha hafif moleküller (gaz, benzin) elde etmek için uygulanır. Bir başka işlem olan reforming ile, de, benzin gibi hafif ürünlerden daha hafif maddeler, sözgelimi gazlar elde edilir.

Damıtmadan sonra ortaya çıkan petrol ürünleri, katkılarından (kükürt, azot) arındırılmıştır. Bundan sonra, benzin, sodyum hidroksit ya da sülfürik asit banyosunda «yıkanır». Gazlar «temizlenir» ve yağlar «filtrelerle süzülür.» Böylece, çağdaş dünya ve sanayi için vazgeçilmez olan arındırılmış ürün elde edilir.

Akaryakıt, üretim hacminin yüzde doksanını oluşturur: Benzin dünyada sudan sonra en çok tüketilen sıvıdır. Eskiden gaz lambalarında yakılan kerosen (gazyağı), günümüzde tepkili motorlarda yakıt olarak kullanılır. Mazot, dizel motorlarının yakıtıdır; fuel oil ya da ağır mazot, lokomotifleri olduğu kadar fabrika ve kalorifer kazanlarını da besler.

Yağlama yağlan, motor ve makinelerin paslanmasını önlemek için yağlamada kullanılır. Bu ürünlerden ayrıca, bitüm ve parafin çıkarılır.

Petrolden elde edilen kim-’ yasal ürünler de, kimya sanayisinin hammaddesini oluşturur. Günümüzde petrolden, yapay elyaf, gübre, güzellik malzemeleri filmler, plakalar, ilaçlar, kağıt, gıda maddeleri, boyalar, vb., 80 000 ürün elde edilir. Hidrojen karbür (hidrokarbon) ürünleri, beslenmede de giderek önemini artırmak-tadır.Çağdaş dünyada petrolün çok önemli bir yeri vardır. Petrol, Ortadoğu ülkeleri ve A.B.D. gibi dışsatım yapan ülkeler için bir zenginlik kaynağı olmuştur. Buna karşılık, Vietnam savaşında kullanılan napalm (dondurulmuş benzin) ve bitki öldürücü bombalar, uçsuz bucaksız alanları yakıp yıkmıştır. 1967′de karnından yara alan petrol tankeri Torrey Canon’dan akan 80 000 ton petrol Bretagne kıyılarına yayılarak balık ve bitkileri yok etmiştir. Daha güncel bir olay da Los Angeles gibi bazı kentlerin havasının so-lunamaz hale gelmesidir. Oksijenin yüzde 70′ini sağlayan okyanuslar, kirlenmeyle karşılaşan ilk bölgelerdir.

Petrol Hakkında Bilgi

Related Articles

Duru Göl Kitabı Özeti

admin

Demirciler Çarşısı Kitabı Özeti

admin

Bir Yobazın Günlüğü Kitap Özeti