Roman özetleri

Edebiyat ve Patates Turtası Derneği Kitap Özeti

En son ne zaman böylesine zekice yazılmış, bu kadar keyifli bir kitap okuduğumu hatırlamıyorum. Her şey o kadar gerçek ki, kurgu bir roman okumakta olduğumu unuttum. Karakterler öyle harika çizilmiş ki hepsini arkadaşlarım ya da komşularım sandım. Ne olur bu kitabı kendinizden esirgemeyin. Ben herkesin mutlaka okumasını tavsiye ediyorum.”
Elizabeth Gilbert,
Ye, Dua Et, Sev’in yazarı

Ocak 1946: Londra, İkinci Dünya Savaşı’nın etkilerinden kurtulmaya çalışmakta, yazar Juliet Ashton ise yeni kitabı için konu bulmaya çalışmaktadır. Bu kitabın, bir zamanlar Nazilerin istilası altında olan Guernsey Adası’nda yaşayan birinin mektubundan ilham alacağını tahmin etmesi mümkün değildir! Üstelik adamla karşılaşmamıştır bile. Mektubun sahibi, Juliet’in adını Charles Lamb’in ikinci el kitabının içinde görmüş ve Juliet’in ona yazarın diğer kitaplarını nerede bulabileceğini söylemesi umuduyla yazmıştır.

Juliet, yeni mektup arkadaşıyla yazışırken, kendini onun ve arkadaşlarının dünyasının içinde bulur. Hepsi Guernsey Edebiyat ve Patates Turtası Derneği’nin üyesidir. Bu, hiç beklenmedik bir anda, Almanlardan korunmak amacıyla kurulmuş bir dernektir. Üyelerin her birinin ilgi çekici bir hayat hikayesi vardır.
Juliet bu kez derneğin etkileyici, sevgi dolu üyeleriyle mektuplaşmaya başlar. Kimi çiftçi, kimi frenolog kimi edebiyat sever olan bu insanların mektupları Juliet’e bambaşka bir dünyanın kapılarını açacak, dinlediği hikayeler belki de hayatını tamamen değiştirecektir.

8 Ocak 1946
Bay Sidney Park, Yayıncı Stephens & Stark Ltd. 21 St. James’s Place Londra, S.W 1 ingiltere

Sevgili Sidney,
Susan Scott bir harika. Kırkın üzerinde kitap sattık, bu çok sevindirici. Ama benim bakış açıma göre asıl heyecan verici olan yemekti. Susan, krema için pudra şekeri ve gerçek yumurta almak Üzere karne ayarlamayı başarmış Eğer bütün yemekli edebiyat toplantıları böyle başarılı olacaksa, ülkeyi dolaşmaya razıyım. Sence şöyle cömert bir ikramiye onu tereyağı kullanmaya teşvik eder mi? Bence bir deneyelim; parasını benim teliflerimden kesebilirsin.
Gelelim kötü haberlerime. Yeni kitabımla ilgili çalışmalarımın nasıl gittiğini sormuşsun. Gitmiyor, Sidney.
ingiliz Zaafları başlangıçta umut vaat ediyordu. Sonuçta birinin ingiliz Tavşanı’nın Yüce itilmesine Karşı Çıkan Dernek hakkında sayfalarca yazı döktürebilmesi gerek. Ellerinde pankartlarla “Kahrolsun Beatrix Potter!” diye bağırarak Oxford Caddesi’nde yürüyen Zararlı Hayvan Öldürücüler Sendikası’nın bir fotoğrafını ortaya çıkardım. Ama bir manşetin altına ne yazılabilir ki? Hiçbir şey, mesele de bu.
Artık bu kitabı yazmak istemiyorum; aklımı da yüreğimi de buna veremiyorum.Izzy Bickerslaf’ı çok sevmiş olmama hala da sevmeme karşın, artık bu isimle bir şey yazmak istemiyorum. Bundan böyle kaygısız bir gazeteci olarak anılmak istemiyorum. Savaş sırasında insanları güldürmenin, en azından kıkırdatmanın, kesinlikle bir başarı olduğunun farkındayım ama artık bunu yapmak istemiyorum. Bugünlerde bir uyum ya da denge duygusu arayamıyorum sanki ve Tanrı biliyor, bunlar olmadan insan mizah yazamaz.
Bu arada, Stephens & Stark’ın Izzy Bickerstaff Savaşa Katılıyor’dan para kazanmasına çok sevindim Bu bana Anne Bronte biyografimin fiyaskoya uğramasının yaşadığı sıkıntıyı biraz olsun unutturuyor.
Her şey için teşekkürler Sevgilerimle Jüliet

Not: Şu anda Bayan Montagu’nun mektuplarını okuyorum. Can sıkıcı kadın, Jane Carlyle’a ne yazmış biliyor musun? “Sevgili küçük Jane’im,herkes dünyaya bir görev için gelir. Senin görevin de küçük, sevimli notlar yazmak.” Umarım Jane onun yüzüne tükürmüştür.

Sidney’den Juliet’e
10 Ocak 1946
Bayan Juliet Ashton
23 Glebe Place Chelsea Londra S. W. 3

Sevgili Juliet,
Tebrikler! Susan Scoıt senin dinleyicileri avucunun içine aldığını söyledi; bu yüzden gelecek haftaki turne konusunda endişelenmeyi bırak. Benim senin başarından en küçük bir kuşkum yok. On sekiz yıl önce “Çoban Çocuk Aşağılanma Vadisinde Şarkı Söylüyor”daki büyüleyici performansına tanık olduktan sonra, her dinleyiciyi birkaç dakika içinde parmağının ucunda oynatmaya başlayabileceğini biliyorum. Küçük bir ipucu: belki bu durumda, kitabı bitirdiğinde dinleyicilere atmakları kaçınmalısın.
Susan Bath’tan Yorkshire’a kadar kitapçılarda sana eşlik etmek İçin can atıyor. Ve elbette Sophie de turnenin İskoçya’ya kadar uzaması için başarıyor. Ona en seri ağabey tavrımla Gün Ota Harman Ola dedim. Seni çok özlüyor, biliyorum, ama Stephens & Stark bu tür ısrarlara karşı tavrını koymayı bilmeli.
Londra ve çevre bölgelerden İzzy’nin satış rakamlarını aldım; mükemmel. Bir kez daha tebrikler!
İngiliz zaaflarını dert etme; hevesinin altı ay boyunca tavşanlar hakkında yazdıktan sonra geçmesinden iyidir. Fikir ticari açıdan çekiciydi ama konunun bir süre sonra çok garip bir hal alacağını kabul ediyorum. Nasıl olsa aklına başka bir konu seveceğin bir şey gelir
Sen gitmeden önce bir akşam yemek yiyelim mi? Ne zaman istersen.
Sevgiler,

Not: Sevimli küçük notlar yazıyorsun.

Juliet’ten Sidney’ye

11 Ocak 1946

Sevgili Sidney,
Tamam, çok güzel olur. Nehirde bir yerde olabilir mi peki? Ben mümkünse istiridye, şampanya ve biftek istiyorum. Yoksa tavuk da yeter. Izzy’nin satışlarının iyi olmasına çok sevindim. Çantamı toplayıp Londra’dan ayrılmama gerek kalmayacak kadar iyi mi?
Sen ve S&S beni epey başarılı bir yazar haline getirdiğinize göre, yemekleri ben ısmarlamalıyım.
Sevgiler, Juliet

Not: Ben “Çoban Çocuk Aşağılanma Vadisinde Şarkı Söylüyor”u dinleyicilere atmadım. Salonun sahibesine attım. Aslında ayaklarını hedef almıştım ama ıskaladım.

Juliet’ten Sophie Strachan’a
12 Ocak 1946
Bayan Alexander Strachan
Feochan Çiftliği
Oban
Argyll

Sevgili Sophie,
Elbette ben de seni görmeyi çok istiyorum ama ruhsuz, iradesiz bir makineye döndüm ben. Sidney, Bath’a, Colchester’a, Leeds’e ve şu anda adını hatırlayamadığım başka birkaç noktaya gitmemi emretti. Bunların yerine Iskoçya’ya kaçmam mümkün değil. Yoksa Sidney kaşlarını çatar, gözlerini kısar ve bir aşağı bir yukarı yürür. Onun böyle yürüdüğü zamanlar ne kadar sinir bozucu olduğunu bilirsin.
Keşke kaçıp senin çiftliğine gelebilsem ve senin nasıl üzerime titrediğini görebilsem. Ayaklarımı kanepeye uzatırdın değil mi? Üzerime battaniyeler örter, bana çay getirirdin. Alexander kanepesinin sürekli işgal edilmesinden rahatsız olur muydu? Bana onun sabırlı bir adam olduğunu söylemiştin ama belki bundan rahatsızlık duyardı.
Neden bu kadar melankoliğim? Izzy’yi büyülenmiş dinleyicilere okuma düşüncesinin beni mutlu etmesi gerekirdi. Kitaplardan konuşmayı ne kadar sevdiğimi, iltifatlara bayıldığımı bilirsin. Heyecan içinde olmalıydım. Oysa içim sıkılıyor, hem de savaş sırasında sıkıldığından daha çok sıkılıyor. Her şey öylesine kırık dökük ki, Sophie; yollar, binalar, insanlar. Özellikle insanlar.
Belki de dün gece katıldığım korkunç yemek davetinin süregelen etkisidir bu. Yemekler berbattı ama bunu bekliyordum zaten. Benim sinirimi asıl bozan konuklardı; daha önce bu kadar çok sayıda moral bozucu insanı bir arada görmemiştim hiç. Sürekli bombalardan ve açlıktan söz ettiler. Sarah Morecroft’u hatırlıyor musun? O da oradaydı; bir deri bir kemik kalmış, kan kırmızısı bir ruj da sürmüş. Eskiden güzel değil miydi o? At binen ve Cambridge’e giden adam için deli divane olmuyor muydu? Adam ortalarda yoktu; Sarah gri bir teni olan ve konuşmadan önce dilini şaklatan bir doktorla evlenmiş. Doktor, benim yemekteki partnerimle kendisinin bekar olduğunu öğrendim, muhtemelen yeryüzünde türünün son örneğiydi karşılaştırıldığında tam bir romantizm simgesiydi, ah Tanrım, nasıl da acımasız oluyorum bazen.
Yemin ederim, Sophie. bende bir sorun olduğunu düşünüyorum. Karşıma çıkan her erkek çekilmez oluyor Belki de kıstaslarımı biraz aşağı çekmeliyim; dilini şaklatan kır saçlı doktor kadar aşağı değil tabii, azıcık daha aşağı. Suçu savaşa da atamıyorum; erkekler konusunda hiçbir zaman iyi olmadım ben, değil mi?
Sence St. Sw’ithin’deki kaloriferci benim gerçek aşkım mıydı? Onunla hiç konuşmadığım için bu pek olası görünmüyor ama en azından hayal kırıklığıyla zedelenmeyen bir tutkuydu o. Ne güzel siyah saçları vardı Ondan sonra, hatırlarsan, Şairlerin Yılı geldi. Sidney o şairlere sinir oluyor, ama nedenini anlamıyorum, beni de tanıştırmıştı onlarla. Sonra zavallı Adrian. Of, eskide kalmış can sıkıcı şeyleri sana tekrar anlatmaya ne gerek varsa… Ama Sophie, benim sorunum ne? Fazla mı ince eleyip sık dokuyorum? Sırf evlenmiş olmak için evlenmek istemiyorum. Hayatımın geri kalanını konuşamadığım ya da daha da kötüsü yanında susamadığım biriyle geçirmek yalnızlıktan bin beter.
Ne kadar acıklı ve yakınına dolu bir mektup oldu. Gördün mü? Scotland’a uğramayacağım için üzülmemeni sağlamayı başardım. Ama kim bilir, belki de gelirini. Kaderim Sidney’nin ellerinde.
Dominic’i benim için öp ve ona geçen gün teriyer büyüklüğünde bir sıçan gördüğümü söyle.

Alexander’a ve en çok sana sevgiler juliet

Guernsey, Channel Adaları’ndan Dawsey Adams’tan Juliet’e
12 Ocak 1946
Bayan Juliet Ashton 81 Oakiey Caddesi Chelsea Londra S W. 3

Sevgili Bayan Ashton
Adım Dawsey Adams, Guernsey’de St. Martin’s Mahallesi’ndeki çiftliğimde yaşıyorum. Sizi tanıyorum çünkü bende bir zamanlar size ait olan bir kitap var, Elia’nın Seçilmiş Denemeleri. Yazarın gerçek adı Charles Lamb. Sizin adınız ve adresiniz iç kapakla yazılıydı
Kısa ve öz konuşacağım. Ben Charles Lamb’ı çok severim. Kitabımda “Seçilmiş” yazıyor, bu yüzden bunun yazarın aralarından seçme yapılacak başka şeyler de yazdığı anlamına gelip gelmediğini merak ettim. Varsa o yazılan okumak istiyorum, ama Almanlar artık gitmiş olsa da Guernsey’de hiç kitapçı kalmadı.
Sizden bir iyilik rica ediyorum. Bana Londra’daki bir kitapçının adını ve adresini gönderebilir misiniz? Charles Lamb’ın diğer eserlerini posta yoluyla sipariş etmek istiyorum. Ayrıca kendisinin hayatının kimse tarafından kaleme alınıp alınmadığını da öğrenmek isterim; yazıldıysa bana bir kopyasını gönderebilirler mi? Pırıl pırıl ve hızlı işleyen zekasına karşın, sanırım Bay Lamb hayatında derin bir hüzün yaşamış.
Charles Lamb Alman İstilası sırasında beni çok gül…

Related Articles

Doğmamış Bebeğe Mektuplar

admin

Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi Özet

admin

Korugan Kitabı Özeti

admin