Kitap ÖzetleriRoman özetleri

Nasreddin Hoca Anma Serisi Pulları

Nasreddin_HocaNASREDDİN HOCA ANMA SERİSİ PULLARI

P.T.T. Yönetimi 1976 yılında “Nasreddin Hoca Anma Serisi” adı altında üç pul çıkarttı. Bu, şimdiye kadar yapılmış ilk “Nasreddin Hoca Pulları” idi. Kendileriyle ilişki kurduğum P.T.T. yetkilileri, 1977′de de böyle bir serinin yapılmasının düşünülmediğini bildirdiler.

1976 yılında, bu konuyla ilgili broşüre Hoca’nın gene “eşeğe ters binmiş bir ufak motifi, motifin çevresinde de bir çember biçiminde yazılı şunlar vardı: “NASREDDİN HOCA AKŞEHİR 5.7.1976″

Broşür ‘de Hoca anısına çıkarılan üç tür pulun (150, 50, 600 kuruşluk) klişeleri yer almış…

Bundan sonra da şu iki paragraflık açıklama yapılıyor:

“Nasreddin Hoca Anma Serisi pulları, Ankara’da Güzel Sanatlar Basımevinde Ofset usulü ile 50 tabakalar halinde (26x”/,5 mm) boyutunda 150, 200, 600 kuruş değerindeki 400.000,250 kuruş ve 600 kuruş değerlerindeki ise 500.000 er adet bastırılmıştır.

Bu pulların kompozisyonu Yurdaer Altıntaş tarafından yapılmış olup 5.7.1976 tarihinde tedavüle çıkarılmıştır. Daha önce tükenmediği takdirde 4 Ocak 1977 günü akşamına kadar tedavülde kalacak ve postada devamlı geçerli olacaktır.

nasreddin_hoca

ASLAN KAYNARDAĞ’IN BİR BROŞÜRÜ VE VERDİĞİ İLGİNÇ BİLGİLER

Aslan Kaynardağ, yıllar yılı “Nasreddin Hoca” ile uğraşan bu konuda sürekli çalışıp belge toplayan bir yazar eleştirmen, yayıncı ve kitapçı.

Kaynardağ, 1976′da Milletlerarası Türkoloji Kongresi dolayısıyla İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fa-kültesi’nde düzenlenen kitap sergileri nedeniyle üç sayfalık bir broşür yayımladı.

“YABANCI DİLLERLE YAYINLANMIŞ NASREDDİN HOCA KİTAPLARI SERGİSİ” başlığı altında sayın Aslan Kaynardağ şunları belirtiyor:

Nasreddin Hoca’nm yabancı ülkelerde tahminlerin ötesinde geniş bir ilgi uyandırdığı görülmektedir. Bu konuda her an yeni kitaplar yayınlanıyor. Dünyanın her yanında Nasreddin Hoca kitaplarının koleksiyonlarını yapanlara rastlanıyor.

Bu ilginin eski bir geçmişi vardır. Hoca’nın mizah ve bilgelik dolu sözlerini Avrupa’da daha 15. ve 16. yüzyıllarda yazılan ve basılan metinlerde bulmak mümkündür. Bu yazıların sayısı 18. yüzyılda iyice çoğalmış, büyük Alman ozanı Goethe dahi şiirinde Nasreddin Hoca’ya yer vermiştir.

Binbir Gece Masallarının ünlü çevirmeni Antoine Galland’ın derlemelerinde (1694 birçok Nasreddin Hoca derlemeleri görülmektedir.

1771 yılında Hoca’nın hikâyelerinin Sırpçası yayınlanmış, 1838′de Sırpça ikinci çeviri çıkmış, bunu 1898 ve

1923′de üçüncü, dördüncü ve beşinci çeviriler izlemiştir. Nasreddin Hoca’nın Tuhaf Halleri adlı komedi 1928′de sahneye konulmuştur. Bundan sonra Yugoslavya’daki Nasreddin Hoca kitapları daha da çoğalmış, çeşitli incelemeler yapılmış, Hoca kitaplan daha da artmış, makaleler yayınlanmıştır.

Hoca Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Arnavutluk gibi öteki Balkan ülkeleri arasında da pek tanınmış ve benimsenmiştir.

Ruslar, Ukranyalılar, Macarlar, Avusturyalılar, Almanlar, Fransızlar, İtalyanlar, Ermeniler, isveçliler, Çekler, Araplar, Çinliler, Japonlar ve Amerikalılar da Nasreddin Hoca ile ilgilenmişler, onu sevmişler, hakkında güzel ve resimli kitaplar çıkartıp incelemeler yapmışlardır.

İngiltere’de yalnız Nasreddin Hoca kitabı basan ve yayan bir “yayın şirketi” bile kurulmuştur.

Nasreddin Hocamız, gerçekçiliği, iyimserliği, öğreticiliği, doğruluğu, düşündürücülüğü, şakacılığı, mertliğiy-le her milletin halk psikolojisinde yankı uyandırmıştır. Böylelikle onun “nasihat ve hoş sözlerinin her dilde örnek olarak ele alınacağını” öne süren Evliya Çelebi’nin sözleri gerçekleşmiş sayılmalıdır.

Avrupa kitaplarındaki Nasreddin Hoca ile ilgili yaz-malann yayınlanmasına da girişildiği görülmektedir.

Nasreddin Hoca’nın ayn bir madde olarak yer aldığı Ansiklopediler vardır.

Amerika’da bilim kitaplarına ilgiyi çekmek için, kapak resmi olarak Hoca’nın eşeğe ters binmiş resminin konulduğu görülmektedir.

Kısacası, yabancı yazarlar Türkiye’ye ve Türkolojiye ilgi duydukça Hoca’yı sevdiler ve onu tanıtmaya çalıştılar.”

Aslandağ’ın bizleri ilgilendiren yazısının bu bölümü burada bu şekilde sona eriyor.

KANITLAYICI BİR MEZAR TAŞI

Türkiye Turizm ve Otomobil Kurumu Belleteni’nde (Sayı:.53/332 MAYIS/HAZİRAN 1976) Sayın Suat Ke-sili’nin Belleten’in 2. sayfasında “İstanbul’da Gözümüzden Kaçanlar” başlıklı ilginç bir yazısı var. Bu yazının bir yerinde (Sayfa: 3, Sütun: 1) Sayın Suat Kesili aynen şöyle diyor:

“İlk İstanbul Efendisi

Bozdoğan Kemeri’nden Unkapanı’na doğru inerken sağ taraftaki Manifaturacılar Çarşısı’nın iki blok arası, sinesinde devirlerinin üç meşhur ve maruf kimselerini barındırır.

Bunlardan birincisi, üzerindeki mermer kitabe okunursa tanınması için başka bir şey ilavesine ihtiyaç olmaz:

“Fatih devrinin ünlü bilgin ve büyük halk düşünürü Nasreddin Hoca’nın torunu, 1407 Sivrihisar doğumlu Hızır Bey Fatih’ten sonra ilk İstanbul Kadısı (Günümüzdeki anlamda Belediye Başkanı) ve “İstanbul Efendisi” diye anılan ilk Belediye Başkanı olarak (1453-1458) bu hazire’de medfundur.”

Şimdi, gerçeğe, akla bu denli yatkın bir belge karşısında Hoca var mıydı, yok muydu, yaşadı mı, yaşamadı mı demek, biraz eski deyimlel “abes” olmaz mı?

Kaynak: Erdoğan Tokmakçıoğlu, Bütün Yönleriyle Nasreddin Hoca 1991

 

Nasreddin Hoca Anma Serisi Pulları

Related Articles

Deniz Gurbetçileri Kitabı Özeti

admin

Nazım Hikmet Kafatası Oyunu Özeti

admin

Al Midilli kitap özeti – J. Steinbeck