Roman özetleri

Etik Kuramları Kitap Özeti

Etik, nâm-ı diğer ahlak felsefesi, özelde “nasıl davranmalı?” sorusunu, genelde “nasıl yaşamalı?” sorusunu yanıtlayan yaklaşımları inceleyen ve çözümleyen felsefe dalıdır.

Bu kitap, etik tarihindeki temel kuramları ve eksikliklerini ana hatlarıyla göstermeyi amaçlayan bir çeviri-derleme eser niteliğindedir.

ÖNSÖZ
Etik sözcüğünü sıkça duymaya başlamış bulunuyoruz. Mayıs ayının sonlarında Etik Günü ve Etik Haftası kutlamaları yapılıyor. Kurumlar kendi içinde Etik kurulları ve kuralları oluşturmaya çalışıyor. Tıp etiği, Meslek eriği, medya etiği, iş eriği gibi isimlendirmelerle karşılaşıyoruz. Ayrıca, belli bir konu alanıyla ilgili erikler söz konusu; çevre etiği, siyaset etiği ve yargı etiği gibi. Ayrıca, eriğin kişisel söylemlerimizde de kullanılmaya başladığını görmekteyiz. “Bunu etik bulmuyorum”, “bu erik değil” gibi ifadeleri ya da benzerlerini daha sık duymaya başladık.
Bütün bu erik alanlarda bazı davranışları yöneten ve bazı ilişkileri düzenleyen ilkelerin ve kuralların saptanmaya çalışıldığını görmekteyiz. Bütün bu erikle ilgili yaklaşımlarda saptanan kurallar, ilk etapta, insana ayrıca ilave yükümlülükler getiren ve dıştan dayatılan bir şey olarak algılanabilir. Bu yönüyle etik. hayatımızdaki diğer kurallar dizgesinden farklılık göstermez. Ne var ki, saptanan ilkeler ve kurallar etiğin değer vurgusunu ortaya koymaya yöneliktir. Değer ise dışarıdan dayatılarak hayata geçirilemez. Çünkü değer özne (insan) ile diğer özneler ya da özne ile nesne (örneğin çevre, herhangi bir olgu vb.) arasındaki ilişkiden doğan ilişkisel bir şeydir. Dolayısıyla etik çalışmalar, aynı zamanda değerleri oluşturmamızı, belki tekrar hatırlamamızı sağlayan, değer anlayışımızı belli alanlara yöneltmemizi teşvik eden, bu konudaki anlayışımızı genişleten, gözden geçirmemizi sağlamaya yönelik çabalardır. Bütün bu çabaların arkasında, insan, onun hayati ve değerleriyle ilgili klasik etik anlayışlar yatmaktadır. Bu anlayışların bilinmesi günümüz etik çalışmalarının değerinin anlaşılması ve hayata geçirilebilmesi için önemlidir.
Etik, nâmı diğer ahlak felsefesi, (modem etiği dışarıda tutarsak), özelde “nasıl davranmalı?” sorusunu, genelde “nasıl yaşamalı?” sorusunu yanıtlayan yaklaşımları inceleyen ve çözümleyen felsefe dalıdır. Bir felsefe dalı olması, etikte gözetilmesi gereken bazı ölçütlerin bulunduğunu gösterir. Bu ölçütler, felsefeyi felsefe yapan rasyonellik, tutarlılık, objektiflik, kapsamlılık, açıklığa kavuşturma ve çözümleme gibi kriterlerdir. Dolayısıyla, yukarıdaki sorulara verilen her yanıt, etik kapsamına girmez. Ancak, bu soruların belirtilen ölçütlerle incelenmesi sonucu ortaya çıkan anlayışlar etik çerçevesine dâhildir. Bundan dolayı, bu kitapta yer alan kuramlar felsefi anlamda ilk anlayışları oluşturmaktadır. Yoksa, insan var olduğundan bu yana söz konusu anlayışların var olduğu yadsınamaz bir gerçekliktir.
Bu kitapta yer alan konuların Türkçeye çevrilme sürecinde, değişik aşamalarda emeği geçen Yrd. Doç.Dr, Mehmet Aydın’a ve Prof. Dr. Ali İhsan Yitik’e teşekkür ederim. Ayrıca, kitabın yayın hayatına çıkmasını sağlayan yayınevi çalışanlarına şükran borçlu olduğumu belirtmek isterim.
Mehmet Türken İzmir 2008

ÇEVİRİ HAKKİNDA
Bu kitap, etik tarihindeki temel kuramları ve eksikliklerini ana hatlarıyla göstermeyi amaçlayan bir çeviriderleme eser niteliğindedir. İçerik düzenlemesinde, R. H. Popkin ve A. Stroll tarafından kaleme alınan Philosophy Made Simple (New York 1956) adlı eserin, (A. Stroll’un yazdığı) “Ethics” bölümünü zemin olarak almış bulunmaktayız. Ancak bu bölümde Kyrenecilik, Yahudi eriği, İslam eriği, ve Egoizm konuları yer almadığından bu konulan içeren metinler başka eserlerden çevrilmiş ve yukarıda belirtilen bölümün içine yerleştirilmiştir. Ayrıca, zemin olarak aldığımız bölümde tarihi sıralamaya nispeten uyulmamıştır; örneğin Sokratesçi ekollerden olan Kynikçilik Aristoteles’in ve Epikuros’un erik anlayışlarından sonra yer bulmuştur. Biz bu sıralamayı ve konu bütünlüğünü bozmak istemediğimiz için, Kyreneci etik anlayışı Epikuros’un Hedonizminden önceye, fakat Aristoteles’in etik anlayışından sonraya yerleştirmiş bulunuyoruz.
Hıristiyan enginin öncesinde Yahudi etiği, sonrasında İslam etiği yer almıştır. Bu, dinlerin tarihsel sıralamasına uygundur. Ancak Yahudi düşünürlerin felsefi elikle ilgi ve ilişkisinin İslam flozof ve düşünürlerinin eserleri yoluyla gerçekleştiği olgusu, metni okurken özellikle hatırda tutulmalıdır.
Yine, Faydacılık konusunun öncesinde Egoizm konusuna yer vermiş bulunmaktayız. Konuları böylesi parçalı yerleştirme, konu sonlarında diğer konuya geçişlerde kendini bazen olumsuz olarak aksettirmektedir. örneğin, Hıristiyan etiğinin sonunda Spinozacı etiğe doğrudan bir atıf vardır. Oysa biz Spinozacı etikden önce islam etiği konusuna yer verdik; bununla birlikte, çeviriye sadık kalmak için bu asıl metinden Çıkarmadık.
Çeviri yaparken dil konusunda anlaşılır olmayı esas almaya çalıştık. Zaman zaman teknik terimleri aynen koruduk. Bunun iki nedeni var: birisi, bu terimlerden bazılarının Türkçe karşılığı ya yok ya da yerleşmemiş durumda. Diğeri, çevirisi yapıldığında bu terimlerden bazılarının teknik anlamım kaybedecek ya da farldı anlaşılabilecek olması.
Kitapta yer alan konuların, ilgili alanlar hakkında bütün bilgiyi verdiği düşünülmemeli. Hepsinin nihai anlamda itiraz edilemeyecek türden bilgiler verdiği de düşünülmemeli. Örneğin, Aristoteles’in erik anlayışına yapılan itirazlardan birisinde, orta öğretisinin işlemediği durumların bulunduğu iddia edilir. Örnek olarak da sözünde durma ile durmama, doğru söyleme ile söylememe arasında bir orta noktanın bulunmadığı belirtilir. Oysa, bize göre, bu itiraz Aristoteles’in etiği dikkatle incelendiğinde, haklı görünmemektedir. Zira ona göre, bizzat kötü olan eylemlerin zaten ortası olamaz.
Mehmet Türkeri

ETİK”
“Etik”in Tanımı
Ortak kullanımdaki pek çok sözcük gibi, etik’ teriminin de çok farklı anlamları vardır. En sık kullanımlarından birinde erik insanların, davranışlarını kendilerine göre düzenlediği bir ilkeler sistemi ya da dizisini ifade eder. Bundan dolayı “tıbbi etik” ten söz ederiz ve bu ifadeyle doktorların birbirleriyle ve hastalanyla ilişkilerini düzenleyen ve rehberlik eden bir sistemi kastederiz. Ya da “Hıristiyan Etigi” dediğimiz zaman, On Emir’de bulunan davranış kuralları gibi, Hıristiyan olanların davranışlarını belirleyen ilkeleri kastederiz.
Oysa felsefeciler etikten söz ettikleri zaman sözcüğü sadece bu anlamda kullanmazlar. Onlar bununla aynı zamanda, bir fizikçinin “fizik’le teorik bir alanı kastetmesi gibi, teorik bir alanı kastederler. Fakat fizikçi hareket eden cisimler ve onların yasaları gibi bazı doğal fenomenleri incelerken, etikte çalışılan konular teorilerdir. Bazen “etik teoriler” diye isimlendirilen bu teoriler, “insan nasıl davranmalı?” “insan için iyi hayat nedir?” gibi sorularla uğraşır. Etik diye isimlendirilen felsefe branşında incelenen etik teorilerin bir örneği, Hedonizmdir. Bu, iyi hayatın nihayetinde haz alınan bir hayat olduğunu savunan kadim bir teoridir.
Felsefecilerin hedonizm gibi teoriler üzerinde çalışmaları, bu öğretilerin sadece hayata ve insan yapısını anlamaya yönelik önemli sonuçlar içermesi nedeniyle değil, aynı zamanda hedonizm gibi ilk bakışta makul görünen pek çok etik teorinin dikkatle incelendiğinde bazı eksikliklere sahip olması nedeniyledir.
Örneğin “kötü hazlar”dan yani alkol içmek gibi bize anlık haz verebilen, fakat hayatın daha sonraki bölümlerinde acı ve sıkıntılara neden olabilen şeylerden söz etmek anlamı olmayan bir şey midir? Eğer anlamı olan bir şey ise o zaman nasıl olur da iyi hayat hazcı bir hayatla özdeşleştirilebilir; zira kötü olan hazlar vardır. Fakat İyi hayatı oluşturan şey haz değilse o zaman nedir? Etik çalışmaya yönelik motivasyonun bir kısmı, filozofların yukarıda söz ettiğimiz türden sorulara doyurucu yanıtlar üretme çabalarında yatmaktadır. Biraz sonra onların bu tür sorulan nasıl yanıtladıklarım görmek için meşhur klasik ve modem etik teorilerinden bazılarını ele alacağız. Bu teorilerin avantajlarını ve eksikliklerini inceleyeceğiz ve böylece “etik” olarak belirttiğimiz felsefi alanla meşgul olacağız.
Etik günlük hayattan kaynaklanır. Etiği insanların günlük hayatlarıyla hiç bir içten bağlantısı olmayan salt “akademik” bir çalışma olarak kabul etmek bir hata olur. Günlük hayatta akimi kullanan ve bazı sduntdı durumlarla karşılaşan herkes bir bakıma etik filozofudur. Varsayalım ki, bir insan hemcinsinin hayatına kıymaması gerektiğine inanıyor ve varsayalım ki bu İtişi aynı zamanda ülkesini düşmanlara karşı savunma yükümlülüğü olduğuna inanıyor. Bu İtişi ülkesi savaşta iken ne yapmalıda? Ülkesi için çarpışmayı reddederse, o zaman böyle yapması gerektiği yolundaki inancına ters düşmüş olur. Öte yandan eğer ülkesi için savaşırsa, bu görevi yerine getirirken insan hayatına kıyabilir. Bu gibi durumlarda………..

Related Articles

Yaprak Dökümü Kitap Özeti

BİR KADIN DÜŞMANI

Elveda Gülsarı Kitap Özeti